Hasan Karakaya
CHP ve HDP taktiği... Hem masayı devir, hem AK Parti’yi suçla!
Hani, “madalyonun öteki yüzü” deriz ya, o “yüz”de ne olduğunu elbette göremez, “görünen yüz” ile yetiniriz!..
Yani, bize “gösterilen” ile yetinir, “gizlenen”leri pek de merak etmeyiz!..
Oysa, asıl sır “arkada”dır!..
“Gizli ajanda” oradadır!..
KOALİSYON ZOR!
Olayı biraz daha somutlaştıralım...
Şu anda;
“AK Parti ile CHP arasında koalisyon görüşmeleri” sürdürülüyor ya,“heyet”lerin hazırladığı “rapor”lar “genel başkan”lara sunuldu vePazartesi günü de Başbakan Ahmet Davutoğlu ile CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu bir araya gelip; “tamam mı, devam mı” yönünde karar verecekler ya; hemen herkes biliyor ki; “Bu koalisyon kurulmaz!”
Koalisyon kurulmaz ve;
“Tekrar seçim”e gidilir!..
Tekrar seçim Kasım’da mı olur, Mayıs’ta mı olur, belli değil!..
Ama CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu veya CHP kurmaylarından biri, önümüzdeki haftadan itibaren kameraların karşısına çıkıp, şunu diyeceklerdir:
“Masayı deviren CHP değildir!.. Masayı deviren, AK Parti olmuştur!.. Biz, 7 Haziran seçimleri öncesinde halka söz verdiğimiz gibi; emekliye iki ikramiye verilmesini, asgari ücretin 1500 liraya yükseltilmesini ve taşeron işçi uygulamasına son verilmesini istedik...
Ama, AK Parti bunu kabul etmediği için koalisyon kurulamadı!”
Benim şu anda yaptığım; “Perşembe’nin geleceğini Çarşamba’dan haber vermek”tir ama yazın bir kenara; CHP böyle bir “algı operasyonu”yürütecek ve bunu “seçim kampanyası” sürecinde de kullanacaktır!..
Diyeceklerdir ki; “Bizim emekli ve işçilerle ilgili taleplerimizi reddettiler!”
Bu “samimiyet” değildir!..
“Dürüstlük” de değildir!..
Bu yaptıkları ya da yapacakları; “pişmiş aşa su katmak”tır, “ipe un sermek”tir, “yorgunu yokuşa sürmek”tir!..
Öncelikle şunu bilelim:
CHP Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu çok arzu ediyor olsa da, CHP kurmayları ve CHP tabanı, “AK Parti ile koalisyona şiddetle karşı”dır!..
Bunun içindir ki;
Kemal Kılıçdaroğlu, “40-60 bloku” hesapları yapmış; “CHP-MHP-HDP koalisyonu” istemiş, bunun için de “Devlet Bahçeli’ye başbakanlık” bile teklif etmiştir!..
Ancak, MHP kurmaylarının, HDP’yi kastederek; “Biz, yılanlarla aynı çuvala girmeyiz” çıkışı üzerine, CHP, “AK Parti ile koalisyona yeşil ışık yakıyor görünerek” ön görüşmelere başlamıştır!..
Dikkat edin;
“Yeşil Işık” yakmamış;
“Öyle görünmüştür!”
Zira, bu koalisyonu “gerçekten istiyor” olsalardı, AK Parti’nin karşısına“dayatma”larla çıkmazlardı!..
Zaten, CHP’nin kaybı burada!..
90 yıldır, kendini “ev sahibi” görüyorlar, başkalarına “halayık” gözüyle bakıyorlar!.. Kendilerini “efendi” görüyorlar, kendileri gibi olmayanlara ise“köle” muamelesi çekiyorlar!..
CHP’lilerin gözünde;
“Yüzde 52 oy”a kadar yükselmiş bile olsa, AK Parti bir “köle”dir,“zenci”dir!..
Kendileri ise;
“Buyurgan birer sahip!”
O halde;
AK Parti, CHP’ye diyecek ki; “Emrin olur sahip!.. Başüstüne efendim!”
Dedim ya; CHP’nin kaybı, bu kafadan... Bir türlü iktidar olamaması bu yüzden!.. Oylarının yüzde 26’dan yüzde 25’e düşmesi bu sebepten!..
