Merve Kavakçı
Çizgiyi nerede çizeceğiz
Retorik bir soru sorduğum. Çizginin her zaman aynı yerde çizilemeyeceğine dair sorulmuş cevabı bilinen bir soru. Çizginin çizenin kim olduğuna bağlı olarak değiştiğine, kimden yana ve kime karşı çizildiğine bağlı olarak anlamlandırıldığına atfen konu edilen bir soru. Evet çizgiyi nerede, daha doğrusu kime göre çizeceğiz...
Birleşmiş Milletler bünyesinde biraraya gelen dünya liderleri üç gündür çizgilerini nerede, ne şekilde çizdiklerini anlatıyorlar. Obama, malum filmin yayınlanmasına engel olamayız deyip kestirip atıyor sözü. Çünkü diyor, bu ülkenin kanunlarında saklı yapamamamızın sebebi... İfade hürriyeti. Her ne kadar önce ne kadar kötü bir film olduğunu söylese, bunun sadece Müslümanlara değil aynı zamanda Amerika ve Amerika'da yaşayan insanlara da hakaret olduğunu ifade etse de sonunda bunu yasaklamayacağı baklasını çıkartıyor ağzından. Peki şimdi düşünelim: Obama haklı olabilir mi... haklılığını savunabilmek için haklılığın evrenselliğine bakmak gerekir. Yani eğer Obama bu söylediklerinde haklı ise yani doğru olan bu filmi yasaklamamak, cezalandırmamak ise o zaman bu davranış evrensel bir doğruluk arzeder. Evrensel doğrularsa gün bitiminde değişmez. Onlar hep vardır, var olacaktır. Oysa Obama'nın Müslümanlar ve Peygamber Efendimiz aleyhinde yapılmış bu film için söylediklerini bir kenarda tutalım ve düşünelim: yarın bir gün Yahudiler hakkında benzer ölçüde tahkir unsuru içeren bir yayın hazırlansa. Ve hatta hazırlayanlar da İslami kimliklerini ön plana çıkartsa acaba o zaman da aynı duruşu sergileyecek mi Başkan Obama? Sergileyip sergilememesinin ötesinde oyunu sergilemekten yana kullanacak mı... Öyle bir oyu kullandırmaz gözlemlediğimiz reel politik ama teorik anlamda da olsa acaba Obama tepki vermemeyi savunacak mı... Bugün BM'de yaptığı konuşmadaki film eksenli Müslüman kelimesini Musevi ile değiştirip onlara da sabırlı olmayı tavsiye edip "ama kusura bakmayın, buna engel olamayız, çünkü kanunlarımızla güvence altında buna sebep olan değer: O da ifade özgürlüğü" diyebilecek mi....
Bu en son sorduğumu soru dizisi de retorik anlamda sorulmuş birer soru.... Cevabının hayır olduğunu hepimizin bildiği bir soru. İkincinin olması halinde hemen antisemit olmakla suçlanacak olan yapımcı, yönetmen, oyuncu kendilerini yahudilere hakaret konusunda sıfır-müsamahali legal sistemin acımasız kollarında bulacaklar hiç şüphe yok. Çünkü yahudiler kendilerine hakaret edilse dünyayı ayağa kaldırır müsebbibine bunu hesabını sordururlar. Bunu da kendileri değil taşaronlarına yaptırırlar. Kimse de anti-semit olarak damgalanmak istemez....
Müslümanın perspektifinden bakarsak Amerika'nın mizacı yapısı haline gelen çifte standartlığını görmek insanları bir kez daha yıpratacak. Tabiri caizse insanın gözünün içine baka baka alay edebilen bir Amerika resmi veren Washington da hedef tahtasına oturtulacak. Mısır'ın ilk sivil Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi ve İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecat da sözleşmiş gibi bu konuda fikirlerini beyan etmeye uzun vakit ayırdılar dün BM Genel Kurulu'nda. Çifte standartlar devam ettiği sürece, çizgiyi her seferinde kendin için hazırladığın "kar" anlayışı uyarınca çektiğin sürece huzur yok insanlığa demeye getirdiler sözü. Haklı değiller mi...
yeniakit