Cunta'ya Boyun Eğmeyeceğiz!

Cunta'ya Boyun Eğmeyeceğiz!

Van Başörtüsüne Özgürlük Platformu 35. haftayı geride bırakırken, sıcak gündeme dair halkı ve sorumluluk sahiplerini duyarlılığa çağırdı.

Van Başörtüsüne Özgürlük Platformu 35. haftayı geride bırakırken, sıcak gündeme dair halkı ve sorumluluk sahiplerini duyarlılığa çağırdı. Gündemin yoğunluğu ve Genelkurmay"ın Anayasa mahkemesine intikal etmiş bir durum için "biz buradayız, haberiniz olsun, ona göre vaziyet alın" dercesine yaptığı açıklamaya dair, hem Van Başörtüsüne Özgürlük Platformu hem de Mazlumder tarafından birer açıklama yapıldı. Omurgalı olmayı ve ilkeli davranmayı bir kimlik olarak kurgulayan ve tavır almak gereğine göndermelerde bulunan açıklamalarda, ülkede oluşturulan askeri vesayet ve cuntacı zihniyete boyun eğilmemesini hatırlatmaları dikkat çekiciydi. Ayrıca halka ve iradesine vurgu yapan dövizler de eylemin dikkat çeken bir başka yönünü oluşturuyordu.



Van Başörtüsüne Özgürlük Platformu Basın Açıklamasının Tam Metni:



YAŞASIN KÜRESEL İNTİFADA!



35. Haftasına girdiğimiz hukuk ihlallerini protesto eden eylemlerimizde yine başörtüsü haksızlığı ile beraber bir yığın haksızlık fotoğrafı seyretmeye ve kanıksamaya mahkûm ediliyoruz.



Kadının inancıyla ilişkisini ifade eden başörtüsü, laikçi militanların elinde bir kıyım ve yok etme mekanizmasına dönüşüyor. Laikliği bile doğru tanımlamaktan aciz bu militan zihniyet, bir giyotin gibi her türlü hür düşünce ve eyleme yasak getirmenin yeni yollarını keşfetme peşinde.



Halkın iradesine ipotek koymanın adı temel dinamikler olarak ifade edilirken, askeri vesayetin bir amentü şeklinde içselleştirilmeye çalışılması, askeri yargının denetime açılması fikrinin bırakın uygulanması, dile getirilmesinin bile "suç" unsuru olabileceği, kitlelere vehmettirilmeye çalışılıyor. Sosyal ve ekonomik alanda bile militarist politikaların yürütülmesi, bu noktada asker devleti imajını tahkim eden mühim unsurlar.



Halkın iradesinin bir ifadesi olduğu iddia edilen bir meclisin bile ADD gibi militan tetikçilere hedef gösterilmesi, YÖK başkanına suikast gibi göstererek demokratik(!) sürecin işleyişine müdahale etmekten başka neyle açıklanabilir. Muhalif olan ya da olmaya yeltenen her girişimi daha yatağında iken boğma konularında elde edilen uzmanlık, ülkenin vesayet altında tutulmasına, Ortadoğu"yu kan gölüne çeviren ortaklıklara, hava, deniz ve kara yollarının işgalcilere kullandırılmasına yönelik alanlarda gösterilmez.



Darbeye ve darbecilere dair eleştireleri olan NOKTA Dergisinin kapatılmaya zorlanması militarist faşizmin bir sonucudur. Ayrıca giderayak cumhur kavramına uzak kalmış bir zihniyetin yetkilerini ziyadesiyle kullandıktan sonra, temel dinamiklerin güdülerine esir olmuş bir refleksle cumhurbaşkanlığı yetkilerinin kısıtlanması için gerekli yerlere mesaj göndermesi gelinen süreç açısından oldukça net işaretler vermekte.



Toplumsal, politik ve kültürel şiddet olgularının, hayatın her alanında harekete geçirilmesi acaba kimlerin marifeti ve kimlerin işine yaramaktadır. Dozu gittikçe artan ve derinliği konusunda giderek karamsarlığın hakim renk olarak pompalanmaya çalışıldığı karanlık işler ve kirli ilişkilerin uluslararası emperyalizmden bağımsız düşünülmesi artık olanaksız olmuştur.



Taraf tutmak gibi bir niyetimiz olmadığı gibi, haksızlık karşısında da sessiz kalamayacağımızı ifade etmek için şu Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden yürütülen ayak oyunlarına bakmak yeterli bir gerekçedir. Bütün zinde güçlerin halkın iradesine ipotek koymaya çalışması hiçbir zaviyeye uymasa bile "demokrasi" açısından büyük bir tecavüzdür.



Uluslararası emperyalizmin global çerçevesi içinde Danimarka ayağının önemli bir işlevi olduğu, artık ısbata bile gerek kalmayacak kadar ortadadır. Müslüman kızlarının başlarını açmaya davet eden şeytani teklif tezgâhın boyutlarını netleştiren bir tablodur. Bundan bağımsız düşünülemeyecek olan Bosna ve Hırvatistan"daki Müslümanların gözaltına alınmaları ve ABD tarafından sorgulanmaları adres gösteren esef verici gelişmelerdir. Yine bununla ilintili olarak İsveç polisinin Müslüman göçmenlere karşı anti-terör amaçlı aşağılayıcı tatbikatı bazı başka gelişmelerin de habercisi gibi.



Yeryüzünün her tarafında adaletin ikamesi ve zulmün giderilmesi konusunda sınır tanımayan bir ölçüye sahip olduğumuzu tekrar ifade ederek, her türlü çözücü, edilgenleştirici, asimile edici, ihlalci ve kötücül uygulamaya karşı; özgürlük, adalet, hukuk ve direniş kavramlarını örgütleyeceğimizi, bu vesile ile mücadelemizin de giderek büyüyeceğini ifade etmek istiyoruz. Başörtüsü insanlığın öbür meselelerinden bağımsız değildir. Çünkü insan, bölünemeyecek kadar bütündür ve kimliği ile vardır. Bu vesile ile yalnız bu ülkedeki başörtü mücadelesini değil, yalnız İslam Alemindeki direnişleri değil, tüm yeryüzünün adalet direnişçilerini selamlıyoruz.



Yaşasın Başörtü Direnişimiz!

Yaşasın Küresel İntifada!



Van Mazlumder Yönetim Kurulu Üyesi

Fuat DEĞER



VAN BAŞÖRTÜSÜNE ÖZGÜRLÜK PLATFORMU BİLEŞENLERİ



Anadolu Gençlik Derneği, Gökkuşağı Derneği, İnsan-Der, Mazlumder, Memur-Sen, Umut-Der






Genelkurmay Açıklamasına Karşı, Mazlumder Basın Açıklamasının Tam Metni:



GENELKURMAYIN AÇIKLAMASI SİYASETE VE TEMEL HAKLARA AÇIK BİR MÜDAHALEDİR



Genel Kurmay Başkanlığınca yapılan açıklamada ortaya konulan yaklaşım, laikliği dogmatikleştirme eğilimini açıkça ortaya koymaktadır. Hukuk devletinde ise tabuların değil düşüncelerin özgürce tartışılmasının vazgeçilmez olduğu bilinmelidir. Toplumsal barışı ve bir arada yaşama iradesini güçlendirmenin yolu özgürlüklerin tam kullanımından geçmektedir. Toplumun bir kesiminin inançlarından dolayı tercih ettikleri kıyafetleri çağdışı olarak tanımlamak kamplaştırıcı ve toplumsal çatışmaya ortam oluşturacak bir yaklaşımdır.



Cumhurbaşkanının taşıması gereken vasıflar Anayasada açıkça tanımlanmışken "özde bağlılık- sözde bağlılık" gibi subjektif kriterler geliştirmek keyfi olduğu kadar hukuk devleti anlayışına da aykırı bir tutumdur. Cumhurbaşkanlığı seçiminin Anayasa Mahkemesi"ne götürüldüğü bir ortamda Genel Kurmay Başkanlığı adına açıklama yapılarak taraf olunduğunun ifade edilmesi yargı üzerinde baskı oluşturacaktır. Anayasada millet iradesinin temsil edildiği ve kullanıldığı organ olarak tanımlanan TBMM üzerinde baskı oluşturacak yaklaşımlar Türkiye"yi uluslar arası arenada da zayıf düşürecektir.



Etnik kimliğe dayalı düşmanlıklar oluşturma anlayışı ise güvenlik politikaları açısından da kabul edilebilir olmaktan uzaktır. Vatandaşlık bağına dayalı bir kardeşlik ortamının tesis edilmesine ihtiyaç duyulan bir dönemde düşmanlıklar ihdas eden açıklamalardan kaçınma sorumluluğunu herkesin taşıması gerekir. Bu tür açıklamalar Türkiye"nin iç barışı ve güvenliği açısından da ciddi bir risk içermektedir.



Türkiye"nin taraf olduğu uluslar arası sözleşmeler ve hukuk mevzuatı silahlı kuvvetlerin iç politikada müdahil olabilmesine imkân tanımamaktadır. Açıklamada referans gösterilen İç Hizmet Kanunu, Anayasa"nın 90. maddesine açıkça aykırıdır. Türkiye"nin insan hakları, özgürlükler ve hukuk devleti konusunda açık bir tehditle karşı karşıya bulunduğu endişesini taşıyoruz. Genel Kurmay Başkanlığı"nın yetkisi dışında bir davranış içerisine girdiği düşüncesindeyiz. Politik tartışmalarda silahlı kuvvetlerin taraf olduğunu ilan ettiği tutumlar sergilemesi suçtur.



Bütün siyasi partilerin parlamenter sistem ve hukukun üstünlüğüne olan inançlarını ortaya koymaları gerekmektedir. Böylesi baskı ve dayatmalara izin verilemeyeceğini açıkça deklare etmeleri de toplumsal bir beklentidir. Partizan yaklaşımlar ve küçük siyasi çıkar hesapları ile hareket edilerek sessiz kalınması tarihsel sorumluluk açısından affedilemez bir tutumdur.



Halkın iradesi üzerinde ipotek oluşturacak davranışlar içerisine girilmesine, TBMM ve onun içinden çıkan bir hükümet göz yummamalıdır. Yapılan bu açıklamaya karşı hükümetin cesur ve kararlı bir tutum sergilemesi gerekmektedir.



Adil ve bağımsız yargının gereği, suç işleyenin kimliğine bakmaksızın soruşturma mekanizmasını derhal başlatmaktır.



Medya ve Sivil Toplum Örgütleri sorumluluklarının bilinciyle hareket etmeli ve sivil siyasete sahip çıkmalıdır.



Genel Kurmay Başkanlığı adına yapılan bu açıklama temel hak ve özgürlükleri hedef alan bir muhtıra niteliğinde olup hukuk devleti anlayışını tehdit eder niteliktedir.



MAZLUMDER şube başkanları ve Genel Yönetim Kurulu üyeleri olarak darbe dönemlerini çağrıştıracak açıklamalardan kaçınılmasını kesin bir kararlılıkla vurguluyoruz."



Mazlumder Van Şubesi Yön. Kurulundan

Abidin ENGİN

 

 

 

 


 

 

 

velfecr