Ahmet Taşgetiren
Evdeki ittifak hesapları çarşıya uyar mı?
Yeni ittifak arayışları her parti için pek çok soruyu beraberinde getiriyor.
İttifak derdine düşen ilk parti Ak Parti. Çünkü iktidarı sürdürmek için ittifaka ihtiyacı var.
MHP ittifakı, evet, bir mecburiyet. Ancak bu ittifak Ak Parti kimyasını etkiliyor ve bir yandan da oylarını düşürüyor. Bugün Cumhur İttifakı bir yandan “Tek Adam” niteliği yüzünden eleştiri alıyorsa, diğer yandan da MHP’nin üslubu ve özellikle son dönemde içine girdiği şiddet uygulamaları yüzünden tepki görüyor. MHP’li bir ittifakın Ak Parti’ye yönelen Kürt oylarını olumsuz etkilediği ise açık.
Şu sıralar Ak Parti - MHP ittifakının yanında Cumhur İttifakı’nın üzerine Doğu Perinçek gölgesinin düştüğü de çok net. Türkiye siyaseti acayip biçimde bir “Doğu Perinçek Pazarlaması”na sahne oluyor. Kerameti nereden menkul ise bu zat her gün bir tv kanalında arzı endam ediyor ve açık açık “Ak Parti’nin Vatan Partisi çizgisine geldiğini ve Cumhur İttifakının Vatan Partisi politikalarını uyguladığını” söylüyor.
Şu ana kadar Ak Parti ve MHP cenahından Doğu Perinçek’in etkinlik iddialarına ilişkin (bu iddialar ne kadar boş veya dolu) bir tepki de gelmiş değil. Bunu Vatan Partisi oylarına mecburiyetle mi izah etmeli yoksa “Bunun ne yanlışı var, Vatan Partisine benziyorsak benzemiş olalım” yaklaşımıyla mı anlamak kolay değil. (Perinçek olgusunun Doğu Türkistan’a duyarsızlık gibi bir bedele dönüşmesi ise işin en dramatik yanı.)
Ak Parti’nin MHP’li bir ittifaka alternatif oluşturacak ittifak bileşenleri İyi Parti olabilir, Saadet olabilir. Bu iki partiye olta atıldığı da bir vakıa. Muhtemel ki İyi Parti, MHP’nin yerine ikame edilmek isteniyor, Saadet ise MHP’li yapıdan eksik kalan sayıları tamamlamak için…
Zorluk şurada ki, İyi Parti daldaki kuş, MHP ise kafeste. Kafestekini ürkütüp daldakini de yakalayamazsanız işiniz hepten harap. Onun için İyi Parti ile ilgili hesapları çok açık etmeden ve kafestekini ürkütmeden yapmak lazım, bu ise çok netameli bir iş. Ak Parti İyi Parti’yi yanına alabilseydi, bu yapıya mesela Saadet’in katılması daha kolay olabilirdi. Tabii Perinçek ismi ile ilgili rezevler saklı kalmak kaydıyla.
Saadet’in MHP ile hele Perinçek’le yan yana gelmesi çok daha zor. Saadet, geçmişteki bir birlikteliğin bedelini Kürt oylarını, daha kötüsü “Kürtlere söz söyleme imkanı”nı kaybetmekle ödemişti. Şimdi MHP’nin Ak Parti’ye yüklediği bedeli görüyor iken, Saadet o konuda daha duyarlı hüviyetiyle o ittifakın tamamlayıcı unsuru olur mu, soru.
Burada hem İyi Parti hem de Saadet için ana sorun, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yönelik itirazlarında odaklaşıyor. Sistemin dengesiz - denetlemesiz bir “Tek Adam yönetimi” haline geldiği ve MHP’li ve Doğu Perinçek’li bir “parti devleti” hüviyeti kazandığı tespiti, iki partinin de ana itirazlarını oluşturuyor. Bu konu, Cumhurbaşkanı’nın ise neredeyse kırmızı çizgisi halinde. Nasıl restore edilecek bu konu, ya da mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Oğuzhan Asilltürk görüşmesinde bu konunun nasıl çözüleceği ele alındı mı, bilinmiyor.
Kaldı ki Saadet ile ittifakta bir başka sorun, ittifak girişiminin parti kurullarının görünen isimleriyle değil, “Tepeden aşağı” bitirilmek istendiği görüntüsüdür. Yani “Hareketin Abileri” bağlanırsa bu iş biter, Parti’nin genel başkanı ve kurulları Yukarı’dan gelecek talimata uyar yaklaşımı… Bu yaklaşımın Saadet camiasında kimi hareketlenmelere yol açtığı kamuoyuna yansıyan tepkilerden anlaşılıyor.
Saadet Ak Parti ayrışmasından bu yana çetin bir sınavdan geçerek bu günlere geldi. Çetin sınav, Milli Görüş’ün içinden çıkan Ak Parti’nin milli görüş gömleğini çıkartarak iktidar olması, iktidarının yıllarca sürmesi ve Saadetin nerede ise marjinal diye nitelenebilecek bir alanda kalması… Ak Parti’ye akış ve tamamen silinme riski… Bu kolay direnilecek bir süreç değildi. Bu aşıldı. Direnildi. Ve bir süreden beri ismi etrafında farklı bir saygınlık alanı oluşturdu. Bu sonuçta Temel Karamollaoğlu’nun çizdiği imajın etkisi görmezden gelinemez. Muhtemel ki bu imaj, parti kadrolarının tercihidir. Nitekim partinin kimi videolara yansıyan medya dili de farklı bir kaliteyi sergiliyor.
Şahsen ben, öteden beri siyasi ortamda Saadet çizgisinin, Ak Parti’ye yönelik bir tür “tanzim çizgisi misyonu” taşıdığına inandım, bunu “Keşke Mecliste bir Saadet grubu olsa da Ak Parti’ye muhalefet sadece CHP’den gelmese” diye ifade ettim.
Saadet şu sırada sanıyorum “Pragmatizm ve ilke hassasiyeti” arasında bir tercihte bulunacak. Bunun da parti bünyesine yansımaları olacak. Ki “AKP – MHP sofrasına meze olmayız, diye, yoldan çıkan trenin hazını artırmayız” diye tepkiler gelmeye başladı bile.