"Ekonomi ve Siyaset Ayrı Düşünülemez"

"Ekonomi ve Siyaset Ayrı Düşünülemez"

İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, "Bugün Türkiye hiç elini taşın altına koymamış insanlar tarafından belirsizliğe sürükleniyor" dedi.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) Sütlüce'deki genel merkezinde düzenlenen "İç ve Dış Gelişmelere Göre Türkiye Ekonomisinin Değerlendirilmesi" konulu toplantı, İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Murat Yalçıntaş'ın katılımıyla gerçekleştirildi.

Toplantıda ilk olarak konuşan MÜSİAD'ın çiçeği burnunda başkanı Ömer Cihad Vardan, 2002-2007 döneminde Türkiye ekonominde esen olumlu rüzgarların işletmelerin ilk defa, 5 yıl boyunca ileriye giden bir trendi yakalamasına neden olduğunu ifade etti. oluşan istikrar ve güven ortamında yabancı yatırımcıların Türkiye'ye olan ilgisinin arttığını belirten Vardan, "sonra önce yurtdışında özellikle ABD'de "morgage-tutsat" kriziyle başlayan çalkantılar, hemen eş zamanlı olarak, neticesi, ülkemizde istikrarın bozulmasına sebep olan gelişmeler, büyün bu olumlu havamızı bozmuştur" dedi.

Piyasa şartlarındaki belirsizlik ve buna bağlı talepteki azalmanın işadamlarını düşündürdüğünü söyleyen Vardan, özellikle petrol ve buna bağlı hammadde fiyatlarındaki artışın ve temel gıda ürünlerindeki fiyat artışlarının işleri daha da içinden çıkılmaz bir hale soktuğunu kaydetti.

Gelinen noktada insanların tereddüt içinde olduğunu kaydeden Vardan, "İşte bu noktada hükümetimizin insanlarımızı, işletmelerimizi rahatlatacak yeni bir açılıma, yeni bir kalkınma programına geçmesi, alternatif araçlarla piyasaya ivme kazandırması önem arz etmektedir" diye konuştu.

1 Mayıs'tan itibaren uygulamaya geçirilen 1000+1000 KOBİ'ye verileceği bildirilen faizsiz kredi desteğinin sıkışan KOBİ'leri rahatlatacağını ifade eden Vardan, "Buna ilaveten ne kadar ilk tasarlamış halinden uzaklaşmış olmasına rağmen TBMM'de kanunlaşan Sosyal güvenlik Yasası da ülkemiz açısından bir reform niteliği taşımaktadır. Bunun akabinde hükümetin istihdam paketini de ele almış olması oldukça sevindiricidir. Eğer müzakereler sonucunda olumlu bir netice alınırsa, bu da iş alemini rahatlatacak bir çalışma ortamı oluşturacaktı" şeklinde konuştu.

"ENFLASYON HEDEFİNİN TUTTURULMASI ZOR"

Merkez Bankası'nın gerek yurtiçi gerekse yurtdışı gelişmeleri dikkate alarak başlangıçta oldukça düşük tutmuş olduğu yılsonu enflasyon hedefini tutturamayacağını anlamış olmasının da ileriye dönük kararların alınmasında realitelerin görülmesi açısından oldukça önemli olduğunu kaydeden Vardan konuşmasını şöyle sürdürdü: "Her ne kadar bugün itibariyle hedefte yüzde 4'ten yüzde 9.3'e bir sapma olacağı gözlense de dünyada yaşanan çalkantılar ve İTO ve TÜİK'in açıkladığı enflasyon rakamlarına bakılarak biz bunun bile tutturulmasının zor olduğunu düşünüyoruz. Şimdi hükümetin görevi, yılsonu için yeniden tahmin edilen enflasyon oranını, mali disiplinini bozmadan tutturabilmeyi başarmaktır." Faiz oranlarının oldukça yüksel olduğunu ifade eden Vardan bunun düşürülmesi gerektiğini savunduklarını belirterek, "Yeni enflasyon tahminine bağlı olarak yükseleceği imajı pompalanan faiz için gelinen bu noktada Merkez Bankası'nın bu silaha dokunmaması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü faizlerin yükselmesi, zaten finansal bakımdan zora olan işletmelerimize belki altından kalkamayacağı bir yük getirecektir" dedi.

Yükselen enerji fiyatlarının, kürsel ısınma ile kuraklığın ve gıda fiyatlarındaki artışın düşündürücü olduğunu kaydeden MÜSİAD Başkanı Vardan, hükümet tarafından GAP'a yapılması kararlaştırılan desteğin önemine işaret etti.

İTO Başkanı Murat Yalçıntaş da 2008'den itibaren Türkiye ekonomisinin kendilerini ürküten bir yola girdiğini ifade etti.

Son 6 yılda Türk ekonomisinin büyük bir atılım yaşadığını ifade eden Yalçıntaş, ABD'de on dönemde meydana gelen morgage krizi hakkında bilgi verdi.

ABD'nin dünyadaki en büyük yatırımcı ve tüketici olduğuna işaret eden Yalçıntaş, ABD ekonomisinin tek başına dünya ekonomisinin yüzde 25'ini oluşturduğunu ve yaşadığı krizin dünyayı etkilemesinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

"BU İŞ BİR RESESYON MESELESİNE DÖNÜŞTÜ"

ABD ekonomisindeki dalgalanmayla ilgili olarak, "Bu iş bir resesyon meselesine dönüştü" diyen Yalçıntaş, emtia fiyatlarındaki artışın krizde etkili olduğunu ifade etti.

Emtia fiyatlarının artmasında Çin ve Hindistan'daki yoğun ilginin etkili olduğunu söyleyen İTO Başkanı, petrol fiyatları ve doğrudan etkilediği emtia fiyatlarında bir düşüş beklemediğini de belirtti.

İnsanların refah seviyesinin artmasının fiyatların yükselmesinde etkili olduğunu ifade eden Murat Yalçıntaş, 2020 yılında sadece Çin ve Hindistan'a orta üst gelir grubuna sahip insan sayısının 200 milyon olacağını dolayısıyla tüketimin daha da artacağını söyledi.

2004-2007 döneminde dünyanın ortalama büyüme hızının yüzde 4,8 olduğunu belirten Yalçıntaş, önümüzdeki yıllarda ise önce yüzde 3,8'e, sonra da 3,5'e düşmesinin tahmin edildiğini belirtti.

Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) son kararla faizleri düşürdüğüne işaret eden Yalçıntaş, "Dolar hızla değer kaybederken ve ABD ekonomisi hızla gerilerken FED'in faizleri yükseltmesi bekleniyordu. Ancak FED faizleri düşürerek, büyümeyi dolardan daha çok önemsediğini gösterdi" şeklinde konuştu.

Gelişmekte olan ülkelerde ortalama büyüme hızının yüzde 7,6'dan yüzde 6,6'ya düşmesinin beklendiğini belirten Yalçıntaş, "Gelişmekte olan ülkeler düdrak başlangıçta oldukça düşük tutmuş olduşüşten çok etkilenmeyecek. Çünkü gelişmekte olan ülkeler, petrol ve emtia zengini" dedi.

Ortadoğu'dan gelen sermaye ve Ortadoğu ülkeleriyle ticaret hakkında çıkan olumsuz yazıların kendisini üzdüğünü ifade eden İTO Başkanı Yalçıntaş, "Önümüzdeki yıllarda batı ekonomilerinde ciddi bir yavaşlama olacak ama ham madde kaynaklarına sahip olduklarından, emtia ve enerji fiyatları yükselmeye devam edeceğinden dolayı bu ülkelerde fazla bir gerileme olmayacak. Bizim iş alemi olarak bu ülkelerde üretilen zenginliklerden payımızı alabilmemiz lazım" diye konuştu.

Katar'ın son yıllarda büyük gelişme kaydettiğini ve kendileriyle birlikte tüm dünyanın bu kaynaktan faydalanmak istediğini ifade eden Yalçıntaş, "Kendi işlerimize o kadar dalmış durumdayız ki dünyanın nereye gittiğini göremiyoruz" dedi.

2002-2007 döneminde başarılı bir ekonomik performans sergilendiğini belirten Murat Yalçıntaş, "Türkiye makroekonomik verilerini düzeltti; ancak sürdürülebilir olması için Türk özel sektörünün para kazanması lazım. Bunun için de mikro reformlar lazım. Ülkemiz geçen sene iki seçim geçirdi. Bu yıl da bambaşka yerlere gittik, bambaşka şeyler konuşmaya başladık" diye konuştu.

"EKONOMİ VE SİYASET AYRI DÜŞÜNÜLEMEZ"

"Ankara'daki bazı kişiler" anlamak istemese de ekonomi ve siyasetim birbirine bağlı olduğunu belirten Yaçıntaş, "Ekonomi beklentiler üzerine kuruludur. İşadamı, yarına güveniyorsa o zaman yatırım yapar işçi alır. Çalışan yarına güveniyorsa kendine bir şeyler alır ve ekonomiyi canlandırır. Bugün Türkiye hiç elini taşın altına koymamış insanlar tarafından belirsizliğe sürükleniyor" dedi.

Geçmiş yıllardaki likidite bolluğu sebebiyle Türkiye'de yatırım yapıldığını ifade eden Yalçıntaş, "çünkü insanlar buradan para kazanacakların düşünüyordu. Ancak şimdi ilk üç ayda giren yabancı sermaye 1.6 milyar dolardır. Türkiye'de iç ve dış piyasada para bulmak artık zorlaştı. Özel sektör, son yıllardaki yatırımlar için aldığı borçlarla bu likidite azalmasına yakalandı" şeklinde konuştu.

İTO Başkanı olarak yarının ne getireceğini kestiremediğini ifade eden Murat Yalçıntaş, iş alemi olarak tamamen kendi kontrolleri dışında bir parametreye kilitlendiklerini söyledi.

Türkiye'nin 2007 yılına kadar olan dönemde mali alanda IMF, siyasi alanda ise AB gibi iki önemli çıpası bulunduğunu söyleyen Yalçıntaş, ''Bugün bu çıpalarda oluşan soru işaretleri bütün bu olanların üzerine tuz biber ekti'' dedi.

"Biz millet olarak bir şeyler yapmazsak hükümetin tek başına yapacağı hiçbir şey yok" diyen Yalçıntaş, Türkiye olarak sosyal barışın hala oturtulamadığını, kendi kendimizi "ötekileştirdiğimizi" ve bu yüzden bir araya gelinemediğini ifade etti.

Bugün dünyada antidemokratik yönetim olan hiçbir refah ülkesi bulunmadığını söyleyen Murat Yalçıntaş, "Dolayısıyla biz ekonomik anlamda ne kadar çaba harcarsak ekonomi için de harcamalıyız. Demokrasiden feragat edersek, refah toplumu olma yolundan da uzaklaşmışız demektir" dedi.

ajanslar