Bir yıldır devam eden Çözüm Süreci ile artık çatışma haberleri duymaz olduk. Akan kanın durduğu bu süreç, çözüm için bekleyen insanlarda da umudun yeşermesinin vesilesi oldu. Geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan'ın bir dizi program kapsamında gittiği Diyarbakır'da ise süreç çok daha ileri bir noktaya taşındı. Yaklaşık 20 yıl sonra Diyarbakır'a gelen Mesut Barzani ve doğduğu topraklardan 38 yıldır ayrı olan Şivan Perwer'in programa katılması büyük bir kesim tarafından 'milat' olarak nitelendirildi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'le Diyarbakır programını ve Çözüm Süreci'ni konuştum. Şivan Perwer ile İbrahim Tatlıses düetini 'umudun düeti' olarak tanımlayan Eker, Kürt meselesinin çözümünde gelinen noktayı anlattı.

Geçtiğimiz günlerde Başbakan Erdoğan Diyarbakır'da Barzani ile bir araya geldi. 38 yıldır memleketinden uzak olan Şivan Perver de Diyarbakır'daydı ve İbrahim Tatlıses ile bir düet gerçekleştirdi. Bu program ve o gün orada gördüğümüz manzara ne anlama geliyor?

1920 ruhuyla Türkiye'deki bütün unsurların yeni bir Türkiye'nin inşa edildiği anlamına geliyor. 1920 anlayışı ile Türkiye'deki bütün unsurlarla birlikte yeni bir Türkiye inşasını görüyoruz. Türkiye, geçen 90 yıllık süreçte -1925 ila 85 arasındaki altmış yıllık süre- eksik demokrasi, idari ve hukuki yapı, bunun yol açtığı komplikasyonlarla kendi içinde kapalı ama için için büyüyen bir yara oluşturdu. Bu yara dışarıdan görünmüyordu. 1985'ten 2005'e kadarki süre içinde de bu yara açık ve kanamalı bir hal aldı. Bu ülkenin dağlarında da ovalarında da kan aktı, doğusunda da batısında da insanların yüreği yandı. Anneler gözyaşı döktü, babalar acılarını içlerine akıttı. Bu toplumun mazisinde olan barış şifreleri, yerine gelen hafızayla birlikte hatırlanmaya başlandı. Bu şifreyi çözen Recep Tayyip Erdoğan oldu.

TÜRKİYE ÖNDERLİK EDİYOR

Diyarbakır'daki programın bölgeye yansımaları ne şekilde olur?

Diyarbakır'da gerçekleşen gönül buluşması dalga dalga bütün Ortadoğu'yu etkileyecektir. Geçmişte galip güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda cetvelle çizer gibi çizdikleri sınırların bölgeye huzur getirmediği, aksine huzursuzluğun ve kavganın sebebi olduğu artık hissediliyor. Bunu aşmak, yapay bir takım sorunları gidermek için de bir ülkenin buna önderlik etmesi ve bunu bir projeye döndürmesi gerekiyordu, bu ülke Türkiye'dir.

Türkiye'de 30 yıldır farklı bir boyuta taşınsa da çok daha uzun bir geçmişi olan Kürt meselesi çözümünde AK Parti meseleye nereden bakıyor?

80-90 yıllık mazisi olan ve son 30 yıldır da kanayan yarası olan bu problemin bir tarafı Türkiye'de ama öbür tarafı da diğer ülkelerde. Ortadoğu ülkelerindeki huzursuzluğun temel sebeplerinden bir tanesi de bu meseledir. Türkiye'nin bu tutumu, bu sürecin başarıya ulaşmasını Kürt meselesinin artık çatışma, kavga, saldırı, savaş ile değil uzlaşmayla, hak ve hukuka saygıyla, yaratılanı yaratandan ötürü sevme anlayışını hakim kılmak suretiyle çözülebileceğini ortaya koymaktadır.

ŞİVAN VE TATLISES UMUDUN DÜETİNİ YAPTI

Devam eden bir çözüm süreci varken bir de Diyarbakır'daki tarihi günü yaşadık. Çözüme ne kadar yakınız?

Aşama aşama sorunun tamamen ortadan kalkacağı noktaya doğru gidiliyor. Her adım yeni bir heyecan dalgası oluşturuyor ve bu işin çözüleceğine dair umudu geliştiriyor. İbrahim Tatlıses ve Şivan Perwer'in yaptığı düet aslında umudun düetidir. Geleceği birlikte inşa etmeye olan inancın düetidir. Türkiye bunu başardığı zaman kaçınılmaz bir şekilde Ortadoğu'da da model olacaktır. Bu ise barışın ve kardeşliğin yayılması demektir.

BÖLÜNME DEĞİL BİRLEŞME PROJESİ

Türkiye'de az da olsa bir kesim devam eden Çözüm Süreci'nin ileriki safhalarında bir ayrışmanın yaşanacağını dillendiriyorlar. Bu kesim Diyarbakır programını da bu saikle eleştirdi. Ne dersiniz bir ayrılığa doğru mu gidiliyor, Türkiye bölünür mü?

Kesinlikle bu doğru bir düşünce değildir. Bu süreç bir ayrıştırma, bölme değil tam tersine birleştirme projesidir. Birleşme ise gönüllerde ve zihinlerde olur.

Şimdilerde yeniden kazanılmaya çalışılan ve geçmişte de bir döneme kadar var olan aidiyet duygusu ya da birlik hissiyatı nasıl kayboldu?

Geçmişte farklı mülahazalarla yapılan uygulamalar ve diğer partilerin tasavvuru bunun en önemli sebebidir. Örneğin CHP ve MHP kanadı ki bu iki parti de İttihatçılığın iki farklı yüzüdür. Bu iki parti zihniyet akrabasıdır. Üzülerek müşahede ediyoruz ki bunun etnik bir yanı da yok. BDP'de de o zihniyete çok yakın bir zihniyet var, onlar da akraba. Onların zihniyeti ve politikaları bu sorunu üretmiştir. Biz aslında milletin 150 yıllık beklentisinin karşılığıyız.

Başbakan en büyük yatırımı barışa yaptı

Başbakan Erdoğan'ın çözüm için attığı adımları bölge halkı nasıl karşılıyor?

Ben meydandaki konuşmamda da dedim. Sayın Başbakan bölgeye çok ciddi yatırımlar yaptı ancak en büyük yatırımı da barışa yaptı. Öyle ki ona muhalif olan da muvafık olan da Türkiye'de akan kanın durmasının ancak ve ancak Başbakan'ın güçlü liderliği ile olacağına inanıyor. Bazıları bunu açıktan ifade ederken, bazıları ifade edemiyordu ama herkes bu kanaatteydi. Ve Başbakan o inisiyatifi ele aldı; barışın, kardeşliğin, gönül inşa etmenin yolunu açtı. Başbakan 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşmasında Cahit Sıtkı Tarancı'nın 'Memleket isterim/ Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun/ Kardeş kavgasına bir nihayet olsun' mısralarını okumuştu ve bunun gereğini yaptı.

DİYARBAKIR'DA ALLAH'A ŞÜKRETTİM

Siz Diyarbakır'daki o manzarayı gördüğünüzde Mehdi Eker olarak o bölgenin yetiştirdiği bir ferdi olarak ne hissettiniz?

Öncelikle Allah'a şükrettim. Sonra bu sürecin bir parçası olmaktan ötürü Allah'a bir daha şükrettim. Çünkü bu sürecin içinde etkili olan kadronun neferlerinden birisi de benim. İnsan gerçekten çok duygulanıyor. 30 senedir çatışmalarla, kara senaryolarla, gözyaşıyla anılan şehirde barışın tadını, huzurun lezzetini hatırlayan insanları gördüm. Herhangi bir yerdeki bir insan bunun ne manaya geldiğini tam olarak anlayamaz. Kısacası orada bir normalleşme manzarası vardı. Bu normalleşme Türkiye'ye ve tüm kitlelere büyük katkılar sağlayacaktır. Başbakan sürece Diyarbakır'ın sahip çıkmasını istedi. Bu sürece destek verin bu güneşi tüm bölgeye yayalım mesajını verdi. Bunlar çok önemli mesajlardır.

Bir canı kurtarmak tüm seçimlere bedel

AK Parti Diyarbakır programını önümüzdeki seçimlerde oya tahvil etmek istiyor diyenler var. Böyle bir maksadınız var mı?

Bu ithamların bizim için hiçbir değeri yok. İtham etmek isteyen her şekilde bir şey bulur. Ama bunlar bizim umurumuzda değil. Sayın Başbakan 2005'te Diyarbakır'a geldiğinde önümüzde seçim mi vardı? Partimizi kurduğumuzda Güneydoğu meselesi ile ilgili yazılanlar bugün gerçekleşenlerdir. Biz parti programımızda yazanları gerçekleştiriyoruz. Bu programın ve Çözüm Süreci'nin seçimlerle en ufak bir ilgisi bulunmamaktadır. Akan kanın oy hesabı olur mu Allah aşkına. Bir annenin yürek sızısı hiçbir bedelle ödenir mi? Bir tane canın gitmesini engellemeniz bütün seçimleri kazanmaya bedeldir.

Yenişafak