Abdurrahman Dilipak
Corona yalanları
Son haberi biliyorsunuz; Çin’de vaka sayısı.. Çin’de bugüne kadar 82 bin 947 Kovid-19 vakası görüldü, salgın nedeniyle 4 bin 633 kişi yaşamını yitirdi. Türkiye’de 15 Mayıs itibarıyla koronavirüs vaka sayısı 146 bin 457, virüsün neden olduğu Covid-19 hastalığı sonucu hayatını kaybedenlerin sayısı da 4 bin. Çin 1.5 milyar, Türkiye 80 milyon. Çin’in açıkladığı ölüm vakası, normal zamanda 10 günde Çin’de gripten ölen insan sayısı kadar bile değil. Şimdi diyorlar ki, Çin’de ölüm sayısı 40.000’in üstünde. Bu rakam bile, nüfusa ve geçen zamana orantılandığında ölüm vakasında Türkiye Çin’den çok daha ileride. Resmi verilere göre dünya çapında Corona virüsü vaka sayısı 2.4 milyonu geçerken, Covid-19’a bağlı sebeplerle ölenlerin sayısı da 165 bini aştı. Bir başka iddia, Çin’deki gerçek vak’a sayısının, bugün açıklanan dünyadaki vak’a sayısından daha fazla olduğu yönünde. ABD’den son yapılan açıklama ile Corona virüsüne bağlı ölüm sayısının 40 bini geçtiğini, enfeksiyon oranının da 760 bin seviyesinde olduğu. Yani 350 milyonluk ABD, 1.5 milyarlık Çin’e kıyaslandığında ABD Çin’den çok çok daha kötü durumda. Tabii, Çin’de 40.000 kişi öldüğü iddiasını esas alırsanız. Çin’de oransal olarak ABD’deki kadar insan ölse, bu rakam, zaman farkını da hesaba katsanız, en az 250.000 kişinin ölmüş olması gerekir. Tabii 125 milyon kişiye de hastalığın bulaştığı anlamına gelir bu. Çin’in açıkladığı vaka sayısı 100.000 bile değil.
Fransa’da can kaybı 483 artışla 28 bin 108, dünyanın başka yerlerinde de durum pek farklı değil. Çin’de siyaset hakikati katlediyor. Birçok ülkede de durum pek farklı değil. İnsan zekası ile adeta dalga geçiyorlar. Hiçbir siyasi de, iktidar ya da muhalefet çıkıp bunu söylemiyor. Haksızlıklar karşısında susarak, insanlığın aldatılması karşısında sessiz kalarak aslında bu suçun ortağı oluyorlar.
Birileri bize, maske tak diyor, bazı ülkelerin siyasileri kendileri kafalarını kuma gömüyorlar ve birileri de bizim gözümüze maske takıp gerçeği görmememiz için gözümüzü perdeleyerek uzayı işgal ediyor. Bizim gönüllü ırgatlar da makam ve 3 kuruş menfaat uğruna yer yüzüne 5G istasyonları kuruyorlar. Bütün insanlığı yargısız bir infazla, “Korku Pandemisi” ile evine hapseden birileri ‘dijital aşı pasaportu zorunlu olsun’ çağrısı yapıyorlar, insanlığı dijital kölelere / Siborg’lara dönüştürmek için.
Dünyada her yıl ishalden dolayı kaç kişi ölüyor biliyor musunuz? 1.6 milyon kişi. Sigaradan yılda 110 bin kişi ölüyor. 2018’de sadece İstanbul’da ilk 5 ayda kaç kişi öldü biliyor musunuz? 31 bin 831 kişi. Bunların yaş cinsiyet ve ölüm sebebleri ne, niye kimse buna bakmıyor. Kimi kaza, kimi yaşlılık, kimi hastalık. Kimi intihar da, bana şunu söyleyebilir misiniz, hangi hastalıktan ilk beş ayda kaç kişi öldü ve bu gün aynı hastalıklardan kaç kişi ölmüş. Bir şeye salgın diyebilmeniz için bu hesabı yapmamız gerek. Sahi DSÖ Covid-19’u Pandemi ilan etmek için mart ayına kadar neyi bekledi!?.
Bizimkiler, test kiti yaptık açıklamasından 15 gün sonra “mikrobu izole ettik” dediler. Dediler de, bu mikrobu kim izole etti. Mikrobu izole etmeden test kiti’ni nasıl yaptınız? Bizim Yalçın Koçak çırpındı ama kendi elindeki ekstratları test etmek için elinde izole mikrob bulunan laboratuvar bulamadı. Hem sürekli mutasyona uğradığı söylenen bir mikrobu nasıl izole ettiniz. Peki bu mikrobu ne kadar tanıyoruz. H1N1 mi, SARS mı, MERS mi, bir doktorla konuştum, HIV özelliği gösteren yönleri de var diyor. SARS ise, o zaman SARS için yapılan çalışmaları niçin kullanmıyoruz.
ABD’de sağlık sigortası olmadığı için her gün 72 kişi ölüyordu zaten. Ayda bu 2160, yılda 25920 eder. Sam amcanın umurunda mı? Bunların çoğu göçmen, evsiz, zenci nasıl olsa. KOAH’tan her yıl 34 milyon kişi ölüyor, kimsenin kılı kıpırdamıyor. Covid’19 geldi, kaç ey millet!
Bu grib her sene ekimde başlarmış ve bir sonraki yılın mayısında grib mevsimi bitermiş. SARS, MERS gibi farklı grib türleri, farklı coğrafyalarda kendini gösterirmiş. Bunlar DSÖ raporlarında var.
2018’de AIDS’ten 770.000 kişi ölmüş. Sahi niye AIDS gündemden düşürüldü. Yoksa LBGT’lilerin morali bozulmasın diye mi? Dünya’da 19 Mayıs itibarı ile toplam vaka sayısı 4.815.234, Bunun 2.635.176’i aktif. İyileşen 1.863.212, vefat eden 316.846. Durum böyle devam ederse vaka sayısı en fazla 10 milyon olacak, iyileşen 4 milyon gibi, ölüm toplamda 700.000 civarında. Bir AIDS kadar ölüm gerçekleşmeyecek yıl itibarı ile. Tekrar söylüyorum, bu rakamlar da gerçeği yansıtmıyor. Kanser, şeker, kalp, alzaymır, geriatrik sorunlar, astım, üst solunum yolları hastalıkları sebebi ile geçen yıl aynı dönemde kaç kişi öldü, bu sene kaç kişi öldü. Geçen yılı bu yıldan düşün bana kalan rakamı söyleyin. Salgın diye bir şeyden söz ediyorsanız, bu salgın o rakamlarla sınırlıdır.
Bu yıl dünyada bulaşıcı hastalıklardan ölen sayısı 4.925.661, 5 yaş altında ölen çocuk sayısı 2.884.073, düşük sayısı 16.132.500, kanserin sebep olduğu ölüm sayısı 3.116.234, sıtmanın sebep olduğu ölüm sayısı 372.177, sigaranın sebep olduğu ölüm sayısı 1.896.786, alkolün sebep olduğu ölüm sayısı, 948.992, intihar sayısı 406.882, trafik kazalarında ölen sayısı 512.192. Dünyadaki 56 milyon ölümün %35’i “önlenebilir/bulaşıcı hastalıklardan oluyormuş. Zatürre ve üst solunum yolları hastalıkları, DSÖ’nün 2019 raporuna göre tüm dünyada ölüm sebepleri arasında iskemik kalp hastalıkları, akut inme ve KOAH’tan sonra 4. sırada yer almaktadır. 2016’da 3 milyon kişinin Pnömoni / Zatürre nedeniyle hayatını kaybettiği bilinmektedir. Türkiye 2018 dolaşım sistemi hastalıklarından kaynaklı ölümler, 161 bin 920 oldu. Solunum sistemi hastalıklarından ölen insan sayısı 52.568. Aylık rutin ölüm vaka sayısı 4.380. Biri bana gerçeği söylesin. Ayıp ya hu, ne bu böyle, dünya aynı formatta bir yalanla kandırılıyor. “Biyolojik savaş” bir “psikolojik savaşa” dönüştü, “Digital bir savaş”ın Humonoid askerleri için mevzi kazıyor, aklını kiraya vermiş biyonik robotlar. Uzay işgal ediliyor. Bu konudaki asıl gerçek, bir “Korku Pandemisi”. Her gün borsa rakamları açıklanır gibi, ölüm raporları açıklanıyor ve geçen yılla ilgili hiçbir veri de yok, karşılaştırma da. Olmuyor, daha doğrusu yazık oluyor. Bilim kurulunda bu konuda bir şey söyleyecek tek bir Allah’ın kulu yok mu, ya da bir politikacı, bir siyaset adamı! Selâm ve dua ile.