Hakan Albayrak
"Ermeni tasarısını bu defa da geçirmezseniz namertsiniz!"
Ermeni Soykırımı Yasa Tasarısı'nı kabul eden ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu'na teşekkür ederim.
Yalnız, skoru beğenmedim.
23 "evet" ve 22 "hayır" yerine 45 "evet" olsaydı daha iyi olurdu.
Şimdi top Temsilciler Meclisi Genel Kurulu'nda.
Yasa tasarısı orada da kabul edilirse Senato'nun ilgili komisyonuna ve orada da kabul edilirse Senato Genel Kurulu'na ve orada da kabul edilirse Başkan Obama'nın masasına gidecek.
Umarım tasarı Kongre'den görkemli bir onayla geçer ve Başkan Obama hiç tereddüt etmeden tasarıyı imzalar da ömrümüzü yiyen bu şantaj tezgâhı nihayet parçalanır.
* * *
"Ne umdurur ne öldürür" diye bir laf var.
Amerikalılar hem öldürüyor, hem umduruyorlar.
Ermeni'yi de Türk'ü de 'Soykırım Endüstrisi' çarkında bir güzel öğütürken, ikisinin de kaynaklarını bir güzel tüketirken, enerjilerini bir güzel emerken, 'ya tutarsa' dedirterek ikisini de bir güzel İDARE EDİYOR ve bir güzel oyalıyorlar.
'Tutarsa' ne olacak?
Tasarı yasalaşırsa Ermenilerin, yasalaşmazsa Türklerin başı göğe mi erecek?
Tasarının yasalaşması Türkleri, yasalaşmaması Ermenileri perişan mı edecek?
Türkiye, böyle şeylerle yere serilemeyecek kadar güçlendi.
Ermenistan ise zaten yerlerde sürünüyor ve ABD'nin "Ermeni Soykırımı'nı tanıyorum" demesiyle ayağa kalkacağı da yok.
Diaspora Ermenileri Amerikan siyaset koridorlarında harcadıkları efor ve sermayeyi belli bir noktadan sonra Türkiye'ye yönlendirip Türkiye ile doğru dürüst bir zeminde buluşmak için harcasalardı, hem emperyalistlerin şantaj aracı olmak gibi utanç verici bir konuma düşmeden 1915 konusunda makul bir netice elde edebilir hem de Ermenistan'ın Türkiye ve Azerbaycan'la ortak bir kalkınma sürecine girmesini temin edebilirlerdi.
"Aman bu tasarı geçmesin!" diye yalvarıp yakararak Yahudi lobilerine para döken Türkiye de vakitlice siyaset değiştirip Ermenilerle masaya otursaydı akıllılık etmiş olurdu.
Nitekim şimdi Ermenistan'la doğrudan diyalog kurarak akıllılık ediyor.
Bunu Ermeni diasporasıyla diyalog takip etmeli.
Oradan bir sonuç çıkmasa da, Türkiye, ABD'deki 'Soykırım Endüstrisi'ni beslemekten vazgeçip Ermenistan'la diyalogunu geliştirmeye bakmalı.
Onun bunun baskısı yüzünden değil, Türkiye ile Ermenistan arasındaki 1915 duvarının yıkılması vicdanen ve siyaseten doğru olacağı için.
1993'te Alparslan Türkeş ve arkadaşlarının Ermenistan yetkilileriyle görüşmelerinde şöyle bir zihin jimnastiği yapılmış:
"Türkiye-Ermenistan sınırının Ermenistan'a bakan tarafına Ermenice 'Türkiye Cumhuriyeti 1915'te hayatlarını kaybeden masum Ermeniler için üzgündür' ve Türkiye'ye bakan kısmına Türkçe 'Ermenistan Cumhuriyeti 1915'te hayatlarını kaybeden masum Türkler için üzgündür' gibi bir şey yazsak nasıl olur?"
Tabii ki iyi olur.
Böyle zihin jimnastiklerinin çokça yapılması lazım.
Başkaları işe karıştırılmadan, Türklerle Ermeniler ve yahut Türkiye ile Ermenistan tarafından yapılması lazım.
* * *
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Kendi tarihimize tam bir özgüven içinde bakıyoruz. Güzel günleri de acı anıları da tartışmaya hazırız. Türkiye ile Ermenistan ilişkilerini normalleştirmeye, Kafkaslar'da kalıcı barışı geliştirmeye kararlıyız" diyor ve bu kararlılığı "üçüncü ülkelerin parlamentoları"na göre şekillendirmediklerini vurguluyor.
Doğrusu budur.
Ermenistan, Türkiye'nin uzattığı zeytin dalını geri çevirir ve Rusya'ya bağımlılığını besleyen o anlamsız işgal siyasetinde ısrar ederse, kendisi bilir. Türkiye bir şey kaybetmez, sadece dış politikadaki mevcut artılarına bir yenisini ekleyememiş olur, Ermenistan ise eksilerini çoğaltır.
Amerika'daki soykırım lobisine ve o lobi üzerinden Türkiye'yi zapturapt altında tutmaya çalışan emperyalist sistem lortlarına gelince...
Ne haltları varsa görsünler!
Hiç oralı olmamalıyız.
İlle de oralı olacaksak şöyle demeliyiz:
"Ermeni Soykırımı Yasa Tasarısı'nı yılladır Demokles'in Kılıcı gibi başımızda sallayıp duruyorsunuz. 'ABD Başkanı 24 Nisan günü yapacağı konuşmada soykırım kelimesini kullanacak mı kullanmayacak mı' sorusuyla boğuşturarak mütemadiyen diken üstünde tutuyorsunuz bizi. Her sene aynı hikâye. Yeter ulan! Bu defa da tasarıyı geçirmezseniz namertsiniz! Bedelini ödemeye hazırsanız, buyurun, hodri meydan!"
Türkiye böyle bir tavır sergilerse Amerikalılar "Şantaj gücü kalmadı, artık işe yaramıyor" diyerek bu davadan vazgeçeceklerdir.
Gururlarına yediremeyip "Madem öyle, gel böyle!" diyeceklerse de desinler.
Türkiye her halükarda bu şantaj kıskacından ve dolayısıyla ABD'ye minnet borcundan kurtulmuş olacak.
yenişafak