Selâhaddin Çakırgil
Emperyalistlerin ve kuklalarının tıyneti..
Önce bir teşekkür:
Kardeşim Kadir’in vefatı münasebetiyle Samsun’daki cenaze merasimine bizzat katılan veya telefon ve mesajlarıyla ailemizin acılarını paylaşan bütün dostlara teşekkürlerimi sunuyorum.
Türkiye’ye kısa bir ziyarette bulunan Amerikan Başkan Yard. Joe Biden (Baydın), gelir gelmez, PKK ile ilgili konularda, tam bir ‘Müstemleke Valisi’ edâsıyla siyasî partilerden ve bazı sivil toplum kuruluşlarının temsilci veya üyelerinden bazılarıyla bir görüşme yapmış.
MHP katılmamış, bu toplantıya.. Keşke AK Parti üyeleri de katılmasaydı ve Davutoğlu toplantıya kendi partisinden katılanların katılmaması gerektiğini söylemekle yetinmeseydi..
Ve Biden’a yaptığının kabul edilemezliği anlatılsaydı, kesin bir dille..
Joe Biden efendi, bu vesileyle, PKK’ya dolaylı destek verici mahiyette bir bildiri yayınlayan bir kısım ‘akademisyenler’i desteklediğini de açıklamış, ‘düşünce ve ifade özgürlüğü’ adına..
***
Biden’in muhatabı ve mevkıdaşı durumunda olan Davutoğlu’nun, ona şunu sormasını isterdim: ‘Mr. Biden, yaptığı açıklamalar üzerine Londra’daki Ekvator B. Elçiliği’nde üç yıldır gizlenen Julian Assange ve CIA belgelerini açıklayan Edward Snowden’in iki yılı aşkın zamandır, Rusya’da kaçak yaşamak zorunda kalmasını da ifade özgürlüğüne aykırı görüyor musunuz? Kezâ, mesela, yaklaşık 3000 kişinin ölümüyle neticelenen 11 Eylûl 2001 Saldırıları’nı yaptığını iddia ettiğiniz El’Qaide örgütü aleyhinde dünya çapında giriştiğiniz askerî saldırılara karşı çıkan ve devlet memuru veya kamu görevlisi durumunda olan birileriniz olsaydı, ne derdiniz?’
***
Ama, bizde ifade özgürlüğü adına konuşanların başında gelen Kılıçdaroğlu ve Demirtaş gibilerin sözleri, Joe Biden’inkinden daha az kurnaz sayılmaz..
Diyarbekir’de tam da karnelerinin verildiği sırada bir okuldaki çocukların üzerine bomba atan teröristler üzerine Demirtaş efendi yürekli bir beyanda bulunmuş.. Başka zamanlarda atılan her bombanın faillerini, ‘Kaatil devlet! Kaatil Tayyib!’ diye hemen faili açıklayıvermesi (!) ile şöhret yapan bu kişi, şimdi, sanki sözlerinin hesabının malûm örgütleri tarafından sorulacağının tedirginliği içindeymişçesine bir korkak bir ruh hali ile ‘Fail her kim olursa olsun, yapılan vahşettir..’ diyebilmiş..
Affferin.. Bu kadar cesaret gösterebilmiş.. Kimbilir onu nasıl te’vil edecektir, o ayrı mes’ele..
***
Kendi parti grubunda kendisine az biraz eleştiri getiren partilisini ‘Genel Başkanına karşı böyle konuşamazsın, burada herkes haddini bilecek ve disiplin kesinlikle sağlanacak..’ diye hışımlı ‘özgürlük’ nutukları atan ana muhalefet partisi başkanı ise şimdi Tayyib Bey’e yönelik olarak, ‘Hem demokrasi diyeceksin, hem de düşüncesini açıklayanı suçlayacaksın. Ben düşüncemi söylüyorum, kapı gibi önüme duvar çekiliyor. İfade özgürlüğünü ülkemize getirmezsek nasıl uygar bir ülke haline geleceğiz? (...)’ diye ‘düşünceyi açıklama özgürlüğü’ serenadları mırıldanıyor.
***
Bu kişi, Tayyib Erdoğan hakkında kullandığı en fren tutmaz ve en hafifi ‘diktatör bozuntusu’ şeklindeki saldırgan ifadeleriyle.. ‘Beş parmağında beş kara, on parmağında on’ dedirttirecek bir derekede olduğunu ve şirretlikteki seviyesini ve elinden, saldırganlıktan başka hiç bir şey gelmediğini gelmeyeceğini gösteriyor..
‘Diktatör bozuntusu’ derken de gerçekte kendi partisinin ve ideolojisinin aslî liderlerinin nasıl diktatörler olduğunu zımnen itiraf etmiş oluyor..
***
Bu kişi bir daha göstermiş oluyor ki, Tayyib Erdoğan’la taban tabana zıd bir değerler sistemine ve dünya görüşüne sahib.. Yoksa bir normal siyasetçi bu kadar saldırgan bir uslubu siyaset yapmak adına nasıl ifade edebilir?
Onun bu saldırılarına karşı verilecek cevab, herhalde, onu yok saymak olmalıdır, Çünkü öyleleriyle laf yarışına girilemez, ‘Söylememek bazan, söylemeğin hası olur’, Yûnus’un deyimiyle..
***
Hz. Îsâ (as), düşmanlarının hakaretlerine sukûnetle karşılık verdi.
‘Efendimiz, niye onların cevabını vermedin..’ denildiğinde de, ‘Herkes kendi içindeki taşıdıklarına, tıynetine göre konuşur’ buyurdu.
Burada da durum aynıdır.
stargazete