Merve Kavakçı
Geleceğimiz
Referandum sonrası en önemli sorulardan biri gençliğin nasıl kazanılacağı sorusu olacaktır hiç şüphesiz. Bunu iktidar veya muhalefet bazında, tek bir partiye endeksli olarak ve hatta sadece siyasi arenaya dair olarak değil, genel anlamda değerlendirmesi gereken bir soru olarak ele almak durumundayız kanaatindeyim. Gençlik yani geleceğimiz nereye doğru gidiyor, biz ne yapabiliriz, onların bizi anlaması kadar biz onları nasıl anlayabiliriz… “Müslüman” derdi olarak gençlik bu ülkede herkesin olmasa da önemli bir kısmımızın meselesidir. Milenyal nesil yirmili yaşlarına uzandığı şu yıllarda 1980’lerden bahsediyoruz, onlar bize bizim 1960’lardan bahseden annelerimiz, 1930’lardan bahseden dedelerimize baktığımız gibi bakıyorlar. 90’lar ise uzanabildikleri en son gerçeklik tarihi sanki. Ötesi yok. Sanal gerçekliğin daha doğrusu gerçeksizliğin içine doğmuş olan bu nesil değil nesiller, tabiri caizse beyinlerinin kurumu ile de bizden farklı. Onlara yetişmek, onları yakalamak, onları geri çekmek değil, onlarla beraber koşmak, ama koşarken rehber olmak, raydan çıkabilecek bir vagon misali, arada çekip çevirmek lazımdır. Öyle ki bunu ancak onlarla aynı hızda yaşayabilirsek başarabiliriz. Her nefesimiz kesildiğinde biraz duraklarsak onlar ufukta yok olup giderler, ancak arkalarından hasretle şu dökebilir, iyi temennilerimizi onunla sınırlayabiliriz. Teknoloji çocukları bu en az iki nesil, arkalarından gelenlere de liderlik edecekler, Sırat-ı Müstakim üzre olmak ondandır ki ayrıca önem arzetmektedir.
Gelecek nesillere yetişmek ve aynı ivmede hareket eder durumda olmak zorundayız. Sonra en önemli iletişim aracı olan dil üzerinde birlik sağlamak lazım. Burada kasıt ille de konuşulan, organımız dilimizin ve ses tellerimizin vesilesi ile kurduğumuz iletişim değil. Yazılı, sözlü ve jest, mimik her türlü halimizle kurduğumuz iletişim. Burada dikkat ederseniz, çocuklar bizim gibi konuşsun veya biz onlar gibi konuşalım anlaşalım demiyorum. Benim teklifin birbirimizi anlamak noktasında ortak bir yerlerde buluşmak ve bu alanı isteyerek, bilerek, genişletmeyi gayret edinmek. Semboller, şekiller üzerinden gençlerin geliştirdiği dile çok yabancıyız biz erişkinler. Oysa onlar aralarında bunların vesilesi ile anlaşıyorlar. Burada gitgide kısırlaşan kelime haznemiz, cumhuriyetin ilanından sonra yaşadığımız Türkçeleştirme politikalarının sonucunda limitlenen fikir dünyamızı irdelemeyeceğim. Bir taraftan bu gerçekliği kabul ederken diğer taraftan şimdiki halimizi arar konuma gelmeye namzet olduğumuzu söyleyip geçeceğim.
Her halükarda gençleri anlayacak, kendimizi anlatacak araç ve gereçlerin tamamından istifade etmemiz gerektiğini vurguluyorum o kadar. Sonra… Sonrası asıl zor olan. Bu ana kadarki bundan sonrakini mümkün kılabilmek için gerekli olan. Sonrası zihinlerin karşılıklı tanışması, karşılıklı anlaşılması, karşılıklı kavranması diye sıralanabilir. Dikkat ediniz, tanışmaktan söz ediyorum. Anlaşılmak ve kavranmaktan bahsediyorum. Evet. Yan odadaki, kızımızla, aşağı kattaki torunumuzla, birazdan yemek sofrasında yan yana oturacağımız küçük oğlumuzla hasbihal edebilelim. Ve! Ve! Ve… Tahayyül edebilmeleri için her türlü çabayı sarfedeceğimiz sabır, kanaat, tatmin, rıza, ahlak, nefs, terbiye ve edeb gibi konulardan bahsedebilelim….
yeniakit