Dünya'ya Bir Hal Olmuş...
Birinci madde: Marmara denizinin dibindeki fay (kırık) fokur fokur kaynıyormuş. Gazlar, sıcak sular fışkırıyormuş... Zelzele uzmanları tehlike yaklaşıyor diyor. İdarecilerin, ilgililerin, sorumluların bu konuda herhangi bir hazırlıkları yok. Kurbanlık koyunlar gibi bekliyoruz.
İkinci madde: ABD"nin ve İsrail"in İran"a saldırmaları ihtimali her gün biraz daha artıyor. Uzmanlara göre bu saldırı nükleer silâhlarla yapılacakmış. İlk üç hafta içinde üç milyon insan ölecekmiş. Zehirli radyoaktif bulutlar civardaki ülkelere yayılacakmış. Felâketin boyutları korkunç olacakmış... Türkiye de bundan nasibini alacakmış. Bizimkiler ne yapıyor? Taksim"de 1 Mayıs gösterileri yapılır mı yapılmaz mı? Sanki başka derdimiz yok.
Üçüncü madde: Yakın bir gelecekte dünya, bu arada Türkiye temel gıda maddeleri konusunda büyük darlıklar, sıkıntılar, pahalılıklar ile karşılaşabilirmiş. Su konusunda da darlık yaşanabilirmiş, hatta savaşlar çıkabilirmiş.
Dördüncü madde: Terör yangını sönmek bir tarafa, gittikçe şiddetleniyor. Rütbeli ve rütbesiz şehitler... Bu işin sadece askerle, silâhla bastırılamayacağını birileri hâlâ anlayabilmiş değiller.
Beşinci madde: Toplumsal barış, sosyal uzlaşma konusunda gerginlik, kopukluk, anlaşmazlık, inat, fanatizm gittikçe artıyor. İdareciler, politikacılar, aydınlar, medya seçkinleri, akademisyenler bir araya gelip kutuplaşmayı, kopukluğu, düşmanlığı ortadan kaldırmak için harekete geçemiyor.
Altıncı madde: Ufukta iktisadî ve malî (finans ile ilgili) kara bulutlar var. Dünya genel bir krize doğru gidiyor. Önce ABD çökecek, sonra dünyaya yayılacak ve Türkiye de girdabın içine girecek. Buna karşı da tedbir alınmıyor.
Yedinci madde: Ahlâksızlık, iffetsizlik, vatan hainliği, kokuşma, büyük hırsızlık, talan, yalan dolan, halkı aldatma, hortumlama, içki, kumar, fuhuş, suç salgını, uyuşturucu, haram yeme gibi kötülükler korkunç boyutlara ulaşmış vaziyette. Buna kanıksamışız. Aldıran yok, tedbir alan yok.
Sekizinci madde: Birileri ülkede iç savaş çıkartmak için her mel"âneti, her habaseti, her cinayeti irtikâb ediyor. Türklerle Kürtler, Sünnîlerle Alevîler, dindarlar ile çağdaşlar, şucularla bucular birbirine düşman edilmek isteniyor. Halk arasına kin ve nefret tohumları alenen ve somut bir şekilde saçılıyor.
Dokuzuncu madde: Siyasî ihtiraslar gözleri köreltmiş, kulakları sağır etmiş, vicdanları mühürlemiş. Hizipler ve fırkalar birbiriyle amansızca çekişip tepişiyur. Çoğunluğu teşkil eden Müslümanlar bile yüzlerce, hatta binlerce cemaate, gruba ayrılmış, tesbihin ipi kopmuş, taneleri etrafa darmadağın saçılmış, kitabın şirazesi çözülmüş, yaprakları yele savrulmuş, Ümmet birliği kalmamış, fanatizm ve asabiyet her yeri sarmış...
Memleket Balkan Harbi faciasından önce de böyleydi.
Birinci Dünya Savaşı"na da böyle bir ortamda girmiştik.
