Abdurrahman Dilipak
Elektromanyetik, Biorezonans
Bundan sonra bu kelimeleri daha çok duyacaksınız.
Bunun 4 sebebi var, ikisi tabii, ikisi beşeri. Bu ikiden biri yer, biri gökle ilgili. Beşeri olanı ise bizi yerde yaptıklarımız, ötekisi, alçak ve yüksek irtifada, uzayda yaptıklarımızla ilgili.
Tabii olan kutuplardaki manyetik eksendeki kayma ile +- arasındaki yer değişimi ve güneşteki patlamalar, hepsi yeryüzündeki hayatı etkiliyor. Güneş sisteminin bir parçasıyız. Sistem bizi, biz sistemi etkiliyoruz. Güneş gücü, Ay yakınlığı ile dünyamız üzerinden çok etkili.
Beşeri olanın biri yerde yaptıklarımız. O fiziki ve kimyasal alanda yediğimiz haltları geçtim, şimdi çok ciddi ve yüksek oranda elektromanyetik bir kirlenme söz konusu. Bunun yerdeki en ölümcül olanı 5G, uzayda ise en ölümcül olanı alçak irtifa uyduları. Birinin arkasında Bill Gates var, ötekisinin arkasında Elon Musk. Biri yeryüzü tanrılığına soyunuyor, ötekisi gökyüzü tanrısı olacak. “Yeni normal” böyle bir “norm”u dayatıyor.
IMF’yi, FED’i, LIBOR’u unuttuk, şimdi yeni baş belalarımız Microsoft, Huawei, DSÖ, Starlink.. Covid filan bu işin kandırmacası. Gözümüzün önüne Covid’i dayıyorlar, maskeyle ağzımızı, burnumuzu kapatıyorlar, yeryüzünü ve gökyüzünü işgal ediyorlar. Asıl büyük “digital dönüşüm” burada. NEOM’da siber ordular hazırlanıyor, biz o orduların yolunu açıyoruz. Aşıyla doğmadık çocuklarımızı öldürecekler, biz onlar için ofis açıyoruz. Yakında hepimize chip takacaklar, karşı çıkana hayat hakkı tanımayacaklar neredeyse, biz bunların yasal zeminini oluşturuyoruz.
Anlamadınız mı hâlâ, bu iş İstanbul Sözleşmesi’nden ibaret değil! Ben bu gidişat karşısında tehditler sıralamasında İstanbul Sözleşmesi’nin yerini unutacağım neredeyse.
Adamlar bir yandan da kendi “yeni normal” düzenlerine karşı çıkanları para cezası ile caydırmak için de kanun teklifini apar topar meclisten geçirmeye çalışıyorlar.
Dünyamızı, hava, su, toprak, ateş/ışık gibi maddenin dört unsurundan ibaret sanıyorduk. Bir de elektromanyetik alan varmış. Onların dalga boyları varmış, o dalga boylarının bir de titreşimi varmış. Evrende bu dev kütleyi bir arada tutan, döndüren, o hareketi sağlayan asıl güç bu enerjideymiş. Aslında biz hava gibi bir enerji balonunun içinde yaşıyormuşuz. Hem de ne enerji.
Şunu da anladık, çok kısa süre önce, dalga boyu ve rezonansla oynarsanız, maddenin yapısını, canlı ve cansız hayatın bütünü üzerinde etki sağlayabiliyorsunuz ve bu enerjiyi dönüştürebiliyorsunuz. Füzyon, plazma dedikleri şeyin özü bu. Dünyadaki bu gizemli gücü ölçümleyebilirseniz, deprem ya da daha birçok tabii ve biyolojik hayatın sırrını anlayabilirsiniz.
Ama bizim “bilim” adamlarımız bunu anlamak istemeyecekler. Çünkü bunların bilimsel anlamda kabul edilmesi için FDA’nın, DSÖ’nün, Dünya Uzay Ajansı’nın ve Dünya Atom Ajansı’nın onayı gerekecek.. Mesela başınızda fes varken, astronomi alimi olup, bir yıldız keşfetseniz kabul etmezler. (Kaynak: Bakınız Saint Expuery / Küçük Prens / Şaka değil ciddi. Tek parti döneminde bu yüzden bu kitap yasaklandı.) Ne o, çocuk kitabını referans gösterince niye dudak büktünüz, siz oradan başlayın okumaya. Ciddi söylüyorum..
İstanbul depremi kapıda. Can, mal ve bilgi enkaz altında kalacak. Birçok şey yapılsa da bazı şeyler kimsenin umurunda değil. O gökdelenler, yapanın, oturanın, izin verenin, dünya ve ahiret kâbusu olacak. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bütün bir toplum zarar görecek.
Ülkemizde, her hafta bir yerler sallanıyor. Çıkan gaz ve elektromanyetik dalgalar hem insanın, hem de hayvanların hem psikolojilerini hem de biyolojilerini etkiliyor. Ve tabi bitkilerin hayatını da. Daha sancılı, daha sağlıksız bir süreç yaşıyoruz. Ve bir yandan da bu sürecin olumsuz etkilerini daha fazla artırmak için Starlink projesine, 5G projesine, Chip projesine destek veriyoruz.
Yerden çıkan gaz ve enerji, toprak altındaki canlıların davranışlarını etkiliyor ve bunlar yeryüzüne çıkıyorlar. Balıklar topluca ölüyorlar. Balinalar karaya vuruyorlar. Bundan insanların etkilenmediğini mi düşünüyorsunuz.
Yine kenevir diyeceğim. Kenevir bu negatif enerjinin emilmesi için, tüm canlılar için hayati bir önem arzediyor, ama Ankara’da birileri bunu anlamak, dinlemek istemiyor.
Deprem aktivitelerine bakın. İlginç bir uyum ve ritmik bir hareketlilik var. Dünyamızın bu kozmik dilini anlayamazsak büyük bir felaket eşikte bizi bekliyor.
Bu arada size yeni bir müjdemiz var(!?). Elon Musk efendimizin insanlığa son ikramı Neura Link sonunda hizmetiniz de. Bizden önce Kangallarda deneniyor. Hey Z kuşağı, müjdeler olsun okullar tatil. Eyvah! Öğretmenler işsiz kalacak. Beyninizin Backup’ını alabileceğiniz gibi beyninize data da yükleyebileceksiniz. “Oh ne rahat, Chip’li hayat”. Ve nihayet “Ayran içtim hafız oldum” dönemi başlıyor. Ben daha biraz zaman var diyordum, ama erken oldu. Ultrapost digital laik şeyh Musk efendi hazretleri bundan sonra bize neyi müjdeleyecek!?. Tamam, artık, kedi köpekle de konuşabileceğiz. Yaşasın, artık hepimiz Siborg, biyonik robot olacağız. Sosyal medya beynimizde, kim tutar gayrı bizi! Hayallerimi buluta mı kaydedeceğim şimdi! Ama beynimizi de Hack’lerlerse, ya beynimizi reset’lerlerse, o zaman canımızın da tek tık’lık bir ömrü olacak değil mi! Eyvaaah! Durdurun dünyayı inecek var!
Selam ve dua ile.