Abdurrahman Dilipak
Cumhuriyetin 100.yılı mı dediniz?
Derin Gerçekler
Turhan'ın karikatüründe çizdiği gibi, 50 yıldır anaç domuzun yavrularını emzirdiğini görüp, sıranın kendisine gelmesini bekleyen domuz ağılının kapısına bekleyen 'kuzu'lar ülkesi mi Türkiye.
Türkiye'nin AB üyelik süreci, ilişkileri 31 Temmuz 1959'da AET / Avrupa Ekonomik Topluluğu'na yaptığımız ortaklık başvurusu ile başladı.
Bazılarımız için, CHP'den kurtulmak için DP bir umuttu! Ölümü gösterip hastalığa razı etmişlerdi bizi. Sonuçta DP, CHP'nin rahminden sezeryanla alınan, Bayar'ın gözetiminde kontrollü bir doğumdu. Yolculuğun da rotası belli idi. Sıtkı Yırcalı, bunu 'Batıya Kalkan tren' kitabında ayrıntıları ile anlatır. Yırcalı eğitimini Fransa'da almıştır ama kendisi İngiltere'ye yakındır. Boraks Cons.’un Türkiye temsilcisidir. DP Projesi, aslında biraz Amerikan projesidir. Amerikancı kanat Türkiye'yi 'küçük Amerika' yapma sevdasındadır. Zaten CHP ve DP onun için öne çıkartılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti 'baldırı çıplak'(!?) kalabalıklara bırakılamayacak kadar önemli bir devlettir(!?). Bu anlamda ciddi bir İngiliz ve Fransız etkisi söz konusudur. Ve tabii ki birileri için Türkiye Cumhuriyeti Filistin topraklarında kurulacak bir İsrail devletine giden yoldaki en önemli sıçrama tahtası olacaktır. 14 Mayıs 1948 tarihinde kurulan İsrail devleti Arap ülkeleri ile savaşa tutuştu. 1948-1949 Arap-İsrail Savaşı'nda Ankara tarafsız kaldı. Yaklaşık bir yıl sonra, 24 Mart 1949’da ise İsrail’i tanıyan ilk Müslüman ülke oldu.
Derin DP Mason Bayar'ın kontrolünde olacaktır. Mustafa Kemal'in özel kalem müdürlüğünü de yapmış olan Menderes aslında vitrin dekorudur. Polatkan ve Zorlu ise, bu kovanın işçi aralarıdır. Mesela ezan aslına çevrilmedi, o yasa hala geçerli, ama Arap okunması yasağı ve cezası kalktı. Aslında DP’ye yönelişin arkasında CHP'den kaçış söz konusu idi. DP'nin ilk icraatlarından biri de CHP'nin Kemalizm mirasına sahip çıkmak oldu. 6 Ok da, Laik Cumhuriyetin umdeleri de aynen korundu. Bu çerçevede Atatürk'ü Koruma Kanunu, 25 Temmuz 1951'de kabul edildi.
Bretton Woods sistemi, 2. Dünya Savaşı sırasında, Temmuz 1944'te, bir yandan BM'nin kuruluş toplantıları devam ederken ABD'nin küçük bir kasabası olan Bretton Woods'da toplanan Para ve Finans konferansında ortaya çıktı. Bu sistem ABD için BM’den de, NATO’dan da, Pentagon’dan da, CIA, FBI’dan da daha önemli. Çünkü ABD, bütün bunları, sadece, kağıt, boya ve baskı maliyetinden başka bir bedeli yok ve bütün bunları o büyülü yeşil kağıtla yaptı. Bilimi, sanatı, felsefesi, teknolojisi, refahı, askeri gücü, sanayisi hepsi bununla kaim. Hepsi satın almayla ilgili. Bu kitlesel hipnoz aracı, tarihin en büyük büyüsüdür. ABD’nin zenginliği dünyanın yoksulluğu kadar büyüktür.
Birleşmiş Milletler, 24 Ekim 1945'te, ABD’de kurulmuş gibi görünen, dünya barışını, güvenliğini korumak ve ülkeler arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel iş birliği oluşturmak için kurulmuş. Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü, yani (NATO), 3 yıl 5 ay sonra, 4 Nisan 1949'da, kurulmuş. Bakın, biz NATO üyeliğine ilişkin protokolü 17 Ekim 1951’de imzalamışız. Kuzey Atlantik Anlaşması'na katılma kanunu 18 Şubat 1952 tarihinde kabul edilmiş. 71 yıldır AB üyesiyiz. İsrail 14 Mayıs 1948’de kurulmuş. Ben doğmadan 10 ay önce yaklaşık. Kore Savaşı, 1950-1953 yılları arasında yapılan, Kuzey Kore ile Güney Kore arasındaki savaştır. İşe bakar mısınız, ABD’nin çağrısı ile BM Güvenlik Konseyi olağanüstü toplanıyor ve üye ülkeler Kore'ye davet ediliyor! Bu davete 25 Temmuz 1950 günü aldığımız bir Bakanlar Kurulu kararı ile Demokrat Parti ilk etapta Kore'ye 4.500 kişiden oluşan bir askeri birlik gönderme kararı alıyor. CHP bu kararın anayasanın 26. maddesine aykırı olduğunu ileri sürse de, karar alınmış oldu ve askerimiz Kore’ye gitti.
AB maceramız bir başka aleme ait. AET Bakanlar Konseyi'nin başvuruyu kabul etmesi sonrasında 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara Anlaşması imzalandı. Ankara 1987’de tam üyelik başvurusu yaptı. 1999’de aday olarak kabul edildik. 2005 yılında tam üyelik müzakerelerine başladık. 63 yıl oldu. 6 ay bir güz gittik, sonunda bir arpa boyu bile yol alamadık. İyi ki de alamadık
(Turhan Selçuk’un Türkiye AB ilişkileri ile ilgili ironik, eleştiriyel karikatürleri)
Oysa Yunanistan 1981’de, Kıbrıs 2004’te üye oldu. Çekya 2004’te, Bulgaristan 2007’de üye oldu. Ermenistan ve Gürcistan da bize önce üye olursa şaşırmayın.
Bakalım bugün TBMM’de grubu bulunan partiler, İstanbul Sözleşmesi'nde Lanzarote Sözleşmesi'nde olduğu gibi oy birliği ile karar alabilirler mi? Sanmam. Ama ABD, BM'yi kullanarak "Barış gücü" adı altında "Gazzelilerin Sina'ya sürgünü ve mecburi iskânı" için bir karar alırsa sonuç ne olur, bilmiyorum. Yoksa Gazze'ye yardım, Filistin'e yardım, Mescid-i Aksa'nın korunması gibi konularda Müslüman ülkeler acil yardım grubu adı altında bir grupla harekete geçip BM gözetiminde çözüm bekleyen bir karar alırlarsa, bekleyip göreceğiz.
Unutmayalım ki Kudüs ve Mescid-i Aksa konusu çözülmeden hiçbir sorun çözülmez.
Tekrar 100. yıl konusuna dönecek olursak, biz bu topraklarda ilk kurulan Cumhuriyet değiliz. Kars İslam Cumhuriyeti'nin İngilizler tarafından yıkılışı Nisan 1919'da oldu. Bu Cumhuriyet konfederatif bir yapıydı, başkanlıkla yönetilen, 18 yaşındaki kadın ve erkeklerin oy kullanarak seçtiği bir meclisi vardı, ordusu, parası, pulu ve anayasası bulunan bir Cumhuriyetten bahsediyoruz. Bugünkü sınırlarımız içinde kurulan son Cumhuriyet ise Hatay Türk Cumhuriyeti oldu. Kuruluş tarihi 2 Eylül 1938'de, 29 Haziran 1939 günü ise Türkiye'ye katıldı ve Hatay ili oldu.
(Garbi Trakya Hükümeti Muvakkatesi) Batı Trakya Türk Cumhuriyeti'nin kuruluşu 1913'e dayanır. Bu Cumhuriyet 31 Ağustos 1913 tarihinde kuruldu. Enver Paşa'nın emri ile Teşkilât-ı Mahsusa tarafından örgütlendiği de söylenir. Osmanlı topraklarındaki Cumhuriyet fikri uzun süre önce tartışılan bir konuydu ve hepsi Katolik Laikliğini tercih etmedi. Sovyetik Şura hükümetleri, Laiklikten bahsetmediler. Mustafa Kemal de yola çıktığında Hilafet ve saltanatı korumaktan bahsetti. Vahdeddin’e "Halife ve Hakan efendimiz" diye başlayan mektuplar yazıp, "Kullarınız" diye imzaladı.
Aslında 1878'de Osmanlı'nın geri çekilmeye başladığı topraklarda "Hükümeti Muvakkate" denilen Şura hükümetleri kurulmaya başlamıştı. Örneğin Filibe İslam Cemaati Şurası Hükümeti, Bulgarlar tarafından 20 Nisan 1886'da dağıtılana kadar 8 yıl boyunca, 4 milyon nüfusun bütün işleriyle uğraştı. Doğuda Şura hükümetleri de kuruluyordu. Ahıska Hükümeti Muvakkatesi 29 Ekim 1918’de, Mondros Mütarekesi'nden bir gün önce kuruldu. Iğdır merkezli Meclisi Müşavere Aras Türk Cumhuriyeti Hükümeti 3 Kasım 1918’de kuruldu. Nahcıvan Şurası, Kulp Şurası, Bekirbey Şurası, Oltu Hükümeti Muvakkatesi, Akbaba Şurası, Çıldır Milli Şurası, Acara Şurası, Artvin Şura Hükümeti, Ardanuç Şura Hükümeti, Şavşat Şura Hükümeti, Ortakale Milli Şurası gibi birçok oluşum, 1. Meclis sonrası kendilerini feshederek bu hükümete katıldılar. En son olarak Oltu Hükümeti 17 Mayıs 1920'de TBMM hükümetine katıldı. Bu arada Kuvva-i Milliye ve Müdafa-i Hukuk cemiyetleri de örgütlenmelerini tamamladı.
Tek partili dönemden çok partili döneme geçişte onlarca parti kuruldu. Bunlar halkın tabii örgütleri idi. Siyaseti "baldırı çıplak" halka bırakılamayacak kadar önemli olduğu için, CHP meydanı onlara bırakmamak adına kendi içinden DP'yi çıkardı. Mesela o dönemde Cumhuriyetçi Parti, Köylü Partisi, Millet Partisi birleşerek bugünkü MHP'yi oluşturdu. MNP-MSP-RP çizgisinin köklerini Milli Kalkınma Partisinde görmek mümkün.
Keşke bugün 100. yıl kutlamaları için ayrılan paraların yüzde birini, bu halkın, bu ülkenin, bu toprağın tarihini kendi çocuklarına öğretmek için harcasalardı. Ama itibarı algıda arayanlar için, hamaset, övünme bu işlerin önüne geçiyor ve itibardan tasarruf etmiyorlar.
Neyse, bu konuya yine döneceğiz, önümüzdeki günlerde. Yazacak daha çok şey var.
Selam ve dua ile.