Selâhaddin Çakırgil
Emperial güçler, ezdikleri halklar için gözyaşı döküyor!
Evet, emperial -şeytanî güçler her entrikayı yapıyor, sonra da mazlum halklar için gözyaşı döküyor. Gece karanlığında koyunları çalan hırsızların, sabahları çobanlarla birlikte yas tutması gibi bir durum.
***
Londra’da, sosyoloji ve tarih alanında tahsil yapan bir dostum bile, yayınların etkisinde kalmış; ‘Venezuela’da Maduro’nun halka ne kadar korkunç bir baskı uyguladığına dair sahneleri İngiliz tv ekranlarında görünce şoke olduğunu’ belirtip, ‘Sadece, Kolombiya’ya kaçanların sayısı bile 3 milyonmuş. Yazık, bu insanlara’ diyordu.
***
Meselemiz, Maduro’yu temize çıkarmak değil elbette. Ama Maduro’nun 10 ay önce, halkının ekseriyetinin iradesiyle Venezuela Başkanlığına tekrar seçildiği unutulmamalı. USA emperyalizminin hoşlanmadığı bir sonuçtu bu. Ama parlamento seçimlerinde muhalifler; ekseriyeti elde ettiler ve Juan Guaido isimli genç bir siyasetçi Meclis Başkanlığı’na seçildi. (Hatırlayalım, Filistin’de HAMAS oyların yüzde 65’ini alınca, USA emperyalizmi bu sonucu beğenmeyip HAMAS’ı terör örgütü ilân etmişti.)
Amerika, Maduro rejimini de kuşatmaya aldı ve elbette ekonomik sıkıntılar daha bir arttı.
Guaido, kendisini Geçici Başkan ilân eder etmez, USA Başkanı Trump da onu Başkan tanıdığını açıklayıverdi. Arkasından,Bolivya hariç, Latin Amerika ve AB ülkeleri de sıraya girdiler. Ve başta emperial medyada, Maduro’nun bir diktatör olduğuna dair haber-yorum furyası başladı.
***
Nitekim Saddam’ın zâlimliği de dünya müslümanlarına anlatılamamıştı. Ama Saddam Kuveyt’i işgal edip Amerika’yla zıt düşünce emperial dünyanın medya organları Saddam’dan korkunç bir ‘İkinci Hitler’ icat ediverince, Müslüman toplumların kanaat önderleri denilebilecek kesimler de hemen ‘aydın’lanmışlardı!
Çünkü‘Demokrasi dünyası’, tahakkümünü sürdürmek için, her türlü entrikayı mübah sayıyor.
Bir İngiliz yazar 100 yıl öncelerde, ‘Demokrasimiz, antik Yunan’dan beri, megalomania (kendisini büyük görme hastalığı)ile ve kölelik anlayışı kutupları arasındadır’ diyordu.
***
Venezuela konusunda da durum aynı şimdi. USA yönetiminin karar mekanizmaları da Venezuela halkının Başkan olarak Trump’ın istediği kişiyi kabullenmesini istiyorlar.
Nicolas Maduro ise İngiliz emperyalizminin yayın kuruluşu BBC’de, geçen hafta, emperial dünyanın medya kuruluşlarını da ve BBC’yi de suçlayarak, ‘Önce bir yalan ortaya atıyor ve sonra onu gerçek gibi sunarak algı oluşturuyorsunuz. Biz kimseden bir şey dilenmiyoruz, kendi ekonomik kapasitemiz bize yeter ama Amerikan Hükûmeti ırkçı ‘Ku Klux Klan’örgütü gibi çalışıyor ve bütün uluslararası ticaret yollarını tıkıyor, sonra da Venezuela halkı için gözyaşı döküyor. Problemlerimiz evet var ama Venezuela açlık çeken bir ülke değil. Bugün, Venezuela’da 6 milyonu Kolombiyalı olmak üzere çeşitli coğrafyalardan 8 milyon kadar yabancı yaşamakta’ diyor ve Venezuela’dan göç edenlerin ise 3 milyon değil, 800 bin kadar olduğunu ifadeyle ‘Patates veya maydanoz üretseydik, jeopolitik haritada yerimiz bile olmazdı. Ama Venezuela dünyanın en büyük petrol rezervine dünyanın en büyük 4. gaz rezervine sahip. Saldırının sebebi bu’ diye ekliyordu.
***
USA emperyalizmi İran’daki büyük İnkılabı ‘Hareketini başarısız kılmak ve saptırmak için 40 yıldır her entrikayı tezgahladıktan sonra, geçen hafta İran halkına hitaben hem de farsça bir ‘tweet’ atan Trump ‘İran halkının 40 yıl boyunca, büyük acılar çektiğini, bunca yokluk, acı ve ızdırapları haketmediğini’ vs.’ söylüyor ve timsah gözyaşları döküyordu.
(Bilindiği gibi,timsahlar büyük avları yutmakta zorlanırken, gözlerinden yaşlar boşanır.)
***
Evet, emperial dünya, aleyhlerine her türlü entrikayı hazırladığı ülkeler ve halklar için sonra da ‘insan hakları havarisi’ rolünde gözyaşı döküyor.