Mehmet GÖKTAŞ

Mehmet GÖKTAŞ

Çocuklarımız Bizimdir, Asla Devlet'in Değildir!

Sözü hiç uzatmadan ve eğip bükmeden, son söyleyeceğimizi gelin ilk başta söyleyelim; Danıştay'ın son kararıyla başlayan tartışmaların özü, bu ülkenin çocuklarının kime ait olduğu ve kimin kulu olacağı meselesidir, gerisi teferruattır.

 

Vay efendim, "İstanbul Barosu kendisini ilgilendirmeyen ve taraf olmadığı bir konuda Danıştay'a dava açamaz"mış, Danıştay daha önceki bir kararında katsayı meselesinde son sözün ancak YÖK'e ait olduğunu bildirdiği halde şimdi nasıl oluyor da kendisi YÖK'ün kararını durduruyor"muş. "Bu, meslek liselerine ve bu arada imam-hatiplere yapılmış bir zulüm"müş"

 

Bunların hepsi bile bile sözü uzatmak ve esastan uzaklaşmaktır.

Artık anlayın lütfen, bu rejim diyor ki; Bütün çocuklar benimdir, bu asla tartışılamaz. Ve ben onları istediğim şekilde eğitirim, istediğim şekilde yoğururum, istediğime kul yaparım.

 

Kurulduğu günden itibaren İslam'la savaşan bu sistem, bu savaşı çocuklar üzerinde yoğunlaştırmış ve çocuklar üzerinden yürüte gelmiştir.

İnsanımız bunu bir türlü kabullenememiş, kimi zaman cılız, kimi zaman biraz daha gür sesle itiraz etmiş, alın teriyle kurduğu imam-hatiplerle çıkış yolları aramıştır.

 

Müslüman halk ve rejim arasındaki mücadele genellikle imam-hatipler ve örtünme üzerinde yoğunlaşmış, imanlı gençlik ne zaman gelişip gürleşmiş, her defasında darbelerle budanmış, yolu tıkanmıştır.

Bugün gelinen son noktada mücadelenin taraflarına baktığımızda, rejim adına bazı köşelerde önceden çöreklenmiş son dinazorlar kalmıştır sahnede.

 

Tamamı İslami şuurla donanmışlardan olmasa da, dayatmacı despot rejimin karşısında dikilenlerin sesi bugün artık daha gür çıkmaktadır.

 

Tevhid adına düne göre çok daha net ve berrak bir şekilde taleplerini dillendirmekte, neyi reddettiklerini çok daha güzel bir şekilde ortaya koymaktadırlar.

 

Bugün rejim adına direnen son dinazorlar bilmelidir ki, çocuklar annelerinin babalarınındır, çocuklarımız bizimdir, asla devletin ve rejimin değildir!

 

Vergilerimizle yaptığımız o okullara, maaşlarını verdiğimiz o öğretmenlere niçin gönderiyoruz  çocuklarımızı biliyor musunuz?

İki kere ikinin kaç ettiğini öğretsinler diye gönderiyoruz.

 

Matematiği, geometriyi öğrensinler diye gönderiyoruz.

Suyun kaç derecede donduğunu, kaç derecede kaynadığını öğretsinler diye gönderiyoruz.

 

Tarihi, coğrafyayı, fiziği, kimyayı öğretsinler diye gönderiyoruz.

Yoksa, çocuklarımızı devlete, rejime kul yapmanız için göndermiyoruz.

Kimi sevmelerini, kime tapmalarını öğretmeniz için göndermiyoruz

Çocuklarımızın kimi seveceğine, kime tapacağına ancak ve ancak babaları anneleri olarak biz karar veririz.

Kimi kendilerine örnek almaları gerektiğine ancak ve ancak biz karar veririz. Belirli bir yaşa geldiklerinde de kendileri karar verirler.

 

Yeter artık çocuklarımızı münafıklığa zorladığınız!

Pırıl pırıl kalplerini, beyinlerini iki yüzlülüğe zorladığınız yeter artık!

Bitsin artık minicik yavruların okulda Kemalist, evde Müslüman olmaları!

Yeter artık okulda Türk, evde Kürt oldukları!

 

 

doruhaber

Bu yazı toplam 5600 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar