Merve Kavakçı
CHP ve diğeri
Türkiye bünyesini temizliyor, içindeki pisliklerden, habislerden arınıyor. Kendi insanına silah çekecek, tepesine bomba atacak, Şehitler Köprüsünün adını almasına vesile olan gecede tâ tepesine uzun namlulu silahıyla bir cani yerleştirecek, oradan insanları seçerek “avlayacak”, üzerlerinden tanklar geçirecek, kafaları bedenlerinden ayıracak kadar vahşet, gaflet ve hastalıklı bir ruh içindeki adamlarına vurun öldürün, kimsenin gözünün yaşına bakmayın diye emredecek, kin dolu zalimleri, İslam adına ortaya çıkıp kafirleri dost edinip, “istediği olmuyor” diye bir siyasi lideri, bir partiyi, bir hükümeti, bir ülkeyi yok etmeye and içecek kadar alçalıp o kafir dostlarına yalvar yakar “no’lur indirin bu hükümeti” diye ayaklarına kapanacak, kendini seçilmiş kul zanneden meczuplardan arındıracak bir temizlenme sürecinin içindeyiz. Şükürler olsun ki Türkiyemiz yıkılmadı, dört bir yanında yatan şühedanın, Allah dostlarının, gözü yaşlı ağzı dualı temiz ve samimi müslümanların hürmetine dimdik ayakta durdu. Bilelim ki böyle bir şey, değil Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkenin, gelişmiş, ununu elemiş eleğini asmış, tuzu kuru bir ülkenin bile başına gelse sarsılır, yıkılır, toparlanamazdı. Kendine gelmesi zaman alır, bir süre siyasi, sosyal ve ekonomik anlamda duraklama yaşardı. Ne de olsa bir darbe girişimi atlattı der, uluslararası arena acıyarak bakardı. Ama 15 Temmuz hainlerinin yaptığı katliamdan sonra öyle mi oldu Türkiye’de, hayır. 7 Şubat’a falan gitmeyeceğim, sadece 15 Temmuz ve sonrasına bakın, Allah’ın yardımının varlığından şüphe edecek kimse yoktur herhalde şu ülkede. Rabbin yardımı yetişti, kün dedi ve oldu. O kadar! Buna o gece TRT’deki korsan bildiriyi duyup kutlamak adına kendilerini sokaklara atan Bağdat Caddeliler katılmayabilirler. Ama bu iş la-şek böyledir. Müslümanın basireti, feraseti ve cesareti ile gelen karar, göklerden inenle birleşmiş, başarı olarak tecessüm etmiştir.
Ümit ederiz artmaz ama şimdilik 249 hayat Türkiye’yi korumak için kendini feda etmiştir. O korudukları Türkiye’nin içinde koyu Erdoğan hastası olanlar da vardır, Erdoğan’a hasta olanlar da, onu görse bağrına basacaklar kadar, bir kaşık suda boğacak olanlar da vardır. O nezafet timsali canlar vatan uğruna verilmiştir.
Ondandır ki bu hiçbir partinin, hiçbir dinin, hiçbir etnik sınıfın birbirine karşı mücadelesi değil, bu hak ile batılın, hayat ile öldürmenin, masum ile teröristin, vatan ve bünyesinde barındırdığı her şey ile hainlerin, hırsızların, zalimlerin karşı karşıya gelmesidir. Bunu gördük biz Şehitler Köprüsünde o gece.
Hal böyleyken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 7 Ağustos’taki millet buluşmasına katılmama kararı ne kadar bencil ve bana sorsanız kendi partisine uzun dönemde zarar olarak geri dönecek bir karardır. CHP özüne döndü, hah...mı diyelim şimdi. Bence bir mahzuru yok diyelim. Sahi bir de HDP diye bir parti yok muydu(!). Gıkları çıkmıyor epeydir. Ne o? Fırsattan istifade, mayın döşeyenlere gözetmenlik mi yapıyorlar yoksa! Kimileri de bunların müslümanları “olacaklar” güya. Ne o, darbe taraftarı mı olduk şimdi de...
yeniakit