Ahmet Taşgetiren
Davutoğlu'nun ideali, reeli
Kuşkusuz idealist bir perspektif bu. Ama reel planda irdelemelere konu olacak bir perspektif de.
Söylediklerinden pek çok insanın heyecan duyacağı muhakkak. Ama Ortadoğu ülkeleri dahil farklı platformlarda tepki görme ihtimali de... Konuşmayı şöyle satır başlarıyla sizlerle paylaşmak isterim:
"Suriye olayları konusunda insanlık vicdanının sesi, AK Parti iktidarındaki Türkiye'dir. Türkiye olarak bundan sonra da Ortadoğu'da değişim dalgasını yöneteceğiz. Bu değişim dalgasının öncüsü olmaya devam edeceğiz.
Bütün Ortadoğu toplumlarında Türkiye, sadece dost ve kardeş bir ülke olarak değil, geleceği belirleme fikrine sahip yeni bir fikrin, yeni bir bölgesel düzenin öncüsü bir ülke olarak görülmektedir.
Biz bu misyonun gereğini yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Bizi eleştirenlere kısa bir tavsiyede bulunmak istiyorum; gidin Kahire'nin, Trablus'un, Beyrut'un sokaklarına çıkın. 'Türkiye'nin Suriye politikası hakkında ne düşünüyorsunuz' diye sorun. Daha siz sormadan, size sarılacaklar Türkiye'nin takip ettiği onurlu politika dolayısıyla takdirlerini ifade edecekler.
Yeni Türkiye-Yeni Ortadoğu
Hem insanlığın ve bölge halkının vicdanı olmaya devam edeceğiz hem de ulusal çıkarlarımızı korumaya devam edeceğiz. Çünkü zihnimizde nasıl yeni bir Türkiye iddiası varsa, yeni bir Ortadoğu iddiası da var.
Yeni Ortadoğu iddiasının temelinde de etnik, mezhep farklarına dayalı değil kardeşliğe dayalı yeni bir barış düzeni var. Bu barış düzeni kurulana kadar çalışacağız. Kim ne derse desin bu barış düzeninin öncüsü de sözcüsü de Türkiye olacaktır.
Biz, kan bağına, ırka ve dine dayalı her türlü kutuplaşmayı, etnik ve mezhep temelli siyaseti peşinen reddediyoruz.
Hedefimiz, Türkiye'nin etrafında bir barış, istikrar ve refah kuşağı oluşturmaktır. Mezhepsel bölünmeleri körükleyecek bir kaosun, iç savaşın engellenmesi için çalışıyoruz.
Başkalarının yönlendirmesiyle hareket ettiğimiz, Suriye konusuna fazla müdahil olduğumuz, yalnız kaldığımız, acele ettiğimiz, savaşa sürüklendiğimiz, hatta askeri müdahaleden yana olduğumuz gibi ithamlarla karşılaşıyoruz.
Bu eleştirileri yöneltenler alandaki gerçekleri, zamanının ruhunu ve en önemlisi AK Parti iktidarlarının dış politika anlayışını kavramaktan acizdirler.
AK Parti Hükümeti, geleneksel bekle gör politikası, büyük güçlerin peşinden sürüklenmek ve başkalarının gündeminin dublörü olmak devrini kapatmıştır. Menşei Ankara olmayan hiçbir siyasetin ya da gündemin parçası olmadık, olmayacağız.
Sahip, öncü, hizmetkâr
Politikamızı belirlerken pusulamız kendi değer ve çıkarlarımızdır. Rehberimiz ise vicdanımızdır. Suriye ile sınırımız olacak, her gün yüzlerce Suriyeli kardeşimiz kapımıza dayanacak, ülkemize gelen Suriyeli misafirlerimizin sayısı 25 bini aşacak ve sınır güvenliğimiz tehdit edilir hale gelecek, Türkiye de bir kenarda oturup bekleyecek. Bu, Türkiye geçti arkadaşlar. Türkiye bölgesinde merkez ülkedir, bunun gereğini de yapmıştır ve yapacaktır.
Yeni bir Ortadoğu doğuyor. Bu Ortadoğu'nun sahibi, öncüsü, hizmetkârı olmaya devam edeceğiz. Yeni Ortadoğu'da zulümler, diktalar değil, halkın iradesi, adaletin sesi hakim olacak."
Davutoğlu'nun konuşmasının satır başları bunlar.
Bunlar Türkiye'yi heyecanlandırabilir.
Ama acaba "Yeni Ortadoğu'nun sahibi biziz" gibi bir manşet, Ortadoğu'da, "Yeni Osmanlı"lığa karşı duyarlı olan muhitlerde nasıl karşılanır? Dileyelim, hükümetin politikaları idealizm ile alandaki gerçeklerin en sağlıklı uyumuna dayansın. Ve Araplar'da "Ne diyor Türkler" gibi bir duyarlılık oluşturmasın.
bugün