Mehmet GÖKTAŞ
Dört bir yandan Miracımızın önüne dikilen Sisiler
Bir Mirac mevsimine daha hüzünlü bir şekilde ulaşmış bulunuyoruz. Çünkü Miracımızın sembolü Mescid-i Aksa’nın siyonist işgali sürmektedir. Hem de işgal duvarları gittikçe kalınlaşmakta, onun özgürlüğüne giden yolda yeni yeni engeller ortaya çıkmaktadır.
Her ne kadar dünyanın dört bir yanında Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü için mücadele veren Müslümanlar bulunsa da, ülke olarak Mısır’ın, Mısırlı Müslümanların içinde olmadığı hiçbir hesabın tutma imkânı yoktur.
Ne acıdır ki şu anda bu ülke siyonist rejimin bir kahraman olarak alkışladığı, İhvan’ı ve Hamas’ı terörist ilan eden Sisi denilen eşkıya çetesinin elinde bulunmaktadır. Yani bugün miracımızın önünde, Mescid-i Aksa’mızın önünde siyonist terör devletinden önce bu eşkıya bulunmaktadır.
Şimdi de Libya’nın başına aynı işgal ve gasp yöntemiyle böyle bir Sisi daha getirilmeye çalışılıyor. Seksenli yıllarda Çad’da esir düşen ve Amerika tarafından kurtarılarak şu ana kadar Amerika’da yaşayan, hiçbir Libyalının asla güvenmediği General Hafter silah zoruyla yönetimi ele geçirmeye çalışıyor.
Tabii ki bütün bunlar ABD ve siyonist devletin güçlenmesi, başta zengin petrol yataklarına el koymak ve Libya İhvanı’nın etkinliğini kırmak için yapılıyor.
Aynı zamanda Mescid-i Aksa’nın özgürlüğünün önündeki duvarlar biraz daha kalınlaşmış oluyor.
Aynı oyunlar şu günlerde çok daha yoğun bir şekilde halkı Müslüman olan Afrika ülkeleri üzerinde oynanmakta, her birinin başına bir Sisi planlanmakta, hatta doğrudan işgalleri düşünülmektedir.
Gerçekten mahzun mu mahzun bir Mirac gecesine giriyoruz. Sadece Mirac’ın ikinci ayağı olan Mescid-i Aksa mıdır mahzun olan. Mirac’ın birinci ayağı ve şu anki Kıblemiz çok mu sevinçli ve mutlu?
Sisi’nin birinci destekçisi ve onu ayakta tutanlar, yani ilk Kıblemizin işgalini sağlamlaştıranlar, aynı zamanda şu anki Kıblemizi işgal edenler değil midir? Suud Krallığı değil midir, Körfez krallıkları değil midir Miracımızın önündeki engeller?
Mescid-i Aksa’nın önüne dikilen Türkiye Sisilerine gelince… İnsanımızın İslami duygularını istismar ederek ümmetin alın terleri üzerine konan paralel yapı, şu anda Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü için Filistin’de, Gazze’de mücadele veren herkesi terörist ilan etmiş, bu uğurda canlarını feda eden liderlerinin tamamını silah kaçakçısı olarak göstermiş siyonist devletin, dikkate alınması gereken yegâne otorite göstermiştir.
Bu paralel yapı Mescid-i Aksa’nın özgürlüğü için karınca kararınca Türkiye’de mücadele veren, israil’e yan bakan bütün kesimleri kendisine birinci düşman ilan etmiş, Selam-Tevhid ve benzer isimler altında terör örgütleri olarak dinlemiş, dinlemekle kalmamış, emniyet ve yargıdaki elemanlarıyla operasyonlar düzenlemiştir. Şu an itibariyle bu düşüncesinden bir adım geri atmamış, bütün gücü ve hırsıyla saldırılarına devam etmektedir.
Bu haliyle Mescid-i Aksa’nın özgürlüğüne giden yol üzerine dikilen en güçlü Sisi’lerin başını paralel yapı çekmektedir.
Varsın dört bir yanımız Sisi’lerle çevrilmiş olsun, biz bu siyonist rejimin, bu israil terör devletinin tez zamanda yıkılacağına inanıyoruz. Bizden önce de kendileri inanıyor buna.
Bugün yeryüzünde iki yüzden fazla devlet bulunuyor ve bunların çok büyük bir kısmı hem nüfus bakımından çok az hem toprakları küçücük hem de kayda değer ne bir ekonomileri var ne de ciddi bir askeri güçleri. Fakat bunların hiç birisinin yıkılıp yok olma tehlikesi yok, o ülkelerin insanları bu anlamda rahat rahat uyuyorlar.
Ne gariptir ki, teknoloji, silah ve bilgi birikimi itibariyle dünyanın en önde gelen devletlerinden biri olmasına rağmen israil yıkılma, yok olma, devletini ve ülkesini kaybetme korkusuyla yaşamakta, israil insanı asla rahat uyuyamamaktadır. Çünkü yaşadığı topraklar başkalarına aittir, gasp etmiştir, çalmıştır, on binlerce insanı öldürmüş, hapse atmış, milyonlarcasını da sürgün etmiştir. Söyleyin, bu durumda nasıl rahat uyusun israil insanı?
Ve siyonist rejimin, terör devletinin yıkılışını, yok oluşunu emperyalist dostları önleyemeyeceği gibi, İslam dünyasının her tarafına musallat edilen Sisi’ler de önleyemeyecektir. İnşaallah o gün namazımız namaz, kıblemiz kıble, Kabe’miz Kabe, Mescid-i Aksa’mız da Mescid-i Aksa olacaktır.
Miracımız bu duygularla mübarek olsun, bereketler getirsin.
DOĞRUHABER