İşte, önüne çıkmış bir fırsat!.. AK Parti ile koalisyon kursana!..
Kurmazlar!..
Hiç kurarlar mı?..
“Efendi” ile “köle”nin “aynı masa”ya oturduğu nerede görülmüş!?!..
Uzun lâfın kısası;
Hem “masa”ya oturmayacaklar, hem de “masayı AK Parti’nin devirdiğini”iddia edecekler!..
Biraz önce dediğim gibi;
“Bahane” olarak da, “emekliye 2 ikramiye, asgari ücret ve taşeron”meselelerini gösterip, akılları sıra “AK Parti’yi yıpratmaya” ve onu “işçi düşmanı” göstermeye çalışacaklar!..
ASIL SEBEP İHL
Ama, kazın ayağı hiç de öyle değil!.. Bu koalisyon kurulamazsa, bilin ki; bunun sebebi, “emekli ve işçi” olmayacak, tam aksine “CHP’nin eğitim ve dış politika ile ilgili dayatmaları” olacaktır!..
Önceki gün de yazdım...
“CHP’nin 2 dayatması” şöyle:
l “Eğitimde 4+4+4 uygulamasından vazgeçilsin, bunun yerine 1+8+4 sistemi uygulamaya konulsun!”
l “Suriye Devlet Başkanı Esed ve Mısır Devlet Başkanı Sisi dost ilân edilsin, İsrail de müttefik olsun!”
Oldu!.. Gözlerim doldu!..
Başka bir emriniz?!?..
“Sipariş”inizi nasıl yapalım?..
“Burada mı yersiniz,
Eve paket mi yapalım?”
Söyleyin Allah aşkına;
CHP’nin bu “dayatması”nın, “28 Şubat’ın cuntacı kafası”ndan ne farkı vardır?..
AK Parti; “1+8+4 modeli”ni kabul edecek ve tıpkı “28 Şubat’ın onbaşısı Mesut Yılmaz” gibi “İmam-Hatip’lerin köküne kezzap dökecek” öyle mi?..
AK Parti; “Kendi halkını bombalayan katil Esed ile Mısır’ın çağdaş firavunu Sisi’yi dost, terör devleti İsrail’i müttefik” kabul edecek, öyle mi?..
Kafayı mı yediniz siz?..
Sen, AK Parti’den bunları istemek yerine; “Git kendini uçurumdan aşağı at!.. Tabancayı alnına daya, intihar et” deseydiniz, çok daha “dürüst”davranmış olurdunuz!..
Öyle ya;
Bu “dayatma”lara “Evet” diyecek bir AK Parti; hem “kendi varlığını inkâr”etmiş, hem de “kendi kafasına sıkmış” olur!..
AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner’in de açıkça dediği gibi;
“Herkesin kendi istekleri doğrultusunda bir hükümetin kurulmasını istemesi hem siyasetin hem de uzlaşının doğasına aykırıdır.
CHP masayı devirmek istiyorsa devirebilir ama, müzakereler devam ederken bunun altyapısını şimdiden oluşturmak için bir takım algı operasyonlarına girmesi, yapılmaması gereken yanlışların başında geliyor.
28 Şubat döneminin baskıcı uygulamalarının yeniden getirilmesine, diktatör Sisi ve Esed’le başka tür ilişkiler kurulmasına karşıyız... Çünkü bunlar, AK Parti’nin olmazsa olmazlarının başında gelir.
Bizim tercihimiz masayı devirmek değildir. Ama hem masayı devirip, hem de AK Parti’yi suçlamalarına da izin vermeyiz... Manevralara, taktiklere gerek yok, Alttan alta böyle bir algı operasyonu yapmak, masayı devirmek isteyenlerin tarzı olabilir. Biz hiç kimseye dayatmada bulunmadık ve hiç kimsenin de bize dayatmada bulunmasına izin vermeyiz.”
MASAYI CHP DEVİRECEK!
Uzun lâfın kısası;
Son karar, elbette Pazartesi günü yapılacak “Davutoğlu-Kılıçdaroğlu görüşmesi”nde verilecek... Ama görünen o ki, AK Parti ile CHP’nin koalisyon kurması, “imkânsıza yakın zor” görünüyor!..
Belli ki;
“Masa devrilecek!”
Ama, masayı deviren CHP olacaktır!.. Bahane olarak, “emekli ve işçi”leri gösterecek olsalar da, asıl sebep; AK Parti’nin, “olmazsa olmaz” olarak baktığı; “İHL, Sisi, Esed ve İsrail” olacaktır!..
CHP ne derse desin;
Gerçek budur!..
Bunu, böyle bilin ve yürütülecek “kampanya”lara sakın aldanmayın!..
“ÇÖZÜM”Ü KİM BİTİRDİ?
“Masayı devirip, suçu AK Parti’ye atmak”tan söz etmişken; CHP’nin de“PKK ve HDP taktiği” uyguladığını söylemeden geçemeyeceğim!..
Malûm, Kandil’deki PKK ve onun Ankara’daki siyasî uzantısı HDP de aynı şeyi söylüyor:
“Biz, Çözüm Süreci’nin devamından yanaydık ama masayı deviren AK Parti Hükümeti oldu!”
“Çüşş!.. Ve de oha!”
Daha bir-iki gün önce, PKK’nın internet sitesi Fırat Haber Ajansı’na konuşan PKK Yürütme Komitesi Üyesi Murat Karayılan demiş ki;
“Hükümet, bilinçli olarak 24 Temmuz’da saldırı başlattı ve süreç bu tarihte bitirildi!..
“24 Temmuz gününün şöyle bir özelliği var: 24 Temmuz, Kürdistan halkının uluslararası düzeyde inkârını tasdikleyen Lozan Anlaşması’nın imzalandığı gündür... Bu günün bilinçli tercih edildiği açık ortada... Dolayısıyla herhangi bir biçimde bizim süreci bozduğumuz yönünde hiçbir durum söz konusu değildir. Tamamen seçim sonuçlarını kabul etmeyen ve savaşla seçime gitmek isteyen AKP’nin tek taraflı kararlaşması ve saldırısı temelinde ateşkes bozulmuştur.
Yeni paradigmamıza göre yaklaşıldığında ordu bizim öncelikli hedefimiz değildir... Ancak AKP kendi çıkarları için herkesi kullanıyor; orduyu da kullanmaktadır. Demokratik Ulus-Demokratik Özerklik perspektifiyle Türkiye’de demokratik bir dönüşümü hedefleyen hareketimizin esas olarak orduyu hedeflemek gibi bir sorunu yoktur. Fakat AKP orduyu önümüze sürüyor ve böylece çatışmalar başlamış bulunuyor.”
Görüyorsunuz ya;
“TSK’nın operasyonlarından büyük darbe” yiyince, daha da önemlisi;“bombardıman”dan son anda kurtulunca, hemen “askere yalakalık”yapmaya başlamışlar!..
Askere “yalakalık” yapıyorlar ki; “Hem, Hükümet ile askerin arası açılsın, hem de operasyonlar durdurulsun!”
Yersen!..
Yalnız, Murat Karayılan’a şunu hatırlatmak lâzım: Operasyonların “24 Temmuz”da başlamış olmasıyla “Lozan”ın hiçbir ilgisi yok!..
“Paranoyak” mısın, nesin?..
Ne yani;
O operasyonlar “durduk yerde” mi başladı?.. DAEŞ, 20 Temmuz günü“Suruç’ta 32 kişi”yi katletmeseydi!.. PKK’lı teröristler, 22 Temmuz günü;“Adıyaman’da bir askeri, Şanlıurfa Ceylanpınar’da; hem de yataklarında uyuyan 2 polisi şehit etmeseydi” o operasyonlar başlar mıydı?..
TSK, bilerek 24 Temmuz’u seçmedi!.. Ama PKK, “operasyonların 24 Temmuz’da başlaması” için, “zemin” hazırladı!..
Yani; o tarihi seçen;
TSK değil, sizsiniz!
Bırakın “komplo teorisi” üretmeyi!..
Kurtulun “paranoya”dan!..
MASAYI DEVİREN PKK VE HDP!
“Masanın devrilip, Çözüm Süreci’nin bitirilmesi” meselesine gelince!..
