Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

Devletin röntgeni çekilseydi...

Ne dersiniz, şu anda, yani Ak Parti’nin iktidara gelmesinden 22 sene sonra devletin bir röntgeni çekilseydi, nasıl bir görüntü ortaya çıkardı?

SETA raporu gündemde ya… Cumhurbaşkanı ve Ak Parti Genel Başkanı Erdoğan da, 31 Mart yenilgisinden sonra “Ne durumdayız ki böyle düştük?” sorusunun cevabı mahiyetinde arayışlarda bulunuyor ya…

Bir ara Bir ara eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin problemli alanlarının tespiti yolunda talimat verilmişti ya…

Demek ki, gerek duyuldukça kimi röntgen, çek-ap ya da MR çekilmesi yoluna gidiliyor.

Uzunca bir süredir Devletin Yargı ve Emniyet alanının sorunlar yumağı haline geldiği ve bunun devlet için en tehlikeli bir gelişme olduğu yolunda kamuoyu kanaati var.

Böyle bir röntgen için belki de en zor bulunur isim Hanefi Avcı’dır. Kendisi 90’lardan bu yana Emniyet’in içinde (İstihbarat Daire Başkanı) nerede ise Feleğin çemberinden geçmiş, belki her şeyi görmüş, gözlemlemiş, “Cemaat”in “Paralel Yapı” haline dönüştüğünden sonra ise, cezaevine düşmek dahil, her türlü çarpıklığa tanık olmuş bir isim.

Yazdı, konuştu, konuşuyor. Galiba onun “Devletin durumu”na dair uyarıları bir tek devletin ilgisini çekmiyor.

Şu anda ya da bir süredir, Cumhur İttifakı bünyesinde gerçekleşen Ak Parti – MHP, Cemaat dışı dini gruplar ve daha ötede Hüda-Par ilişkisi, Cemaat’le yaşanana benzer belki daha sıkıntılı oluşumların tohumunu ekiyor.

Bunlar, mesela Devletin ana sorumlusu kabul edilecek Cumhurbaşkanı ya da onun siyasi gövdesi olarak Ak Parti’nin ne kadar dikkatini çekiyor?

Hanefi Avcı, t24’ten Gökçer Tahincioğlu’nun sorularını cevaplandırmış. Uzun, çok uzun bir mülakat… Ama bu uzun mülakatı okuduğunuzda dahi, “Devletin bugünkü durumu”na ilişkin daha binlerce tespitin, bu eski istihbarat başkanının, bu devletin sıhhatini önceleyen devlet adamının zihninde birikmiş olduğunu hissediyorsunuz.

Mülâkat metnine konulan kimi ara başlıkları sıralamak isterim:

-Emniyet’te MHP’li bir grup oluştu, bilgileri farklı yerlere taşıyorlar. Tayin, terfi, atamalarla hep MHP uğraşıyor.

-Son zamanda Sinan Ateş olayında gördük ki MHP’de genç kadrolarda örgütlenmişler, hiçbir hiyerarşik sistemi tanımaksızın bilgi alışverişi yapıyorlar. Bir amir, “A kişisinin bana bulunduğu yer lazım, bu bilgiye ihtiyacım var” diyor. Oradaki direkt memurdan istiyor. O teknik birimi arıyor, “Şunun adresi lazım” diyor çıkartıp veriyor.

-Vatan-millet-Sakarya diye başladı, sonra ceplerine baktılar.

-80 vilayette işkence yapıldı.

-Hükümet, sokağa ait bir grubun hep yanında olmasını istiyor.

-Mafya ile bağlantılı Emniyet mensupları her zaman vardır.

-Alttaki memurlar sizden habersiz çok kritik bilgileri bir yerlere taşıyorlar. Bu az gibi gözüküyor ama yarın bir gün çok vahim bir durumda kullanıldığında buna karşı tedbir almak mecburiyetindeler. Bu tahmin edilemeyecek kadar zararlı bir şey aslında. Bu bilgileri farklı yerlere taşımadıklarına nasıl emin olalım?”

-Yargıdaki FETÖ borsasını söyledim, bir tane müfettiş gelip sormadı”

-Emniyet, bakanla yakın durana, fotoğraf çekilene kolay kolay dokunamaz”

-Nizbullahçılar neden çıkarıldı?

-Bunlar Yukardan habersiz yapılamaz.

Hanefi Avcı’dan bir de Yargı’ya ilişkin tespit paylaşmak istiyorum; Avcı “Düzeltemeyeceğimiz bir yargı tipi oluştu” ara başlığının altında şunları söylüyor:

Şimdi yargıda üç tip şey oluştu. Bir tamamıyla işini rüşvete bağlamış insanlar oluştu. Daha vahim, bir de hiçbir ciddiyetle davaya bakmayan, bütün davalara saçma sapan ara veren bir sistem oluştu. Şimdi cemaat zamanında cemaatin yaptığı yanlış belliydi, cemaatçiler kendileri de biliyordu yanlış karar verdiklerini ama yukarıdan talimat geldiği için yapıyorlardı. Eğer o talimat gelmese o zaman doğru çalışırlardı. Daha öncesinde askerler de yargıyı etkiledi, orada yargı mensupları birtakım şeyi yapıyor, yanlış olduğunu biliyor ama askerin istediğini yapıyorlardı. Askeri kaldırsa yine doğru çalışabilirdi. Şimdi de birtakım yargı mensupları siyasi karar veriyorlar ama siyaset karar vermese karışmasa bunların hepsi doğru çalışır diyemiyoruz. Düzeltemeyeceğimiz bir yargı tipi oluştu. Hukuk okumayan, dosya okumayan incelemeyen adamlar oluştu. Ve bu çok vahim, inanılmaz saçma sapan kararlar çıkıyor. Mağdur adamı mahkûm ettiler. Türkiye’de adaletin çöktüğünün resmidir bu. Şimdi bu nasıl düzeltilir... Bunu düzeltmek çok kolay bir şey değil.”

Avcı’nın bir tespiti de “Türk insanı”na ilişkin. “Güdükleşti ve büzüldü” ifadesini kullanıyor Türk insanı için. Şu ifadeler ne dersiniz?

Devlet şunu görmeli; dünyada toplumsal yaşamın temel değerleri var. Birincisi özgürlüktür. fikir ve düşünce özgürlüğü, bunun da temeli basın özgürlüğüdür. Bunu sağlayamazsanız, bu işlerin iyiye gitme şansı yok. İkincisi, hukukun üstünlüğünü sağlamazsanız, demokrasiyi benimsemezseniz, içselleştirmezseniz, insan aklına saygı duymazsanız, hiçbir şey yürümez. Şu anda Türk insanı güdükleşti ve büzüldü. Niye? Eleştirmek yanlış, söylemek yanlış, hiçbir şeyi eleştiremiyorsunuz. Hukuk derseniz, yerle bir olmuş. Demokrasi derseniz, zaten iktidar kendisi de demokrasiye inanmıyor. Devletin tüm kurumları çürüyor.”

Bu yazı toplam 174 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar