İbrahim Karagül
Durun, daha yeni başladı!
2011 geride ne bıraktı sorusuna verilecek cevabın bu köşeye sığması elbette mümkün değil. Gazetelerin, televizyonların yıl sonu özetleri gibi liste yapamayacağımıza ve her şeyi yazma, her şeyi tartışma hoyratlığını da benimsemediğimize göre, geçmişi yıla ilişkin birkaç not aktarmakla yetinelim.
"İyi şeyler" pek hatırlanmaz ve toplumların hafızalarında fazla iz bırakmaz maalesef. Tarih; barışın değil çatışmanın ürünüdür. İnsanlık tarihi çatışmaların; krizlerin tarihidir. Barışın tarihi yoktur. İnsanlığın ortak geçmişine bakanlar, barış adına çok az şey gerecektir.
2011'de de bu kural bozulmadı. Asya'dan Avrupa'ya, Amerika'ya, Ortadoğu'ya kadar bir yıl boyunca krizleri, gerilimleri, değişimleri tartıştık. Avrupa ekonomik krizle sarsılırken, ABD aynı krizle süper güç büyüsünü kaybederken, Asya yükselişe geçerken Ortadoğu, tarihinin en büyük değişimlerinden birini yaşıyor. Birinci Dünya Savaşı sonrası oluşturulan statüko şimdiden yerle bir olmuş durumda.
Japonya'nın yeniden askeri güce yönelmesi, Rusya'nın imparatorluk hayalleri, Çin'in küresel güç dengesini altüst eden yükselişi, Avrupa Birliği projesinin dağılmaya yüz tutması, yine Avrupa'da eskinin sömürge ülkelerinin birlik ruhunu terkedip imparatorluk geçmişlerine dönüşü, ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana hiç olmadığı kadar sarsıntılar yaşaması ve yeryüzünün bir çok bölgesinde güç boşluğu oluşturabilecek eğilimlere girmesi 2011'de daha bir belirginleşti.
21. yüzyıl sanki son iki yılla başladı. Soğuk Savaş'ın sona ermesiyle başlamasını beklediğimiz derin değişimlerin izlerini yeni yeni keşfediyoruz. Tek kutuplu dünya sistemi başlamadan bitti, şimdi çok boyutlu güç haritası şekilleniyor. 21. yüzyıla model gösterilen Avrupa Birliği projesi çöktü, Avrupa içi güç haritası eskinin kalıntıları üzerinden yeniden inşa ediliyor.
En önemlisi de, Ortadoğu'da, yirmi yıl önce çökmesi beklenen statüko bu yıl çökmeye, değişmeye başladı. "Arap Baharı" ismiyle öne çıkan, devrim mi değişim mi diye sorgulanan gelişmenin daha başındayız. Merkez güçlerin, eskinin alışkanlığı ile, yatırım yaptığı, bu yükselen değer sadece bölgeyi değil, Doğu'yu ve Batı'yı da sallayabilir. Asya'nın kalabalık şehirlerinin arka sokaklarında, Avrupa başkentlerinde kitleler, onlarca yılın istismar edilişe duyulan öfkeyle çılgına dönebilirler.
Bizim yaşımızdakilerin Ortadoğu'su Hüsnü Mübarek'le, Saddam Hüseyin'le, Albay Kaddafi ile, Bin Ali ile, Esad ailesi ile, Al Abdullah Salih ile, Ortadoğu tipi liderler, diktatörlerle sınırlıydı. Bir çoğu gitti, sonları çok aşağılayıcı oldu. Güç ve iktidar kanla geliyorsa kanla ve acımasızca ona eriyor. Kimin aklına gelirdi Kaddafi'nin linç edileceği, o iğrenç muameleye maruz bırakılacağı...
Diğerleri de gidecek... Dalga; birileri üzerine kötü hesaplar yapsa da, devam edecek. Bölge dışı aktörler müdahale ete de, bölge içi güç ayrımının parçası gibi görünse de devam edecek.
Burada bize düşen, bütün coğrafyada, baskıcı rejimlere karşı duranlara destek olmak. Ancak bölge içi ya da bölge dışı oyuncuların senaryolarına da kurban gitmemek. Bu duyarlılık ve dikkate ıslarla gündemde tutmak. Sadece bugünü değil, sonrasını da düşünmek, okumaya çalışmak. Bunu yaparken baskıcı rejimlerin, hangi gerekçeyle olursa olsun, meşrulaştırılmasına izin vermemek.
Liderlerin ve rejimlerin devrilmesi durumunda ortaya nasıl harita çıkacağını, nasıl bir güç dengesi oluşacağını hiç kimse bilmiyor. Batı'yı, dünyanın merkez güçlerini vuran ekonomik krizin nerelere uzanacağını bilmedikleri gibi. Krizin siyasi ve sosyal sonuçlarını, Batı içindeki güç kaymalarını, bunun dünyaya yansımalarını bilmedikleri gibi.
Aslında sonuçları itibariyle Ortadoğu'daki değişim ve güç kayması ile Batı'da kriz nedeniyle yaşanan değişim ve güç kayması birbirine çok benziyor. İki sarsıntı da 21. yüzyılın küresel güç haritası üzerinde büyük etkisi olacak. Ortadoğu'daki değişim, bölge sınırlarını aşacak ve tahmin edilenden daha küresel bir hal alacak. Öyle görünüyor.
Bu aşamadan sonra söz konusu dalganın küresel etkisini izlemeyi öneriyorum. Paris'ten Londra'ya, Roma'dan New York'a, Asya kıtasındaki kentlere kadar ulaşmasını..
Bu yüzyıla damga vuracak asıl değişim bu "küresel etki" olacak. 2011 işte bize bunu gösterdi. Büyük değişimin başlangıcını...
yenişafak