Allah"ın emirlerine uyulmaz, Peygamberin buyrukları ve öğütleri tutulmaz olmuş.
Allah mü"min ve Müslüman kullarına "Kâfirleri dost ve velî (idareci) edinmeyiniz" diye emrediyor ama birtakım sözde dini bütün Müslümanlar en azılı kafirlerle işbirliği yapar hale gelmiş.
Peygamber sevgisi edebiyatı bol bol yapılıyor ama Sünnetler terk edilmiş.
Namaz kılınmaz olmuş, insanlar şehvetlerine uymuş...
Münafıklığın bütün alametleri tezahür etmiş.
Irz, namus, iffet şişeleri taşa çalınıp bin parça edilmiş.
Para put olmuş.
Riba yaygın hale gelmiş.
Müslümanların bir kısmı birbirini sevmez, birbirini desteklemez olmuş.
Mal, can, ırz namus, nesep, din güvenliği kalmamış.
İlim gitmiş, cahillik karanlıkları etrafı sarmış.
Din ve mukaddesat bezirgânlığı ve ticareti almış yürümüş.
Aklar kara, karalar ak olmuş.
Maruflar münker, münkerler maruf olmuş.
Helâller haram, haramlar helal olmuş.
Ayaklar baş, başlar ayak olmuş.
Bütün çiviler yerinden oynamış.
Azgınlık ve fuhuş cihanı sarmış.
Dünyaya bir hal olmuş.
Bir hal olmuş...
Uyuşturucu, İçki, Fuhuş
DEVLET, okullarda uyuşturucu araştırması yapılmasına izin vermiyormuş. Niçin?.. Korkuyorlar mı?
Okullarda uyuşturucunun yaygın şekilde kullanıldığına dair yoğun rivayetler var. Bu rivayetler doğru ise memleketin hali duman demektir.
Hiç vakit kaybedilmeden bu konuda yurt çapında çok ciddî bir araştırma yapılmalı ve neticesi halkımıza ilan edilmelidir.
Okullarda uyuşturucu kullanma yaşının 11"e düştüğünü söyleyenler ve yazanlar var. Bu doğru mudur?
Uyuşturucu ticaret, trafik ve kaçakçılığının çok büyük dev bir sektör olduğu iddia ediliyor. Doğru mudur?
Bunun önüne niçin geçilemiyor?
Sağmalcılar/Bayrampaşa cezaevinin damında her sabah bir sürü küçük uyuşturucu paketi ve cep telefonu bulunuyormuş. Bunları buraya kimler atıyor? Bunun önüne niçin geçilemiyor?
Geçenlerde İstanbul Maslak"ta feci bir trafik kazası oldu. Yaşları 19 olan dört zengin çocuğu gece geç vakitlere kadar Taksim"de eğlenmişler. Dördü de üniversite talebesiymiş. İçki içmişler. Şoförlük yapan esrar da içmiş. Hem sarhoş, hem başı dumanlı... Hacı Osman bayırından inerken otomobilin kontrolunu elden kaçırmış. Gençlerden ikisi hemen ölmüş, biri ağır yaralı, içkili/esrarlı şoför kurtulmuş.
PKK"nın gelirinin bir kısmı uyuşturucu/beyaz ticaretinden ve kaçakçılığından elde ediliyor.
Uyuşturucu, içki, kumar, fuhuş ülkenin genelini sarmıştır.
Yekun olarak bu işlerin cirosu yılda belki de birkaç yüz milyar dolardır.
Kolluk kuvvetleri, mahkemeler uyuşturucuyu, kumarı, fuhşu önleyemiyor.
İçki zaten serbest. Bazı belediyeler içki içilen yerlere sınırlama getirmek isteyince çağdaş medya kızılca kıyamet kopartıyor.
Bir devlet, bir ülke, bir halk sadece savaşla, topla tüfekle bombayla çökertilmez. Uyuşturucu ile çökertilir... Fuhuşla çökertilir... İçkiyle ve her türlü ahlâksızlıkla.