Merve Kavakçı

Merve Kavakçı

Çoklu dünya siyaseti

Türkiye siyasetinin gündeminin ilk sırasını alan referandum sonrası iktidar partisinin kongresi hafta sonunu doldurdu. Sonuç itibariyle meraklar giderildi, kimileri geldi, kimileri gitti, kimileri kaldı, siyaset makinesinin çarkları her zamanki gibi dönmeye devam etti. Sanki hiç bitmemiş, hiç ara verilmemiş gibi Ak Parti kurucusu Erdoğan, Cumhurbaşkanı Erdoğan olarak Genel Başkanlığa döndü. Şimdi yeni bir sayfa açılacak sanırım, yeni bir kan, yeni bir değişim rüzgarı ile 2002’deki gibi demiyeceğim, 2017’ye münhasır bir şekilde, geçmişi geçmişte, bugünü şimdide bırakarak yarınlara göre, geleceği hesaba katarak bir değişim rüzgarının önderi olmalı, beklenti bu yönde. Emri bil mağruf nehyi anil münkerin bir rüzgarı, önderimiz Peygamberimizin ahlakının her kademede ön plana çıkacağı kitlelerle bir yürüyüş beklenen. Ne olmazları, Allah’ın izni ve inayeti ile başarabilmiş olan bir hareketten bunu beklemek fazla değildir. Fatiha ile başlanan bir ara-başlama, vites değiştirme duaların arasında seçim olmaz ama az ve öz muhtevası ile kolaylaştır, zorlaştırma, hayırlarla tamamlat yakarışı ile taçlandı. Dua ediniz ki duanıza icabet edeyim hükmünden daha ötesi var mı… Sözünden dönmeyen bir Rabb’dan başkası var mı… O ise bugüne çıkaran, O’dur yarına ulaştıracak olan. Yeter ki samimiyetten, ihlastan yana olanlar karşıtlarından çok olmasın. Veya yeter ki Allah muhafaza kurunun yanında yaş da yanmasın. Yeter ki rahmetle değil, amellerle muamele edilmesin. Vira bismillahın akabinde, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı toplantısında civar ülkeler bir araya geldi. Hayat bu cenahta devam ediyor…

Ak Parti kongresinin yapıldığı saatlerde, bir başka yerde, bir başka önemli toplantı gerçekleşiyordu. Suudi Arabistan’ın ev sahipliğinde Arap-İslami- Amerikan Zirvesi adı verilen, ismine bakınca da biraz da Trump’ın bölgeye yapacağı ziyaret sebebiyle son dakikada ortaya çıkmış gibi gözüken tuhaf bir toplantı yapıldı. Nasıl ki Barack Obama ilk yurtdışı gezisini Türkiye’ye yani bir Müslüman ülkeye yapmıştı, Donald Trump da bu anlamda kendine Arabistan’ı seçti. Mevzu bahis zirvede Arap olmayan Müslüman ülkeler de vardı, ama aynı zamanda hepsi yoktu. Belli ki hedef söylendiği gibi Arapları, İslam ülkelerini ve Amerika ilişkilerini masaya yatırmak değildi. Tek taraflı bir ilişki öne çıkıyordu. Trump yanında karısı, kızı ve Musevi damadı ile Müslüman ülkelerin liderlerine bir ders vermeye gelmişti. Ders verilmeye dünden hazırsanız ki Suudi ev sahiplerinin hal ve tavırları tam da buna işaret ediyordu, o zaman Trump gibi megaloman ve narsist bir adama da size ders vermek düşer, demekten başka çare var mıdır… Trump, ‘buraya kimseye ne yapması gerektiğini söylemeye gelmedim’ demiş olsa da kırk iki dakikalık konuşmasının ilerleyen kısımlarında tam da bunu yaptı, bir de üstelik bakın, biz neler yapıyoruz, siz de bunları yapmalısınız havasında. Eline geçirdiği her fırsatta İslam’a sataşan bir adam, koca koca Müslüman adamları hizaya getirdi, kendince. Bu arada kendinden verdiği örnekler arasında da ‘bakın biz Kürtlere nasıl destek oluyoruz’ diye de ekledi. İlginçtir, terör saldırılarından bahsederken de konu bir türlü Türkiye’ye gelemedi. Türkiye’nin DAEŞ, DHKP-C, PKK üçlüsünden çektikleri, terör kapsamına girmiyordu anlaşılan. İkinci ve üçüncü; Trump Amerikasının değil kösteği, desteği ile hayat bulduğundan zaten terör listesinde değildi belli ki. Birinciyle ilgili çifte standard ise failden değil, mef’ulden kaynaklanan bir durumdu. Terörün hedefi, Müslümanların canları oldu mu, onun “kıymeti harbiyesi” olmazdı malum. Hele bir de sarışın, mavi gözlü şöyle Skandinav canlara “kıyılaydı” o zaman asıl dünyalar yıkılırdı…değil mi?!

En katmerlisini en sona bıraktım. Trump konuşmasını tamamladı. Kim söz aldı zannedersiniz? Mısır’ın Sisi’si. Konu terör, konuşmacı terörist. Buyrunuz efendim…

yeniakit

Bu yazı toplam 859 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar