Selâhaddin Çakırgil
Derin sosyal acı ve çalkantılara karşı nasıl bir duruş?
Yine buruk ve mâtemli bir Bayram’dayız. Bayram neşve ve süruru yerine bayram acılarının ve bilmem kaçıncı Moğol İstilası’sının pençesindeyiz, son asırlarda..
İslam Milleti’ni büyük çapta birlik halinde tutan bağlarımız koparıldıktan sonra, dışarıdan direkt saldırılardan çok, iç sürtüşmelerimiz yüzünden felaketlerimiz birbirine bağlandı. Hele de son 100 yılımız ortada... Parça parça edilen ve her parçası birbirine düşman yapılan Müslüman coğrafyaları ve halkları.. Ümmet’in bedeni şerhâ şerhâ..
Bu acılar bizim yaşadığımız çağın ve dünyanın nasıl bir zâlim güçler tahakkümünde olduğunu bize daha bir öğretmekte.. Ama, öldürmeyen yara bedeni güçlendirir anlayışıyla, İslam Milleti, bu acıların içinde yeni kurtuluş çarelerini düşünecek ve gerçekten de bayram yapacağı günlere erişecektir, inşaallah..
Bu acılı satırlardan sonra..
***
Bir mücadele erinin, İBRAHİM YEZDÎ’nin ardından…
Sosyal patlamalar, çalkantılar, devrimler bir yanardağa benzetilir.. ‘Bir yanardağ ki, püskürttüğü ‘lav’lar insan bedenleridir.’
Dr. İbrahîm Yezdî’nin vefatı dolayısıyla, onun içinden geçtiği mücadelenin metodu üzerinde durulmasında fayda olsa gerek..
İbrahim Yezdîkim miydi?
***
İran’da yüzlerce (hattâ, 2500) yıllık denilen Şahlık sisteminin tarihin çöplüğüne atıldığı ve İmam Rûhullah Khomeynî önderliğinde milyonlarca insanın hançeresinden yükselen Allah’u Ekber sadalarının ve ‘La Şiiyye- La Sunniyye.. Hükumet-i İslamiyye..’ (Şiîlik de, Sunnîlik de değil, İslam Devleti..) şiarlarının dünyayı derinden sarstığı 1978-79’lar...
***
İmam Khomeynî’nin, 14 yıl kadar sürgünde yaşadığı Irak’dan Fransa’ya gitmek zorunda kaldığı 1978’in son aylarında, onun yanında sözcüsü gibi sayılan bir ismi vardı: Dr. İbrahim Yezdî..
***
Yezdî, Amerika’da tahsildeyken, İran’lı bir şiî Müslüman olarak dünyanın hemen her köşesinden Müslüman öğrencilerle irtibat kurması ve onları örgütlemesiyle temayüz etmiş ve ayrıca İkhwan-ul’Muslimîn Teşkilatı’yla da işbirliği halinde bulunan bir isim idi.
1979 başında Şah İran’dan kaçıp İmam Khomeynî İran’a döndüğünde, İran’ın seçkin Müslüman siyasetçilerinden Mehdî Bazergan, İmam Khomeynî tarafından bir Geçici Hükûmet’ /‘Devlet-i Muvaqqat’ kurmakla vazifelendirilmişti ve Bazergan da, Dr. Yezdî’yi yeni rejimin ilk Dışişleri Bakanı olarak Hükûmet’ine almıştı.
Ancak, 9 ay kadar sonra, Bazergan ve Yezdî de istifa edip, yönetim sorumluluğundan ayrıldılar. Çünkü, İnkılab karşıtlarıyla mücadele konusunda Bazergan ve Yezdî, sertlik yanlısı değillerdi. Ama, İnkılab hareketini bertaraf etmeyi hedefleyen Şahçı, nasyonalist, komunist, Amerikancı vs. bütün odaklar elbirliğiyle çalışıyorlardı. Onlara mülayemet gerçekten de netice verir miydi?
Yezdî’nin bir ‘hata’sının da İkhwan-ul’Müslim (Müslüman Kardeşler) Hareketi’yle irtibatta olması ve mezhebî açıdan tâvizci davranması olduğu dile getiriliyordu. O ise, İnkılab’ın başındaki ‘Şiîlik ve Sünnîlik ayırımlarının esas alınmayacağı’na dair şiarlara bağlı kalınmasını istiyordu.
***
Yezdî, İran- Irak Savaşı’nıngalibinin olamayacağını düşünüyordu. İran güçleri, Irak silahlı güçlerini İran topraklarından çıkarınca, İmam Khomeynî ile görüşüp, savaşı durdurmak için iyi bir fırsatın ele geçtiğini ve Saddam’la uzlaşma yoluna gidilmesini, aksi halde uluslararası odakların çözüm dayatacağını söylemiş, ama bu önerisi kabul görmemişti. Ama sonunda gelişmeler Yezdî’nin öngördüğü şekilde olmuş, İmam Khomeynî, BM. Güvenlik Konseyi kararını kabul etmek ve ‘Zehir kadehini başıma dikiyorum..’ demek zorunda kalmıştı.
***
Dr. İbrahim Yezdîgeçen hafta, 27 Ağustos gecesi İzmir’de dünyamıza sessizce vedâ etti.
İran Yönetiminden onu hayırla anan pek kimse çıkmadı. Daha da ilginç olanı ise, kimi İranlıların da, ‘Laikliğin kalesi ve sembolü sayılan İzmir’de yaşamayı tercih eden bir liberal- demokrattı..’ gibi tuhaf tweet’ler attıkları görüldü. Halbuki, Yezdî kanser tedavisi için İzmir’de bulunuyordu.
Evet, onun metodu bazılarınınkinden farklıydı, ama o, bir Müslüman eylem ve düşünce eriydi.
Allah rahmet eyleye..Yine buruk ve mâtemli bir Bayram’dayız. Bayram neşve ve süruru yerine bayram acılarının ve bilmem kaçıncı Moğol İstilası’sının pençesindeyiz, son asırlarda..
İslam Milleti’ni büyük çapta birlik halinde tutan bağlarımız koparıldıktan sonra, dışarıdan direkt saldırılardan çok, iç sürtüşmelerimiz yüzünden felaketlerimiz birbirine bağlandı. Hele de son 100 yılımız ortada... Parça parça edilen ve her parçası birbirine düşman yapılan Müslüman coğrafyaları ve halkları.. Ümmet’in bedeni şerhâ şerhâ..
Bu acılar bizim yaşadığımız çağın ve dünyanın nasıl bir zâlim güçler tahakkümünde olduğunu bize daha bir öğretmekte.. Ama, öldürmeyen yara bedeni güçlendirir anlayışıyla, İslam Milleti, bu acıların içinde yeni kurtuluş çarelerini düşünecek ve gerçekten de bayram yapacağı günlere erişecektir, inşaallah..
Bu acılı satırlardan sonra..
***
Bir mücadele erinin, İBRAHİM YEZDÎ’nin ardından…
Sosyal patlamalar, çalkantılar, devrimler bir yanardağa benzetilir.. ‘Bir yanardağ ki, püskürttüğü ‘lav’lar insan bedenleridir.’
Dr. İbrahîm Yezdî’nin vefatı dolayısıyla, onun içinden geçtiği mücadelenin metodu üzerinde durulmasında fayda olsa gerek..
İbrahim Yezdîkim miydi?
***
İran’da yüzlerce (hattâ, 2500) yıllık denilen Şahlık sisteminin tarihin çöplüğüne atıldığı ve İmam Rûhullah Khomeynî önderliğinde milyonlarca insanın hançeresinden yükselen Allah’u Ekber sadalarının ve ‘La Şiiyye- La Sunniyye.. Hükumet-i İslamiyye..’ (Şiîlik de, Sunnîlik de değil, İslam Devleti..) şiarlarının dünyayı derinden sarstığı 1978-79’lar...
***
İmam Khomeynî’nin, 14 yıl kadar sürgünde yaşadığı Irak’dan Fransa’ya gitmek zorunda kaldığı 1978’in son aylarında, onun yanında sözcüsü gibi sayılan bir ismi vardı: Dr. İbrahim Yezdî..
***
Yezdî, Amerika’da tahsildeyken, İran’lı bir şiî Müslüman olarak dünyanın hemen her köşesinden Müslüman öğrencilerle irtibat kurması ve onları örgütlemesiyle temayüz etmiş ve ayrıca İkhwan-ul’Muslimîn Teşkilatı’yla da işbirliği halinde bulunan bir isim idi.
1979 başında Şah İran’dan kaçıp İmam Khomeynî İran’a döndüğünde, İran’ın seçkin Müslüman siyasetçilerinden Mehdî Bazergan, İmam Khomeynî tarafından bir Geçici Hükûmet’ /‘Devlet-i Muvaqqat’ kurmakla vazifelendirilmişti ve Bazergan da, Dr. Yezdî’yi yeni rejimin ilk Dışişleri Bakanı olarak Hükûmet’ine almıştı.
Ancak, 9 ay kadar sonra, Bazergan ve Yezdî de istifa edip, yönetim sorumluluğundan ayrıldılar. Çünkü, İnkılab karşıtlarıyla mücadele konusunda Bazergan ve Yezdî, sertlik yanlısı değillerdi. Ama, İnkılab hareketini bertaraf etmeyi hedefleyen Şahçı, nasyonalist, komunist, Amerikancı vs. bütün odaklar elbirliğiyle çalışıyorlardı. Onlara mülayemet gerçekten de netice verir miydi?
Yezdî’nin bir ‘hata’sının da İkhwan-ul’Müslim (Müslüman Kardeşler) Hareketi’yle irtibatta olması ve mezhebî açıdan tâvizci davranması olduğu dile getiriliyordu. O ise, İnkılab’ın başındaki ‘Şiîlik ve Sünnîlik ayırımlarının esas alınmayacağı’na dair şiarlara bağlı kalınmasını istiyordu.
***
Yezdî, İran- Irak Savaşı’nıngalibinin olamayacağını düşünüyordu. İran güçleri, Irak silahlı güçlerini İran topraklarından çıkarınca, İmam Khomeynî ile görüşüp, savaşı durdurmak için iyi bir fırsatın ele geçtiğini ve Saddam’la uzlaşma yoluna gidilmesini, aksi halde uluslararası odakların çözüm dayatacağını söylemiş, ama bu önerisi kabul görmemişti. Ama sonunda gelişmeler Yezdî’nin öngördüğü şekilde olmuş, İmam Khomeynî, BM. Güvenlik Konseyi kararını kabul etmek ve ‘Zehir kadehini başıma dikiyorum..’ demek zorunda kalmıştı.
***
Dr. İbrahim Yezdîgeçen hafta, 27 Ağustos gecesi İzmir’de dünyamıza sessizce vedâ etti.
İran Yönetiminden onu hayırla anan pek kimse çıkmadı. Daha da ilginç olanı ise, kimi İranlıların da, ‘Laikliğin kalesi ve sembolü sayılan İzmir’de yaşamayı tercih eden bir liberal- demokrattı..’ gibi tuhaf tweet’ler attıkları görüldü. Halbuki, Yezdî kanser tedavisi için İzmir’de bulunuyordu.
Evet, onun metodu bazılarınınkinden farklıydı, ama o, bir Müslüman eylem ve düşünce eriydi.
Allah rahmet eyleye..
stargazete