Selâhaddin Çakırgil
Erdoğan’ın Diyarbekir konuşmasını dinlerken..
Başkan Erdoğan’ın ‘Diyarbekir’ mitingini merakla izledim, baştan sona..
Erdoğan’ın ne diyeceğini bilmediğimden değildi merakım..
O halde, nedendi? İzah edeyim..
Erdoğan, siyasette az rastlanacak farklı bir karakter.. Belki, bazı kanunî mecburiyet ve maslahat gereği, inanmadığı şeyleri de bazan telaffuz edebilir.. Ama, doğru olduğunu inandıklarını ifade edince, o sözü her yerde tekrarlayabilecek ve bedelini ödemeyi göze alacak bir karakter..
***
Bir HDP’linin ‘Kürdistan’ın CHP ve ‘millet ittifakı’ denilen tarafa oy vereceği’ne dair sözü etrafında Başkan Erdoğan, ‘kürd halkı üzerindeki oyunlar’a dikkat çekmeye ağırlık verdi ve katıldığı her mitingde de görüşlerini hışımlı bir şekilde tekrarladı. Sözleri, hele de USA emperyalizminin, Ortadoğu coğrafyasında yeni devletler ve yeni sınırlar oluşturmak hedefinde olduğunun kapalı şekilde ifadesiydi.. Erdoğan miting meydanlarında geniiiş kitlelere bu durumu kendi uslûbuyla ifade etti.
Ama, bazıları, Erdoğan’ın o sözleri sırf, oy almak için, kitleleri tahrik etmek ve coşturmak için söylediğini düşündüler. ‘Bu konuşmayı, gitsin de Diyarbekir’de yapsın bakalım. Yapabilir mi? Asla!’ diyenler bile çıktı.
İçimden kabul etmediğim için, o beyanları sessizlikle geçiştirdim. Doğrusu, Erdoğan’ın bu sözlerinin, oralarda ona oy getirisinin olmayacağını düşündüğüm halde, bu konuşmaları oralarda da tekrar etmesini temenni ediyordum. Çünkü, ona yakışan, buydu.
Nitekim, öyle de yaptı ve ülkenin başka şehirlerinde yaptığı konuşmaları Diyarbekir’de de aynı uslûb ve tonda tekrarladı, hattâ fazlasıyla.. Ama, Erdoğan tutumundan asla tâviz vermedi. Önde gelen bazı HDP’lilerin söylediği, en düşmanca ve PKK ve YPG ile işbirliklerini açıkça haykırdıkları sözlerini görüntülü olarak dinletti halka.. Ve, ‘Geliniz, onları pişman edelim.. Onlar sırtlarını PKK’ya dayamışlarsa, biz Allah’a dayadık. (…) Onları Cudi’de, Gabar’da inlerine gömdük, Kandil’de de gömeceğiz.. (…) Biz kürd kardeşlerimizin emperyal oyunlara âlet olmaması için mücadele ediyoruz.’ dedi ve ‘Şehidlik’lerde birlikte yatan her etnik unsurdan şehidleri hatırlatarak, ‘Şehidlerimizin yapmadığı ayrımı yapanlar alçakların taa kendisidir..’ dedikten sonra, ‘Tek millet’ şiarını da, ‘türk, kürd, arab, çerkez, lâz, arnavud, gürcü’ gibi bir çok etnik unsurları sayarak, ‘Bizim millet anlayışımız bu..’ diye kitleye de tekrarlattı.
***
İKİ NOT:
1-Evvelki gün İstanbul- Taksim- İstiklâl Caddesi’nde ezan okunurken, ıslık ve düdükler çalarak ezan sesini bastırmaya çalışan ve en ahlâksız pankartlarla yapılan feminist yürüyüşte, bir büyük laik partinin İl Başkanı olan hanım da oradaydı.
Kezâ, Balıkesir’in Edremit’in ilçesinde de benzer bir alçaklık sergilendi.
Şöyle ki, ezan okunmaya başlayınca, CHP ilçe başkanı, hürmeten sustu güyâ.. Ama, mikrofon açık kalmıştı.. Oradaki birisi, başkan adayına, ezan okuyan için, çok alçakça laflar etti. Bir diğeri de Başkan adayına, ‘Oyumuz Kürdistan’a..’ deyince, o sözü, bir CHP’li, ‘Yani, bize oy verecek!’ diye açıkladı.
Unutulmamalı..
2- Resul Tosun bey’in dünkü Star’da yazısının ‘Hâmiş’ine ek: Ardan Zentürk’ün 7 Mart tarihli yazısında geçen ‘Müslümanlar’ın birinci görevi İslamcı hareketlerden kurtulmaktır, çünkü hepsi Haçlıların kontrolü altındadır’ şeklindeki ifade, temelde bir yanlış olduğundan bir genelleme hatasından da söz edilemez.
Çünkü,‘İslâmcılık’ tanımı, kendilerini Müslüman olarak niteleyen ve dünyayı İslâm inancına göre düzenlemeyi ideal edinen ‘müslüman’ kimselere, son 30-40 yıldır verilen bir sıfattır. Böyleyken, eğer Haçlılar’ın kontrolünde olan Müslüman görünümlü birileri varsa, onlar ancak ‘münafık’lardır, ‘Müslüman görünümlü casuslar’dır.
Bu bakımdan, o cümle yanlışlıkla yazılmış ise, gereken düzeltmeyi yapmak Ardan Bey’in sorumluluğundadır. Aksi halde, o ifade, ‘Ben Müslümanım..’ diyen herkesin üzerine atılan bir iftira mahiyetindedir.