Selâhaddin Çakırgil

Selâhaddin Çakırgil

Evet, ‘Biz Milletiz..’ Bu ülkeyi darbeye, teröre yedirmeyiz!.

İstanbul’un hemen her tarafında, son iki-üç haftadır, umumî nakil vasıtalarında, şehrin en merkezî yerlerinde, meydanlarda, duvarlarda kocaman; bazıları bir metrekare kadar, bazıları birkaç metrekare büyüklüğünde afişler..  

Üzerinde, ‘Biz Milletiz.. Türkiye’yi, darbeye, teröre yedirmeyiz..’ yazısı göze çarpıyor.

Sanıyorum ve de temenni ediyorum ki, aynı afişler ülkenin her tarafında da vardır.

Öyle sanışım da şuna dayanıyor: Bu afişlerde dile getirilen görüşler ve kararlılık, sanki Tayyib Bey’in ağzından bire bir çıkmış gibi bir hava veriyor.

Çünkü Tayyib Bey yıllardır, ‘millet’ terimini aslî mânâsına en yakın şekilde kullanan ve bu dikkatte genel olarak yalnız kalan birisi.. En yakın çalışma arkadaşları bile yazık ki onun bu dikkatine dikkat etmiyorlar ve konuşmalarında, nutuklarında, türk milleti nitelemesinden geçilmiyor.

Halbuki bir ‘türkkürd, fars, arab..’, vs. bir kavmî isimdir, bir inanç ismi  değil..

***

‘Millet’ terimi, halkın dilinde farklı mânâlar kazanabilir. Hattâ, bazı topluluklara mesleklerine göre, ‘şoför milleti, tüccar milleti’; ya da cinsiyetlerine göre, ‘erkek milleti, kadın milleti..’ gibi yakıştırmalar yapılır.

Gerçekte ise millet, ‘din’ demek olduğu gibi, bir dine mensub olan topluluğa da ‘millet’ denilebilmektedir.

‘İslam Milleti’ veya ‘Millet-i İslam’, hem İslam dini mânâsında, hem de bu dinin müntesibleri hakkında kullanılmaktadır.

Kur’an’da da, (Nahl Sûresi,120.’de meâlen), Hz. İbrahîm için, ‘İbrahîm gerçekten de Hakk’a yönelen bir ummet idi..’  ibaresi kullanılır ki, bu ibarede hem ‘İbrahim’in dini’ne işaret, hem de, Hz. İbrahîm’in -bir inanç toplumunun nüvesini, çekirdeğini oluşturması hasebiyle,- ‘tek başına bir ummet olduğu ifade edilmiştir..’ diyenler de olmuştur. Ve buradaki ummet, zaman içinde ‘millet’  kelimesiyle karşılanmıştır.

***

Bunun için de uzun asırlar boyunca, ‘İslam Milleti, Hristiyan Milleti, Yahudi Milleti’ gibi isimlendirme ve terimler, bir inanç etrafında bir araya gelmiş bir insan cemiyyeti, topluluğu mânâsında kullanılmıştır.

Benzer şekilde, bir mânâlandırmayı da, ‘Küfür, tek millettir..’ meâlindeki ‘el’kufr-i mille-t-un vâhideh..’ hadis-i nebevî ‘rivayet’inde de görmek mümkündür. Buna bakarak, ‘el’İslam’u mille-t’un vâhideh.. /İslam tek millettir..’ yorumu da mantıkî olarak da elde edilir. Çünkü, burada da anlatılmak istenen, Müslümanların da tek ümmet / tek millet olduğu hususudur.

***

Bu açıdan bakıldığında İstanbul’un hemen her yanını süsleyen ve kitlelere hissettirilmek- hatırlatılmak istenen yüksek şuûr, ‘Sen hangi kavim, kabile aşiret, etnik kökenden olursan ol, sen bir milletsin.. Biz ‘millet’iz. Bir inanç toplumuyuz..’  mânâsıdır.

Yani, kürd, türk, arab, vs.  gibi yanlış ve içi boş ‘millet’ tanımlamaları değil, bizi etrafında toplayan inanç değerleri hatırlatılıyor.. Yani biz maddî hamur ve çamurumuzu oluşturan ırk, renk, kavim, cins veya dil grubundan insanlar olarak değil, aynı inançtan beslenen bir toplumuz.

***

Tayyib Erdoğan’ın çok hassas olan bu konuda ısrarla ‘tek millet’ vurgusu yerli yerine oturuyor. Ve yanlış anlamalar olmasın diye, yığınla kavimleri, etnik unsurları da sık sık zikrederek, bir inanç toplumu mânâsında, tek millet olduğumuz gerçeğini vurguluyor.

Ve, Hz. Nuh’un, kendisine inanmayan oğlu onun sulbünden idi, ama, onunla aynı ‘millet’ten., aynı inanç toplumundan değildi.

Resul-ü Ekrem (S) de, en yakın akrabalarıyla bile savaşırken, yanında, Habeş’den Bilâl, Yemen’den Ebu Zerr’, İran’dan Selman, Rum diyarlarından Suheyb’ler vardı; onlar bir millet idiler.

***

Evet, ‘Biz milletiz..’ ibaresi, bize bir inanç toplumu olmanın derinliğini anlatmakta, bize gönül coğrafyamızın engin haritalarını sunmakta..

***

M. Âkif merhûm hayat iksirimizi 100 yıl öncelerde ne güzel anlatmıştı:

‘Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez.

Toplu vurdukça yürekler, onu top sindiremez!’  

stargazete

Bu yazı toplam 796 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar