Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

CHP ile nasıl bir koalisyon

CHP ile nasıl bir koalisyon düşünülüyor acaba..

Hangi CHP ile ne konuşuluyor.. İlhan Özkes’in Balçiçek İlter’e anlattıklarını iyi okumak gerek.. Tek bir CHP yok.. “Akıllısı” bu kadar çok olan bir partide uzlaşı mümkün değil.. Özkes bile dayanamadı, bakalımBekaroğlu ne kadar dayanabilecek..

Meclis başkanı Başkanlık divanı üyeleri ile Beştepe’ye çıkıyor, CHP ve HDP’li üyeler heyette yok.

Yarın, Cumhurbaşkanlığının başkanlığında toplanacak Bakanlar Kurulu toplantısı ya da MGK’da aynı şeyin yaşanması durumunda ne olacak. Bunu hükümet protokolüne mi yazacaksınız..

30 Ağustos, 29 Ekim resepsiyonlarında Beştepe’de yine aynı kriz yaşanmayacak mı? Bir takım bakanlar, Cumhurbaşkanını boykot edecek.. Hadi çık işin içinden çıkabilirsen.. Bir deli bir kuyuya bir taş attı, artık, 40 akıllı, 40 gün uğraşsın çıkartabilirse..

Bugün koalisyon görüşmeleri Kılıçdaroğlu’nun ekibi ile konuşuluyor da, yarın bir kongrede CHP bir yönetim değişikliği olduğunda durum ne olacak.. Bu durum uzak bir ihtimal değil..

CHP ile anlaşsanız, yarın CHP’nin bakanlık için önerdiği isimler Kılıçdaroğlu’na yakın isimler olacak.. Bu da parti içinde ciddi tartışmalara, hatta bölünmelere yol açabilir.. Ne CHP rahat eder, ne hükümet, ne de AK Parti.. Böyle bir koalisyonu kurmak da zor, sürdürmek de.. Bu koalisyonu ne CHP tabanı içine sindirir, ne AK Parti tabanı..

Bir takım “Paralel akıllılar”, güya, CHP’yi, AK Parti ve Erdoğan için frenbalata olarak kullanacaklar.. AK Parti seçime gitse tek başına gelecek, ama bu şartlarda bir hükümet kurulursa, hiç olmazsa başkanlık konusu, Anayasa konusu masada kalır. Dönem sonunda da Allah kerim.. Yani AK Parti’nin üstüne Demoklesin kılıcı gibi CHP’nin altı okunu asacaklar..

Erdoğan’a siyaset yasağı getirenler, daha sonra bu yasağı kaldırırken, iktidarda Erdoğan’a fren olması için Cumhurbaşkanı olarak Baykal’ı düşünmüşlerdi.. Baykal rolünü iyi oynamayınca o gitti, Kılıçdaroğlu geldi. Ama bu arada cin şişeden çıktı.. Şimdi Baykal’ın rolünü Kılıçdaroğlu’na vermek istiyorlar. Ama o da başarısız olursa ki, olacak, gidici demektir.. Ya da bu hükümet hiç kurulmaz, ya da kurulacaksa da büyük bir ihtimalle sürdürülemez..

Bu turlar bana “Fuzuli Şagil” tanımını hatırlatıyor.. “Dostlar alışverişte görsün” kabilinden turluyorlar.. “Maksat demokrasi değirmenine su taşırken görsünler” Ama dökme su ile değirmen dönmeyeceğini de bu millet görüyor artık..

Size mantıklı ve makul geliyor mu, adam Ergenekon’un avukatı, paralel yapı ile kanka, sizin iç politikanıza da, dış politikanıza da, din, ahlak, tarih, kültür anlayışınıza da karşı.. toplumsal ütopyanıza, medeniyet algınıza karşı.. Her iki siyasi hareketin varlık sebebi ötekinin tam zıddı.. Hangi ortak zemin, hangi ortak akıl bu birlikteliğe zemin hazırlayacak.. CHP’ye oy verenler AK Parti’ye “Hayır” diyenler aynı zamanda, AK Parti’ye oy verenler de “Neuzubillah” diye CHP zihniyetinden kaçanlar değil mi? Peki bu yeni okumaya göre “Milli irade” denilen zat ne demiş oluyor!?

Demokrasi değirmeninde, taşıma su ile hayal öğütüyoruz anlayacağınız.. Ekmeğiniz natürel, organik ve hijyenik mi bari! Yoksa geni bozuk, hormonlu mu.. Ne malı bu ”Demokrasi” “Rus malı” değil, Amerikan-İngiliz de değil.. “Çin malı” desek, “Sosyal Kapitalizm” gibi, “Muhazakâr devrimci”,  “İnkılabçı Muzafazakâr”, “Dindar Laik” falan gibi bir şey.. Ee, Tek Adam döneminden beri hâlâ sürmekte olan “ ‘tek adam’ rejimi ile yönetilen Monarşik Cumhuriyetler”de olur böyle vakalar.. Milletvekili andı hâlâ o “mutlakiyetçi” anlayışın ürünü değil mi? Bu CHP ile, bu anlayışa karşı varolan AK Parti nasıl koalisyon yapacak şimdi..

Ha, şu benim “Bir Başka Açıdan Kemalizm” kitabı bu günlerde yeni baskısı ile kitapçılarda olacak.. 2. cildi de yakında, bu arada..

Ha! “Halksız Demokrasi”yi keşfeden o üst akıl, bunu da başarır!? Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz. Mümkünlüde her şey mümkün netekim!

Bir hafta oldu konuşuyorlar. % 50-50 devam ediyor. Her şey mümkün, hiç bir şey olmayabilir… Ve tabi demokrasilerde çare tükenmez..

Herhalde bu iş artık daha fazla devam etmez. Yeni yol haritası da önümüzdeki günlerde belli olur. Hele Meclis özel gündemle bir toplansın, parti grupları son gelişmeler ışığında koalisyon ve seçim konusunu tekrar müzakere etsinler, sanırım artık kamuoyunu da, parti çevrelerini de yoran bu “derinlemesine müşahede” süreci de tamamlanır..

Dilerim CHP, bugün nispeten yumuşattığı üslubunu sürecin sonunda terketmez. 

Sokaktaki insan için Kasım’ın 2. yarısında bir seçim sürpriz olmayacak.. 

Bir an önce seçim yasası, siyasi partiler yasası ortak bir anlayış çerçevesinde bir an evvel gözden geçirilir ve makul bir zaman için seçim kararı alınır ve Türkiye yoluna devam eder..

Bugünkü durumda, CHP ile kurulacak bir koalisyon da kimsenin içine sinmeyecek.. Zaten partilerin yaptırdıkları kamuoyu araştırmaları ve değişik kuruluşların izleme raporları da bunu gösteriyor..

Tarafların tartışmalı bir ayrılıktan sonra seçime gitmeleri, her iki taraf için de yıpratıcı olabilir..

Seçimi yenilemek her iki taraf için de en iyi tercih olacaktır.. Hele bu saatten sonra bu işin başka bir yolu yok. 

CHP sürekli şu mesajı vermeye çalışıyor. “Biz Ahmet Davutoğlu ile anlaşırız da, Erdoğan olmasa”. Dertleri Erdoğan’la Davutoğlu arasına bir ihtilaf sokmak. Bunu başarsalar gerisi kolay.. Bu koalisyon görüşmeleri ve sonrası hep bu konuşulacak.. Bu işi uzatmak da bu tartışmaya zemin hazırlamak anlamına geliyor.

Bana kalırsa bunun tek faydası var, eteklerindeki taşları döksünler bakalım.. CHP’nin bir MR’ı çıkartılsın, kafalarının arka tarafında ne var onu görmek açısından bir faydası olabilir diyeceğim, ama bu da zaten gizli bir şey değil. Öfkeleri ağızlarından taşıyor..

“Kapımızı çalmadılar” da demesinler.. Sokaktaki insanın gözünde bu mesai “olmayacak duaya amin demek”ten başka bir anlam taşımıyor..

Özkes bile CHP ile aynı çatı altında duramadığına göre, CHP ile aynı koalisyon çatısı altına girmek isteyenlerin vay haline..

Selam ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1108 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar