Ekonomik krize kapitalizm neden oldu
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Atilla Yayla, yaşanan ekonomik krizin piyasa ekonomisinin krizi olmaktan ziyade devletçi kapitalizmin neden olduğu bir kriz olduğunu söyledi.
Prof. Yayla, Risale-i Nur Enstitüsü'nce Trabzon'da düzenlenen 'Küresel Kriz ve Said Nursi'nin İktisat Görüşü' konulu seminerde yaptığı konuşmada, krizin ana sebebinin ABD'de yaklaşık 14 milyon kişinin ev almak için altından kalkamayacakları borcun altına girmeleri olduğuna dikkat çekti. Yayla, ilk olarak mortgage piyasaları denen ipotekli ev kredisi sektöründe işaret veren krizin, yavaş fakat emin adımlarla diğer mali kuruluşlara ve bu arada bankalara doğru genişlediğini hatırlattı.
Aklı başındaki iktisatçıların 2000 yılının başından beri büyük bir kriz dalgasının geldiği uyarısını yaptığını kaydeden Yayla, ancak tüm uyarılara rağmen insanların iki önemli yanılgıya düştüklerine değindi: "Birinci yanılgı, konut piyasalarındaki suni artış nedeniyle herkes birbirini taklit etmeye ve altından kalkamayacağı kredilerle ev almaya başladı. İkincisi ise bilişim çağında bilgisayar hesaplamalarının riski azalttığı yanılgısıydı." dedi.
Krizin mutlaka aşılacağına, paniğe kapılmaya gerek olmadığına vurgu yapan Yayla, mutlaka bu süreçte zarar gören insanların olacağını, krizi hiçbir acı yaşamadan ve hiç dönüşmeden geçiştirmenin imkânı olmadığına işaret etti. Krizin yukarıdan aşağıya doğru değil, aşağıdan yukarıya doğru çözüleceğini ifade eden Yayla, bu süreçte bireylerin ve firmaların alacağı kararların çok önemli olacağının altını çizdi.
Ancak gidişin bu istikamette olmadığına değinen Yayla, "Tam tersine, devletlerin bu işe kurtarıcı olarak müdahale etmesi ve piyasalara para akıtması istenmektedir. Bu, tuhaf bir taleptir. Zehir zaten devletlerin devletçi ekonomi politikalarıdır. Bu zehrin panzehirinin ise daha fazla devlet müdahalesi olduğu sanılmaktadır. Oysa asıl sorun para piyasaları değildir. Sorun reel ekonomidedir." diye konuştu.
Din adamlarının da bu konudaki görüşlerinin dikkate alınmasının anlaşılır ve arzu edilen bir durum olduğunu dile getiren Yayla, piyasa ekonomisinin ahlaki bir zeminde yükselebileceğine dikkat çekti. Yayla, bu ahlaki seviyenin temelinde de dinin yattığını sözlerine ekledi.
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Battal da çağımızın iktisat ekonomisinin tüketimi ve israfı teşvik ettiğini ifade etti. Bediüzzaman'ın eserlerinde iktisadı kanaat ile özdeşleştirdiğine vurgu yapan Battal, hırsa ahlaki bir sınır koyulmadığı taktirde insanı azgınlaştırdığını belirtti. Battal, "Çalışmalı, rekabet etmeliyiz ama sonuca razı olmayı, kanaatkâr olmayı da bilmeliyiz." dedi.
Ekonomik bunalımların bir sonuç olduğunu değinen Battal, son krizin ilginç bir tartışmayı da getirdiğini söyledi: "Bu krizle 'kapitalizm bitti, sosyalizm yeniden geliyor' demeye başlayanlar var. Böyle bir şey yok. Her kriz, kapitalizmin de sosyalizmin de eksik yönlerini ortaya çıkartıyor."
Araştırmacı-Yazar Nihat Derindere de Said Nursi'nin iktisatla ilgili görüşlerine ağırlık verdiği konuşmasında, ekonomik krizin sadece günümüzün iktisadi teorileriyle aşılamayacağını söyledi. Derindere, insanlığın ahlaki çöküntüsü devam ettiği sürece iktisadi tedbirlerin yeterli olamayacağını dile getirdi. Dünyadaki en büyük israfın başında gıda israfının geldiğine işaret eden Derindere, "Bu sorun ekonomideki teknik ve likidite sorunu olmaktan öte insani bir sorundur. İktisadi bir ahlakın ihsasına ihtiyaç vardır." dedi. Yeni Asya Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular'ın da açılış konuşmasını yaptığı panelin son bölümünde, panelistler katılımcıların sorularını cevapladı.