CHP’liler başörtülü hanımlara tükürdü
AK Parti İstanbul Kadın Kolları Başkanı avukat Özlem Zengin Topal CHP yönetiminin yanısıra CHP seçmeninin de başörtülü kadınlara tahammülleri olmadığını belirterek, “Kadıköy’de standımıza gelip başörtülü hanımlara tükürme eyleminde bulundular” dedi
İstanbul’da belediye meclis üyeliğine 663 kadının adaylık başvurusunda bulunduğunu belirten, kirli 17 Aralık operasyonu hakkında da ilginç bir öneride bulunan AK Parti İstanbul Kadın Kolları Başkanı Avukat Özlem Zengin Topal ile 30 Mart yerel seçimleri öncesi yaşadıklarını ve AK Partili kadınların İstanbul başarısını konuştuk. İşte, Topal’ın sorularımıza verdiği cevaplar...
Seçim sonuçlarını nasıl yorumluyorsunuz?
- Türkiye’de yerel seçimler bütün siyasi partiler için genel seçimlerden daha farklı olmuştur. Yerel seçimlerde dengeler çok farklıdır. Yerel unsurlar devreye girer ve kişisel faktörler etkin hale gelir. 30 Mart yerel seçimleri bizim açımızdan fevkalade bir sonuç vermiştir. Şöyle ki; Türkiye tarihinde yerel seçimlerde bir siyasi parti ilk kez bu kadar yüksek bir oy oranına ulaştı. 2009 yerel seçimlerinden bu yana ise çok ciddi bir ilerleme kaydetti. Dolayısıyla bu hakikaten apaçık bir zafer olarak değerlendirilmelidir. Seçim sürecindeki gördüm ki; insanlar AK Parti dışındaki bazı partilerin tutumlarından, söylemlerinden iğrendi. Onlara karşı net bir tavır koydu ve tercihini AK Parti’den yana kullandı.
‘HİÇBİR YASAĞIN OLMADIĞI İLK SEÇİM’
Seçim dolayısıyla gördük ki başörtülü meclise girenler, aday olanlar ve belediye başkanı olanlar oldu. Ne düşünüyorsunuz, bu konuda?
- Türkiye’de bu seçimin çok önemli bir özelliği var. Şöyle ki; bu seçim Türkiye’deki kadınlar için hiçbir yasağın olmadığı ilk seçimdir. Bu anlamda bir milat. Mesela İstanbul’da bize 663 kadın adaylık başvurusunda bulundu. Bu kadınların çoğu başörtülüydü. Daha önce başörtülü hanımlardan talep çok azdı. Yine bizim hiç başörtülü büyükşehir meclis üyemiz yoktu. Şimdi ise yarısı başörtülü olacak. Bu çok önemli bir gelişme. İlçe meclisinde de durum aynı şekilde. Birçok ilçede başörtülü adaylar kazandı.
‘TÜRKİYE’DE KADIN SEÇMEN ÇOK DÜRÜST’
İstanbul kadın kolları olarak nasıl bir çalışma yürüttünüz ki; mevcut duruma katkınız oldu?
- İstanbul’da 1 milyon üyesi olan bir kadın kolları teşkilatıyız. Ana kadememizin de 1 milyon üyesi var. Toplam sayıya baktığımız zaman müthiş bir rakam. Biz bu ekibi mobilize edebilir durumdayız. Bu anlamda 100 bin ev sohbeti ve toplantılar yaptık, broşür dağıttık, ak noktalarımız var... Seçim öncesi karalama siyasetinin yanlışlığını, bunun anlatılmasını kadınlar arasında çok daha kolay sağladık. Türkiye’deki kadın seçmen çok dürüst. Evlerine gidip konuştuğumuzda oy verecekse de vermeyecekse de açıkça ifade ediyor. Bunun da sebeplerini söylüyor. Başbakanın da ifade ettiği gibi artık siyasetin etkin gücü kadın ve genç seçmenler. Dolayısıyla hem Türkiye’de hem de AK Parti’de siyasetinin ilerlemesinde kadın seçmenin önemli bir rolü vardır.
CHP, İKİYÜZLÜ BİR TAVIR İÇİNDE
CHP’nin kadın seçmene olan tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? Mesela başörtüsü hakkında mecliste gösterdikleri tavırlar olsun veya seçim çalışmalarında başörtülü kadınlara yönelik çirkin söylemler olsun çelişik bir tavır söz konusu değil mi?..
