Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Diyorlar ki!

Türkiye bölünecek, Suriye bölünecek, Mısır bölünecek. Hayır bölünmeyecek. Yok böyle bir şey.. Birileri böyle bir bölünmenin olması için bu ülkede 40 yıldır çalışıyor. Dini, mezhebi, etnik, ideolojik, politik ve felsefi kanaat farklılıklarına dayalı her türlü bölünme için çalışıyor şeytanın askeri.. Şii, Sünni/Sufi, Selefi dediğinizde bunu yeterli görmüyorlar. Bırakın Sünnilerin kaç parça olduğunu, kendine İman, İhlas ve Uhuvvet davasını şiar edinen Nurcular kaç parça bir ona bakın! Bir düzine grub ismi sayabilirim..
Evet şeytan ve askerleri bizi atomize etmek istiyor, neye inanacağını bilmez hale getirmek istiyor, yani agnostik hale getirmek istiyorlar.. Birileri de bunun üzerinden bilimsel sosyal analizler yaparak kehanete varan yorumları ile bilimsel analizler yapıyor. Dahası böylece sorumluluğunu yerine getirdiğini sanıyor.. Biz Müslümanlarız. Muhammed ümmetiyiz. İnnemel mü"minune ihvetun.. Biz kardeşiz. Tek bir cemaatız. Saflarımız sık ve doğru olacak..

Ya dininizden vazgeçersiniz, ya da yek vücud olursunuz. Evet bugün kendine "cemaat" denen grubcuklar, müritlerini "musalla taşında meyyid"e dönüştürmek sureti ile onları biyonik robota dönüştürüyorlar.. Çünki öteki kardeşleri ile bir araya gelirse akıllarının karışmasından korkuyorlar.. Kınalı kuzularını kaybederim endişesi taşıyorlar.. Böyle kafalarını kiraya vermiş, gözüne at gözlüğü takmış bir sürü kadın, erkek, genç var.. "Bilmem kaç bir salatı tefriciye okursan bu işler çözülecek" diyorlar. O da buna inanıyor. Meydanlara çıkmak, çalışmak, çabalamak yerine bunu yaparak beynini ve vicdanını baskılıyor. İyi, "Hayyalel cihad" dendiği gün de itikafa girersiniz artık!

Bakın ayet öyle der: Dualarınız olmasaydı, ne işe yarardınız ki!.. Ama peygamberimiz de, "Kabul olmayan duadan Allah"a sığınırım" diyor. Hangi duaların kabul edilip, edilmeyeceğini de Allah kitabında söylüyor. Elbette zikir de bir ibadettir. Bu arada şunu da söyleyeyim: Allah ibadetin çok olanını değil, sürekli olanını sever!

Kardeşlerim, doktorun yazdığı reçeteyi alıp, hastanın yüzüne okumaktan ibaret mi bizim işimiz. Elbette "Kur"an müminler için rahmet ve şifa vesilesidir" ama o okuyup, anlaşılsın, gereği yerine getirilsin diye indirilmedi mi! Yoksa "İnmemiştir hele Kur"an şunu hakkıyla bilin/ Ne mezar başında okunmak, ne fal bakmak için." Dirilere gönderilen kitabı biz ölülerin arkasından okuyoruz. Oysa ölülerin arkasından okurken, o ölümün hak olduğunu düşünüp, ölmeden bir şeyler yapmak ve sevabını ölene bağışlamak için yapılan bir şeydir ya hu!

Haksızlıklara, zulme, sömürüye karşı elleri, dilleri, gönüllerini kuşanıp camilere, vakıflara koşmaları gereken bir zamanda, fitne zamanıdır diye ayakta duranlar oturuyor, oturanlar yatıyor, yatanlar uyuyor.. O fitne zamanında kimin haklı, kimin haksız olduğu belli olmayan kör dövüşü içinde yer almamakla ilgili bir uyarıdır. Yoksa haklının yanında haksıza karşı durmak asıl görevimizdir.. Güya bizimkiler dua ediyor; "Allahım sen cezalandır zalimleri" diye dua ediyorlar.. Yahudiler de Hz. Musa"ya öyle diyorlardı, "Allah"ın ve sen git düşmanla savaş".. Oysa Allah benim, bizlerin bunu yapmasını istiyor ve bize yardım etme sözü veriyor, zafer vaad ediyor..