Masa, “24 Temmuz’da” devrilmiş, “Çözüm Süreci” de 24 Temmuz’da bitirilmiş değildir!..
Hele hatırlayın Bay Karayılan!..
l 11 Temmuz günü, “Çatışmasızlığa son veriyoruz” diyen KCK değil miydi?..
l 15 Temmuz günü, “Yeni devrimci halk savaşı başlatıyoruz” diyen Bese Hozat değil miydi?..
Dikkat edin;
11 Temmuz... 15 Temmuz!..
Sen, “11 ve 15 Temmuz”da “Çatışmasızlığa son veriyoruz!.. Devrimci Halk Savaşı başlatıyoruz” diyeceksin, sonra da kalkıp; “Masayı 24 Temmuz’da AK Parti devirdi, Çözüm Süreci’ni AK Parti bitirdi” diye maval okuyacaksın!..
Hani; “Yavuz hırsız, ev sahibini bastırırmış” derler ya; PKK’nın, KCK’nın ve de HDP’nin yaptığı tam da budur!..
Şu hâle bakın, adamlar;
“Hem suçlu, hem güçlü!”
Hem “çatışma” başlatıyorlar,
Hem AK Parti’yi suçluyorlar!..
Biz de yedik!..
KOKTU BU AYAKLAR!
İşin tuhaf tarafı;
“Medyadaki PKK lobisi” ya da “gazeteci kılığına girmiş Lawrence’lar”ın verdiği destekle; “suçlu” iken “güçlü” görünmeye çalışan PKK, KCK veHDP’nin numaralarını, CHP de uyguluyor!..
PKK, KCK ve HDP, nasıl ki; hem “Çözüm masası”ndan kaçıp, AK Parti’yi suçluyor, CHP de, “koalisyon masası”ndan kaçıp; “Suçu AK Parti’ye yıkma”hazırlığı içinde!..
Ama, yok öyle yağma!..
Millet, bu numaraları yutmaz!..
Koktu bu ayaklar, koktu!..
Son verin “kirli eylem”lerinize!..
Vazgeçin “kirli politika”lardan!..
Dürüst olun, dürüst!..
Adam olun, adam!..
*********************************************************************************
Ne istediniz de olmadı?.. Çatışmaları yeniden niye başlattınız?
Benzeri bir soruyu, 2013 Haziran’ında, “Taksim’de eylem” başlatan “Gezi Zekâlı”lara da sormuştum: “Niye ayaklandınız?.. 2003’ten önce var olup da, şimdi elinizden alınan hak ve özgürlükler nelerdir?”
Şimdi de, aynı soruyu PKK, KCK, HDP ve onların “medyadaki uzantıları”na soruyorum:
“Ocak 2013”ten bu yana bir “çatışmasızlık ortamı” vardı... Tabutlar gelmiyor, analar ağlamıyordu... Peki, 11 Temmuz’da ne oldu ki,“çatışmasızlığa son” verdiniz?
Bana, sadece şunu söyleyin:
“Bundan sonra, tam olarak ne için savaşacaksınız?.. Daha önceleri hangi hak ve talepleriniz vardı ki, bunlar gerçekleşmedi de, çatışmaya karar verdiniz?”
Halil Berktay’ın sorduğu gibi;
Diyelim ki; “çarpışma”lar sizin istediğiniz gibi gitti... Peki; “Hükümeti hangi noktaya getirdiğinizde bitireceksiniz çatışmaları?”
Bu soruyu; PKK kadar HDP’ye, HDP kadar, “medyadaki PKK lobisi”ne soruyorum: “PKK, bu aşamada, tam olarak ne istiyor ve ne için savaşıyor?”
Öyle uzun uzun ve süslü cümleler kurarak değil, “bir tek cümleyle” cevap verin: “PKK’nın çatışma hedefleri nedir, Hükümet’ten talepleri nelerdir?”
Bir tek cümle ile!.. Sadece tek cümle!..
“Şu sebepten” deyin, anlarım!..
Ama bunu bile anlatamıyor, bunu bile söyleyemiyor, yazamıyorsunuz!..
“Sahtekâr!.. Şerefsiz” deyince de kızıyorsunuz!..
Ama, öylesiniz!..
yeniakit