- CHP ikiyüzlü bir tavır içinde. Mesela Kılıçdaroğlu çıkıyor diyor ki; “başörtüsü sorununu ben çözdüm” Bu kadar büyük bir palavra görülmemiştir. Merve Kavakçı hadisesinden tutun, son döneme kadar yaptıklarına baktığımızda başörtüsünü engellemek adına birçok girişimde bulundular. Anayasa değişikliği yapmıştık 2008’de... Hemen iptal davası için AYM’ye gittiler. Yakın zamanda kamuda başörtüsünü serbest bıraktık. Hemen CHP’li milletvekilleri iptal davası açtılar. Yasakçılık CHP’nin genlerine işlemiş. Kurtulamıyorlar bu hastalıklı zihniyetten. CHP yönetiminin yanısıra CHP seçmeninin de başörtülü kadınlara tahammülleri yok.
Biraz daha açabilir misiniz?..
- Öyle çirkin örneklerle karşılaşıyoruz ki. Mesela AK Parti kadın kolları olarak Kadıköy’de stand açmıştık. CHP’li kadınlar gelip başörtülü hanımlara tükürme eyleminde bulundular. Bu durumun başka hiçbir yerde örneğini göremezsiniz. Zekadan, görgüden, ahlâktan, insanlıktan bu denli nasibini almamış kişiler az bulunur. Türkiye’de özel olarak yetişiyor bunlar; dünyada benzerleri yok. Yine CHP’nin kendi mitinglerinde kendi bayraklarını sallayan başörtülü hanımlara da çirkin ifadeler kullandıklarını biliyoruz. Kendi küçük dünyalarını, eş-dost arasında yaşadıkları tabloyu Türkiye tablosu zanneden, kendi yaşam tarzlarını idealize eden, başkasını bilmeyen, tanımayan, sorgulamayan, yeni bir şey öğrenmeyen, empati yapmayan bir topluluk var ülkemizde. Kendi dünyalarında yaşamaları elbette sorun değil. Ama başkalarıyla iletişime geçtiklerinde çevreye zarar veriyorlar.
‘17 ARALIK, HUKUK DERSLERİNDE İŞLENMELİ’
Seçimlerde oyunu AK Parti’den yana kullananların söz konusu paralel yapının çözülmesi ve devlet yapılarından temizlenmesi adına bir beklentisi var. Sizce hükümet bu anlamda nasıl bir yol izleyecek?
- Bu toplumda hemen hemen herkes cemaatin bürokraside nasıl bir yayılma politikası içinde olduğunu biliyordu. Fakat bunu bir topluluğun kendi insanlarını, mensuplarını bir yerlere taşımak için gösterdiği masum bir gayret olarak değerlendiriyordu. Hatta bu yapılanmada zaman zaman “cemaatten olmayana yer yok!” gibi tablolar da konuşuluyordu. Fakat hiç kimse 17 Aralık’taki gibi bir girişimi beklemiyordu. Öyle ki; bence 17 Aralık hukuk fakültelerine hukukun nasıl suîistimal edildiğini göstermek adına bir örnek olarak anlatılabilir.
Başbakan son balkon konuşmasında hukuk dairesinde bu işi yapanların cezalandırılacağını söyledi. Devlet içinde devlet olmaz. Devlette hukuk kurallarının, hiyerarşik işleyişin dışında, başka kurallarla işleyen, başka hiyerarşilere tabi olan bir yapı olmaz. Hiçbir devlet buna müsaade etmez. Elbette bu suça karışan kim varsa hukuk içinde üzerine gidilmelidir. İyiniyetle, samimiyetle hareket eden insanımızın tedirgin olmasına gerek yok. Suç ve ceza şahsîdir; kollektif değil.
PINAR KÜR’ÜN AÇIKLAMALARI UKALACA
- Pınar Kür’ün açıklamaları hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Çok rahatsız edici, ukalaca açıklamalar olarak değerlendiriyorum. Tam bir kendini bilmezlik. Kendi dünyaları, kendi okudukları, kendi tercihleri mutlak doğruymuş gibi yaşayan insanlar, başka dünyalara dair cahilliklerinden cesaret buluyorlar.
AKİT GERÇEKTEN AKTİNE SADIK BİR GAZETE
Akit’in yayın çizgisi hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Ben bir dönem Akit gazetesinde yazmış biriyim. Bu süreç içerisinde çok farklı konular kaleme almama rağmen hiçbir müdahale ile karşılaşmadım. Katıldığım toplantılarda da gayet nezih ortamlar gördüm. Belli hassasiyetleri olan ve dava şuuruna sahip bir gazete Akit. Çalışanları, yazanları öncelikle insan olarak, sonra hayata bakışları olarak çok değerli buluyorum. Akit gerçekten aktine sadık bir gazete.