Bu nasıl bir Müslümanlık ya hu! İyi o zaman, madem din günü Allah"ın elinden liderleriniz, şeyhleriniz, örgütleriniz alsın, alabiliyorlarsa.. Hani istişare ve şûra yapacaktınız.. Hani bize hayır gibi gelende şer, şer gibi gelende hayır olabilirdi.. Biz bilmezdik Allah bilirdi. Gayb bilgisi kimsenin tekelinde değildi! Din büyüklerimizi, devlet büyüklerimizi İlah ve Rab edinmeyecektik hani! Sizi Allah"a, kitaba, peygambere çağıranların, vahdete çağıranların peşinden gidin, kendine değil! Sizin için ancak yaptıklarınızın karşılığı vardır. Yoksa babanız peygamber olsa gelse, sizi kurtaramaz.. Çünki peygamberlerin öyle bir kurtarıcı gücü yok. Allah da cahil ve zalim bir topluluğa, tefrikaya düşmüş bir topluluğa hidayet nasib etmez!

Bu süreç gerçeklerin ortaya çıkması, cemaatın içindeki safraların dökülmesi, saflaşmamız açısından tarihi bir fırsat aslında..

Bu arada şunu da not edeyim. Elbette ameller niyetlere göredir, amma, zaman olur ki, cehennemin yolları da iyi niyet taşları ile döşenir. Sakın şeytan size, ağuyu altın tas içre sunup, içine bal da katarak aldatmasın. Sizi Kur"an"la aldatmasın!

Siyasi kahinler sürekli bu bölünme ve çatışma korkusu pompalayarak insanlara ölümü gösterip hastalığa razı etmeye çalışıyorlar.. Bugün Türkiye"de iktidara ve dini topluluklara karşı inanılmaz bir psikolojik harp yönetiliyor. Erdoğan"ın sağlığından tutun da, gerdiği iddialarına, maceracı politikalar güdüldüğüne, altından kalkamayacağımız işlere giriştiğimize kadar!

Birileri çok akıllı! Allah(cc)"ı hiç işe karıştırmıyor diyeceğim, Hıristiyanların Tanrıyı kıyamete zorlaması gibi bunlar da akıllarınca Tanrıya iktidar yolunu gösteriyor ve Tanrıyı iktidara zorluyorlar. "Doğru olan benim fikrim, benim kadrolarımla ben yapacağım" diyorlar sanki!

Halbuki, Allah Allah"ın arslanı, ilmin kapısı, ehli beytin kaynağı Hz. Ali"ye kamil bir iktidar vermedi de, Osman Gazi"ye 600 yıl iktidar Verdi. Oysa 1000 tane Osman Gazi, bir tane Hz. Ali etmez! Allah"ın kimseye ihtiyacı yok! Kader, rızık ve ecel de kimsenin tekelinde değil.. Ancak biz Allah"ın rızasına bizi vesile kılmasını dileriz o kadar. Terör de üretiliyor, bölünme de tamamen şeytani güçlerin bir korkutmacası ve örgütlemesinden başka bir şey değil..

Bölünmeyeceğiz, aksine bölge halkları ile kucaklaşarak kardeş olacağız.. Terör de bitecek, yoksulluk da.. Allah"ın her şeye gücü yeter! Yeter ki, bir layık olalım. Allah bizi yeryüzünün varisi kılmak istiyor, bizim ellerimizle zalimleri cezalandırmak ve mazlumlara yardım etmek istiyor. Yeryüzünü bize mescid kılmak istiyor. Allahu ekber! Selâm ve dua ile..

yeniakit

Bu yazı toplam 1433 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar