Merve Kavakçı
FETÖ’den neoFETÖ’lere
Silivri, Sincan ve Türkiye’nin dört bir yanında yürütülen FETÖ davalarında trajikomik sahneler yaşanıyor, sanıklar şehid edilenlerin ve gazilerin aileleriyle, vatanının, toprağının, siyasi iradenin yanında duran halkımızla hicab duymaksızın alay ediyor, tarih bunları bir bir kayıt altına alıyor. Bu noktaya gelişimizdeki en temel etken…. Hayır, siyasi iradenin daha önce örgütle siyasi bir ortaklık kurması değildir… Hayır, dindar kitleye karşı pozitif ayrımcılık yapılması düşüncesiyle siyasetin belli kurumlarına yerleşmiş olmaları değil…. Bilakis dine mesafeli, dindara daha da mesafeli ve hatta birinci ile ikinciyi mukayese ettiğinizde, birinciye belki siyasi doğruluk adına olan mesafesini allayan pullayan, benim babam da hacı, annem de tavşan kulaklı, bacım da şöyle, amcam da böyle nakaratı ile “ikna” yoluna gidip aslında ne yazık ki kendinden başkasını kandıramamak, ikinciye olan mesafesini ise açık bir oryantalizm refleksi ile “uzaklaştırarak” yapmak sebebiyet vermiştir.
Bir “dahi” izah edelim mi… Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması adına dini öteleyen anlayışın benimsenmiş olması ve bunun bizatihi devlet kademelerinin en tepesinden en alt seviyesine doğru bir sosyal mühendislik projesi olarak işlenir hale getirilmiş olması, metafiziksel anlamda insanın arayışını bastırmamış, tam tersine kamçılamış olması ile sonuçlanmıştır. Bir asır sonra gelinen noktada din, beklendiği, umulduğu veya korkulduğu gibi bir yere gitmemiş, dindar bir yerlere savrulsa da o da devre dışı bırakılamamıştır. Bu, dindar mutasyona uğramamıştır anlamına gelmez, ama burada konumuz o değil. Konumuz FETÖ gibi bir yapının bu topraklarda neşet etmesinin arkasındaki ana itici gücü keşfetmek. O da maalesef mevzubahis mesafenin bir türlü kapatılamaması, münevver kabul edilen sınıf içinde değişen dünyanın dinamikleri ile kendini yenileyen bir zihin yapısının geliştirilememesi ve bunun götürülerinin topluma yansıması ile tezahür etmiştir.
Öyle olunca, dinini saklayanı da, takla atarken dinini yaşadığını iddia edeni de, dinin en temel prensiplerini çocuk oyuncağı gibi fırlatıp atanı da fark edemez hale gelir, farkedilse bile önce yadırgar, sonra sorgular, bir süre sonra da benimser yığınlar görülür.
Şimdi buraya nereden geldik…. 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin bizde açtığı yara şehidlerimizin bıraktığı boşluk, gazilerimizin kaybettiği uzuvları, ihanet ile birlikte gelen arkadan bıçaklanma hissi, artık kime güvenebiliriz ki yorgunluğu ile sınırlı değil. Bunun ötesinde, bunun temelinde yaşadığımız din olgusunun algılanışındaki sarsıntıdır. İslam’ın bütün haramlarını din diye bir yerlere satabilenler farklı kisveler içinde topluma nüfuz etmeye yine çalışacak. Çalışıyor da. FETÖ yeni formlara evriliyor. Hayır, bahsettiğim FETÖ şimdiki FETÖ değil. Bu başka FETÖ. NeoFETÖ diyelim. İkisi arasındaki bağlantı? Bugün FETÖ bize nasıl bir zarar veriyorsa, benzer veya benzeşmeyen bir zararı zaman içinde ben diyeyim yirmi sene, siz deyin otuz ama mutlaka mutlaka bir ileri tarihte verecek örgütler, yapılar, zihinler, anlayışlar, akımlar. Ne? İsim mi vereyim?
yeniakit