Geleneksel Frenk faşizminin tezahürü

Birkaç terör eylemi, Batı'nın yüzyıllar içinde kurduğu değerler sistemini yerle bir etmeye yetti dedik. "Medeniyetimiz tehdit altında" diyen Frenkler bugüne kadar vaz'ettikleri "evrensel değerler"i çiğneyerek Müslümanlara karşı yeni bir Haçlı Seferi başlatmış bulunuyorlar. Gerçi, Haçlı Seferleri'ni hiç bitirmemişlerdi; haksız-hukuksuz barbarlar olarak gördükleri Müslümanlara insafsızca saldırmaktan, Müslümanların kanını döküp mallarını gasp etmekten hiç vazgeçmemişlerdi; fakat Batı'da yaşayan Müslümanlarla ilişkilerinde, yakın zamana kadar, demokratik ölçüleri gözetmeye çalıştıklarını inkâr edemeyiz. Müslüman yurttaşlarına "Değişmelisiniz, bize benzemelisiniz" deyip durmakla beraber, asimilasyonun geniş bir zamana yayılması gerektiğini düşündükleri için toleransı elden bırakmıyorlardı. Ama şimdi durum değişti. Tolerans bitti. Batı Müslümanları artık yurttaş değil rehine olarak görülüyor ve dışarıdan gelen her saldırının acısı bu rehinelerden çıkarılıyor. İslam devletleri, Kudüs katliamı ve Endülüs soykırımı gibi büyük felaketler karşısında bile itidallerimi korumuş, bunların acısını kendi bünyelerindeki Hıristiyanlardan çıkarmaya kalkışmamışlardı. Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa hükümetleri ise İkiz Kuleler'in yıkılması bahanesiyle Müslüman azınlıklara topyekün savaş açtılar.

Batı Müslümanlarının kendi hayat tarzlarını sürdürmek için kurdukları "kültürel gettolar" topa tutuluyor. Müslümanların kendi mahalleleri, kendi bakkalları, kendi dernekleri, kendi gazeteleri, kendi televizyonları, kendi dilleri, kendi kültürleri olmamalıymış. "Kültürel getto"larından, bilhassa camilerinden çıkıp Batı toplumuna karışmalıymış Müslümanlar. Entegre olmalıymışlar. Hatta asimile olmalıymışlar (Almanya İçişleri eski Bakanı Otto Schily, "Türkçe konuşan homojen bir azınlık istemediklerini" beyan ederek tek çarenin "asimilasyon" olduğunu açıkça söyledi de, entegrasyon balonu nihayet söndü. Entegrasyon deyince: Dünyanın en demokratik devleti olan İsviçre'nin vatandaşlık dairesi, tesettürde ısrar eden Müslüman hanımların vatandaşlık taleplerini şu gerekçeyle reddediyor: "Başını açmayacağını beyan etmek suretiyle yetersiz entegrasyon temayülü sergilemiştir").

İslam medeniyetini hiç rahatsız etmemiş olan "kültürel gettolar" Batı medeniyetine niye batıyor? Berlin'de, Amsterdam'da, Paris'te Türk ve Arap mahallelerinin bulunması niye bir zenginlik, bir güzellik olarak görülmüyor?

İslam devletlerinde gayrimüslim 'getto'larının haddi hesabı yoktu. Rum mahalleleri, Ermeni mahalleleri, Süryani mahalleleri, Kıpti mahalleleri, Yahudi mahalleleri vs, vs, vs" Herkesi kendi mahallesinde kendi usulünce yaşar, kendi dininin icaplarını yerine getirir, kendi gelenek dairesinde hareket eder, kendi dilini konuşur ve bundan ne devlet ne de Müslüman çoğunluk rahatsız olurdu. Gayrimüslimler 'kültürel getto'larını şehir merkezlerine de taşıyabiliyor, özgün hallerini her yerde serbestçe sergileyebiliyorlardı. İslam medeniyeti, farklı olanın, farklılığını koruyarak yaşamasına imkân tanır ve dahası buna katkıda bulunurdu. Ümmet-i Muhammed'in kurduğu Bağdat, Kahire, Tahran, Kazablanka gibi şehirler, farklı ümmetlerin varolma hakları gözetilerek, yani kiliselere, havralara, gayrimüslim mahallelerine yer verilerek inşa edildi. Bunlar Dar'ul İslam'ın tabii unsurları olarak görüldü. Farklılığı ortadan kaldırmaya tevessül edilmedi; Sünnetullah'a saygı gösterildi. "Rumlar, Ermeniler, Süryaniler, Kıptiler, Yahudiler niye bizim gibi olmuyor, niye Müslümanlara karışmıyor, niye Araplaşmaya / Türkleşmeye / Farslaşmaya direniyor?" gibi saçma sapan sorular sorulmadı. Frenkler ise böyle saçma sapan soruları tarih sahnesine çıktıkları günden beri soruyorlar. İstiyorlar ki bayraklarını diktikleri her yerde herkes onların kimliklerini benimsesin, tepeden tırnağa onlar gibi olsun, onlar gibi inansın, onlar gibi düşünsün, onlar gibi konuşsun, onlar gibi giyinsin, onlar gibi yiyip içsin, onlar gibi eğlensin. Farklı olandan anlamsızca nefret ederler, sonra da bu nefretlerini "özgürlüğü korumak", "insan haklarına saygı", "terörle mücadele" filan diyerek 'rasyonalize' etmeye çalışırlar

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'i haşa terörist gibi gösteren karikatürler, Hollandalı siyasetçi Gerd Wilders'in "Fitne"si vs, vs, vs, Frenklerin 1000 yıldır sergileyegeldikleri kültür ve medeniyet ırkçılığının sıradan tezahürleridir.

Yeni Şafak

Bu yazı toplam 925 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar