Hasan Karakaya
Erdoğan, 4 partinin genel başkanı ile ayrı ayrı görüşecek
Önceki gün, yani Azerbaycan’a gittiğimiz günkü yazımda da belirttiğim gibi; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, gazetecilere; “seçimlerden sonra ilk defa” konuşacak ve bir değerlendirme yapacaktı... Onun için, bu seyahat“çok çok önemli”ydi...
Malûm; daha önce “yazılı bir açıklama” yapmış ve “milletin iradesine saygılı olmalıyız” demişti...
Ardından, “öğrencilerin mezuniyet töreni”nde yaptığı konuşmada da; partilere çağrıda bulunup; “Egolarınıza mahkûm olup da, Türkiye’yi hükümetsiz bırakmayın” mesajı vermişti... Ama “gazetecilere ilk defa konuşacak”tı...
Cumhurbaşkanı; Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in davetlisi olarak katıldığı “1. Avrupa Oyunları”nın açılış törenine, “12 gazeteci”yi de davet etmişti ki, “dönüş yolunda” mutlaka “açıklama” yapar diye düşünmüştük...
Yanılmamışız...
Erdoğan, dün sabah Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le yaptığı görüşmeden sonra uçağa geldi ve İstanbul’a hareket ettik...
PUTİN’DEN NÜKTELİ SÖZLER
Biraz sonra, biz gazetecileri davet etti ve Bakü’de düzenlenen törenleri nasıl bulduğumuzu sorarak girdi söze...
Sonra da;
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı İbrahim Kalın ile eski Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın yer aldığı Türkiye heyeti ile Vladimir Putin başkanlığında Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve diğer ilgililerin bulunduğu Rusya heyetiyle yaptıkları görüşme hakkında bilgiler verdi...
Öğrendik ki;
1,5 saat süren “Heyetler arası görüş-meler”in ardından, iki lider “2 saate yakın” bir süre de “baş başa” görüşmüş...
Basın mensuplarının görüntü aldığı sırada, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin’e demiş ki;
“Avrupa Oyunları güzel bir açılış töreni ile başladı... Bu organizasyon için Azerbaycan ciddi bir yatırım yapmış...
Ne var ki;
Organizasyonun adı Avrupa Oyunları olmasına rağmen, AB üyesi ülkelerin liderleri açılış töreninde yoktu.”
Bunun üzerine Rusya Devlet Başkanı Putin, nükteli bir ifade kullanıp, demiş ki;
“AB üyesi olarak Türkiye burada ya!”
Erdoğan cevap vermiş;
“Türkiye AB’ye üye değildir. Üyelik müzakereleri hâlâ sürüyor.”
CUMHURBAŞKANLIĞI TARTIŞILMAZ!
Erdoğan, “Putin’le yaptığı görüşmenin detayları”nı anlattıktan sonra;“buyrun” dedi, “söz sizde.”
Başladık sorular sormaya... Erdoğan da, bütün samimiyetiyle cevapladı...
İşte bizim sorularımız,
İşte Erdoğan’ın cevapları:
lÖncelikle iç politikadan başlayalım. Genel seçimlere ilişkin değerlendirmenizi alabilir miyiz?
- Milli irade sandıkta tecelli etti. Milli iradenin tecellisine şu anda bütün siyasi partiler zaten saygı gösteriyor. Sonuçlara hep beraber saygı duymak durumundayız. Ancak bir Cumhurbaşkanı olarak; bazılarının farklı spekülasyonlar içerisine girmeye çalışmalarını doğru bulmadığımı da belirtmek isterim. Halkın yüzde 52’sinin oyuyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı’nın, Cumhurbaşkanlığı makamının tartışma konusu yapılmasını doğru bulmam. Bu milli iradeye saygısızlık olur. Milli iradeye saygı, yüzde 52’ye de saygı göstermeyi gerektirir. Zira Cumhurbaşkanına bu görevi de bizzat millet vermiştir.
BÜYÜK BELLİ, KÜÇÜK BELLİ
lHer parti kendini seçimin galibi görüyor. Buna ne diyorsunuz?
- Rakamlar ortada. Bu seçimin birincisi bellidir, ikincisi, üçüncüsü ve dördüncüsü bellidir. En küçüğü en büyük gösterme gayreti siyasi acemiliktir. Ayrıca ülkenin geleceği açısından da müspet bir yaklaşım değildir. Ben öteden beri; çoğunluğun azınlığa tahakkümünü doğru bulmadım, hakeza azınlığın çoğunluğa tahakkümünü de doğru bulmadım.Seçimden sonra, bazılarının azınlığın çoğunluğa tahakkümünü teşvik eder bir tutum sergilemesini yanlış buluyorum. Buna, ulusal ve uluslararası düzeyde bazı medya kuruluşları da dahil. Bu milli iradeye de ülkemize de saygısızlık olur. Bundan kaçınmak lazım.
BAYKAL VE GÜL
lDeniz Baykal ile bir görüşmeniz oldu. Neler konuştunuz?
- Görüşmenin içeriği, genel hatlarıyla zaten basına da yansıdı. Kendisini davet etmemin sebebi, en yaşlı üye sıfatıyla TBMM’nin açılışını yönetecek olması. Ayrıca gerek parlamento, gerekse koalisyonlar konusunda kendisinin ciddi tecrübeleri ve deneyimleri var... Bunları konuştuk ve tüm bu hususlarda kanaatlerimizi paylaştık. Herkes sandıktan çıkan milli iradenin çizdiği istikamette adımlar atmalı. Kimse süreci farklı istikamette zorlamamalı. Temennim odur ki aklıselim hakim olur, egolar bir tarafa bırakılır, ülkemiz için neler yapılabileceği en iyi şekilde karara bağlanır.
lAbdullah Gül ile de bir telefon görüşmenizin olduğu basına yansıdı. Mahiyeti neydi bu görüşmenin?
- Sayın Gül seçim günü aramıştı, seçimden sonra da tekrar aradı. Kısaca süreci konuştuk. Hükümetin bir an önce kurulmasının iyi olacağını ifade etti. Ben de aynı kanaatte olduğumu belirttim.
lBundan sonraki yol haritası ne olacak? Başka görüşmeleriniz de olacak mı?
- Bu hususta görüşmem gereken, söyleyecek sözü olan, istifade edilebilecek herkesle, tabii ki görüşürüm. Yemin törenleri sanırım ayın 24’ü ve 25’i gibi biter. Meclis Başkanlık Divanı’nın belirlenmesinin akabinde görevlendirme yapılır.
Net söyleyeyim; siyasi ahlâkım gereği, en fazla oyu olan siyasi partinin genel başkanını görevlendiririm. Gelişmeleri hep beraber göreceğiz. O kuramaz ise, yine siyasi ahlâkım gereği, görevi bu kez de en fazla oy almış ikinci partinin genel başkanına veririm. Malum o noktada 45 günlük bir süreç var. İnşallah uzamaz. Sandık, koalisyonu işaret etmiş, herhangi bir partinin tek başına iktidar olabilmesine izin vermemiştir.
HÜKÜMET, ACİLEN KURULMALI
lPeki bahsettiğiniz süreç zarfında bir sürpriz olabilir mi?
- Her şey tabii mecrasında cereyan ederse, yani koalisyon yapılırsa,problem olmaz... Ama diyelim ki, seçimlerden birinci çıkan parti, bunu başaramadı, ikinci çıkan da hükümeti kuramadı... Böyle bir durumda, anayasa gereği, tekrar sandığa gitmek kaçınılmaz olur.
Ben buna ‘erken seçim’ değil, ‘tekrar seçim’ diyorum. Zira ülkeninhükümetsiz kalması düşünülemez. Ülkemizin yatırımlarının, uluslararası ilişkilerimizin kesintiye uğramaması açısından da belirsizlik uzun sürmemeli; hükümet bir an önce kurulmalı.
lBu seçim sonuçlarının ardından baraj konusu yeniden tartışma konusu olmaya başladı. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
- Ben Başbakanlığım dönemimde, bu konudaki düşüncelerimi çok açık biçimde söyledim. Barajın yüzde 5’e düşürülüp daraltılmış bölgesistemine geçilebileğini ya da barajın tamamen kaldırılıp dar bölge sisteminin benimsenebileceğini belirttim.
Mesela mevcut sistemde, Ankara’da 116 bin oyla bir milletvekiliseçilirken, Bayburt’ta ise 27 bin oyla, Tunceli’de 32 bin oyla bir milletvekili seçiliyor. Manisa’da 112 bin oy, Kilis’te 39 bin oy yeterli olabiliyor, milletvekili seçilmek için. Dolayısıyla, mevcut sistemin de tümüyle adil olduğu söylenemez.
4 LİDERLE GÖRÜŞME
lÖnümüzdeki süreçte parti liderleriyle görüşmeyi de düşünüyor musunuz?
- Görevlendirmeleri yapmadan önce liderlerle görüşmek gibi bir plânım var. Her birini ayrı ayrı davet edip sürece ilişkin görüşlerini almak istiyorum. Programıma bakacağım. Bu görüşmelere yemin töreninden önce de başlayabilirim. Dolayısıyla kendilerini önümüzdeki hafta davet edebilirim.
lSuriye sınırındaki gerginlik hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Tel Abyad bölgesinde, Araplar ile Türkmenler’in hedef alındığı gibi bir hava var. O bölgeden yaklaşık 15 bin Arap ve Türkmen Türkiye tarafına geçti. Onların boşalttığı yerlere, PYD ve PKK yerleştiriliyor. Bu pek hayra alâmet değil. Zira bu, sınırımızı tehdit edebilecek bir yapı oluşmasına yol açılması demek. Bu konudaki hassasiyetlerimizi herkesin göz önünde bulundurması lazım.
İKİLİ GÖRÜŞMELER
lAzerbaycan ziyaretiniz ve buradaki ikili görüşmeleriniz hakkında bilgi vermeniz mümkün mü?
- Azerbaycan’ı ziyaret nedenimiz, malum, Birinci Avrupa Oyunları’nın açılış törenine katılmak. Güzel ve başarılı bir organizasyon yapmışlar. Ziyaret vesilesiyle Aliyev’le, çok iyi geçen bir ikili görüşme yaptık. Çok daha güçlü adımlar atacağımızı, sadakatimizi ve dayanışmamızı da aynı kararlılıkla sürdüreceğimizi vurguladık. Türkmenistan Devlet Başkanı Berdimuhammedov ile de bir ikili görüşme yaptım. İnşallah bu yılın son ayı içerisinde, Türkiye-Azerbaycan-Türkmenistan arasındaki üçlü görüşmeyi de yapacağız. Bu toplantıyı Türkmenistan’da gerçekleştireceğiz.
KIRIM'I GÖRÜŞTÜLER
Putin ile “Basına açık görüşme”de “Avrupa Oyunları“ konuşulmuş... Ya basına kapalı bölümde neler konuşuldu?..
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin’le olan görüşmesini şöyle anlattı:
“Bakü’den ayrılmadan önce Rusya Federasyonu Başkanı Putin ile de yaklaşık 2 saat süren ikili görüşmemiz oldu. Önce beraberimizdeki bakanlarımızla birlikte, ardından baş başa görüştük. Ağırlıklı olarak Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri ele aldık. Bunların başında da nükleer santral ve Türk akımı konuları geliyor. Türk Akım’da Türkiye’nin ihtiyacı olan bir hat söz konusu ama, bunun hedefi 4 hat olacak. Diğer hatlar Avrupa ülkeleri için gerekli. Bu hükümetler arası bir anlaşma olarak yürütüleceği için belirsizlik dönemi hızla geride bırakılıp, gerekli adımların tamamlanması gerekiyor. Devlette devamlılık esastır.
Aynı şey nükleer enerji konusunda da geçerli. Rusya’nın nükleer enerji için yapacağı yatırım, 22 milyar dolardır. Yaklaşık 450 megavatlık yatırım yapılması ve Türkiye’nin bu imkâna kavuşması demek!.. İlerideki sıkıntılarımızı aşma noktasında bizi ciddi manada rahatlatacaktır. Daha ucuz enerjiye kavuşacağız. Hele Sinop’taki de tamamlandığında Türkiye sıkıntılarını aşmış konuma gelecektir
Sayın Putin’le ulaşımda kotalar ve serbest ticaret konularını da ele aldık. Bir diğer konu özelikle Kırım Tatarları’ydı. Kırım’a gönderdiğimiz bir heyet vardı. Bu heyetin raporunu Rusça olarak teslim ettik. Tatar Türkleri’nin endişelerinin olduğunu, akıbetleri noktasındaki sıkıntıları dile getirdik.
O da, bundan sonraki sürecin Kırım Tatarları açısından çok daha güvenli ve teminat altında olacağını söyledi...
Dedi ki: Kırım Tatarları’nın dilini, resmi dil olarak tanıdık... Ayrıca medya kuruluşları ile ilgili herhangi bir sıkıntı olmayacak, prosedürler de bir an önce halledilecek.
1915 olayları ilgili konuları görüştük. Bununla ilgili daha önce Sovyet Rusya zamanındaki kendi bünyelerinde bu konuya yönelik oraya atıfta bulunan bir ifade kullandığını, verdiği mesajın içeriye yönelik olduğunu söyledi. Duma Başkanı’nı da Türkiye’ye göndermesinin, bu konudaki hassasiyetinin göstergesi olduğunu söyledi. Dayanışmanın aynı kararlılıkla sürmesini istedi. ‘Yukarı Karabağ konusunda elimden gelen her şeyi yapıyorum ve yapacağım’ dedi. Ayrıca Suriye konusunu görüştük. Suriye ile ilgili takvim belirledik ve gerekli talimatları verdik. Dışişleri bakanlarımız sürecin takipçisi olacak.”
******************************************************************************
24 saatlik Azerbaycan seyahatinden birkaç anekdot
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Azerbaycan’daki temaslarına devam ederken, bizler de Türk Büyükelçiliği Görevlisi Hamit Karadeniz’in rehberliğinde, hem Bakü’yü gezdik, hem de “Azerbaycan’daki gelişmeler”üzerine bilgi aldık.
“İç Şehir” denilen “Eski Azerbaycan”da oturup çay içip, halkla sohbet ettik, sonra da “Şehitliğe” gidip dualar ettik...
Bu arada, Azerbaycan’a 2 ay önce tayin edilen Din İşleri Müşavirimiz Kamil Güneş ile de “Azerbaycan’daki dini altyapı”yı konuştuk... Kamil Güneş, daha önce “öğretim görevlisi” olarak burada bulunduğu için,Bakü’ye yabancı değil...
Açık söylemek gerekirse; Hamit Karadeniz ve Kamil Güneş’in“misafirperverlik”lerine hayran kaldık... “Çay-Sohbet” filan derken, vaktin nasıl geçtiğini anlayamadık...
Elbette, bize anlattıkları bazı “olay”lar ve bazı “sıkıntı”lar da oldu... Araştırıp, ileride yazarım inşallah.
“1. Avrupa Oyunları”nın açılış törenine gelince... Gerçekten muhteşemdi...İlham Aliyev, tek kelimeyle kesenin ağzını açmış ve “başarılı bir organizasyon” gerçekleştirmiş... Ama, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dediği gibi, oyunlara; “50 ülkeden 6 bin sporcu” katılıyordu ama, açılış töreninde Romanya ve Bulgaristan dışında hiçbir “AB lideri” yoktu!..
Azerbaycan’da, “Paralel’in faaliyetleri” tamgaz devam ediyormuş... 7 Haziran seçimlerinde, “CHP birinci parti” çıkmış!.. Ama, “dini ve milli” hiç bir faaliyetleri yok... Bereket ki; bazı “vakıf”lar var da “İslâm’ı tebliğ”ediyorlar...
Diğer notları da, ileride yazarım...
yeniakit