Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Gıda ve sağlık fıkhı

Allah 5G ve “Lecitine” ile ilgileniyor mu?. (Haşa). Allah’ın iradesi ve bilgisi dışında bir şey var mı, olabilir mi? Yok öyle bir şey. Bu “Hakikat”tan sonra sormamız gereken şey, bu konuda O’nun rızası ne yönde? Allah (cc) bizim, yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, yaptığımız, baktığımız şeyleri de biliyor ve yapmamız gerekirken yapmadıklarımızı da!

Onun için hep diyorum ya, “Bu dünyada yaptığımız ve yapmamız gerekirken yapmadığımız, söylediğimiz ve söylememiz gerekirken söylemediğimiz her şeyden hesaba çekileceğiz. Bu dünyada yapıp yapmadıklarımızla ya kendi cennetimize sırtımızda tuğla taşıyacağız, ya da kendi cehennemimize sırtımızda odun taşıyacağız.”

Öyle bilim, siyaset, teknoloji filan, o her ne ise, o işlerin gerçekleşmesinde, başarı ya da başarısızlıklarda, insanoğlu mutlak belirleyici değildir. Bu Yaradan’ın takdiridir. Yoksa göklerin hazinesinin anahtarı, Peygamber de olsa kimsenin elinde, tasarrufunda, yetkisinde değildir.

Yaratılan her şeyin bir kaderi, canlı ise bir rızgı ve bir son olarak eceli vardır. Bütün bu olaylar, bir imtihan için yaratılmıştır. Allah nimetlerini kimi zaman artırarak, kimi zaman eksilterek onları imtihan etmektedir. Kimsenin Allah’ın elinden bilgi, servet, güç ve iktidarı çalmak, ya da O’na rağmen tasarrufta bulunmak, O’nu kıyamete, ya da iktidara, servete – zenginliğe zorlamak gücü yoktur.

İster iman etsin, ister etmesin, onu zengin, güçlü, fakir ve güçsüz kılan Allah’tır. Ve bil gaderi hayrihi ve şerrihi minallahu teala. Ve bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir. Biz bilmeyiz Allah bilir. Allah dilerse, Süleyman mabedinin inşasında olduğu gibi, kafirleri bile dinine hizmet ettirebilir, bukağılı Şeytanlara mabed inşa ettirebilir.

Mümin kibirlenmez, çünkü güç sahibi olan yalnız Allah’tır. Kıral ya da köle fark etmez, biz abd-i aciz insanlarız. Ve mümin kendini acz içinde ve yalnız hissetmez, çünkü onun Rabbi vardır. O, kuyudaki Yusuf’u Mısır’a saltan edendir. İşte bizim siyasetçi, işadamı, STKtemsilcisi, bilim adamı dediklerimizin gelip tıkandıkları yer tam burasıdır. Birçoğu kendini Promete sanıyor! “Aydınlanma felsefesinin ürünü” olan “Aydın” dediğimiz insanların açmazı da işte tam bu noktada ortaya çıkıyor. Onlar sonunda, okyanus sahilinden kumdan saraylar yapan çocuklara benziyorlar. Ya da oyunda, eğlencede ömür tüketiyorlar. Haz peşinde koşuyorlar, fedakarlık, paylaşma ve çileden uzaklaşıyorlar. Zenginleştikçe ve güçlendikçe “Babil kulesi” gibi gökdelenlere yükseliyor ve giderek Hak ve halkla bağlarını kopartıyorlar. Ve dilleri, kalpleri, korkuları ve umutları farklılaşıyor. Artık ne kederlerini ve ne de mutluluklarını paylaşamıyorlar. Oysa Hak’dan alıp, halka verecektik. Halkın Hakk’a yükselişi için onlara rehberlik yapacak, güzel örnek olacaktık.

 

Tarım ilaçları, ya da hormonlar, fenni gübre, GENOM, RF ya da MR hangi seviyede haram olur. Haram ya da helal, Allah’ın razı olup olmadığı şeyler ve işlerle ilgidir. Bunların bir kısmı muhkem, bir kısmı müteşabih’dir. Müteşabih olanı, Kur’an ve Hadislerdeki genel hükümler çerçevesinde, ilim, hikme, akıl, istişare ve şûra ile anlarız. Yoksa bu konularda içtihad ya da fıkhetme yetkisini FDI’a, DSÖ’ye, FAO’ya mı bıraktık! Ya da “Bilim kurulu” dediğiniz kurul bu hassasiyete sahip bir topluluk mu, o kurul “ruhani konsül” gibi bir şey mi? Bilim din mi, “yeni normal” düzende durum ne olacak?

Mesela sanki Bill Gates ya da Elon Muskzamane ilahları ya da tanrıları gibi davranmıyorlar mı?

Mesela şu sorulara kim, nasıl cevap verecek? Humanoid’le evlilik zina sayılır mı, Sanal uyuşturucu haram mı? Sihir haram da bir insanın beynine Chip takıp, beynini silmek ya da beynine onun iradesi dışında yüklemek yapmak ne oluyor? Kapıları dinlemek haram da şifreleri Hack’lemek ne oluyor. Sanal alemde yalan haber yaymak dedikodu, iftira olur mu? 3 boyutlu sanal porno ya da sanal pedofili.. Biliyorum “Allah yaklaşmayacaksın” dedi, varacağı yer orası olan yola çıkmamak gerekiyor.

Bilişimden mezun olup İlahiyatta, ya da İlahiyattan mezun olup bilişimde doktora yapan kaç kişi var?

İlahiyatçı Riba’nın adını “Faiz” koydu ve onun da haram olduğunu söylüyor. Kaime, daha doğrusu kağıt paranın mahiyetini biliyor mu? Döviz derken, FED’i, ya da dünyadaki paraların değer ve faizini belirleyen LIBOR’u biliyor mu? Enflasyondan haberi var mı? İktisatçı da varsayalım bunları biliyor, peki Riba’yı biliyor mu? Bilsin, tamam, bugünkü ulusal düzen ve uluslararası düzende nasıl davranmamız gerek, bu konuda bir fikri var mı? Siyasetçimizin, işadamımızın bu konudaki tavrı ne?

Faizi çok konuşuyoruz da mesela İstanbul sözleşmesinin içinde gizli bir düzine blok haram var, yoksa tek başına LGBT+’dan bir düzine haram çıkar. Bir İslam ülkesinde böyle bir yasa nasıl oy birliği ile kabul edilir. Ne şahidlik, ne mülkiyet, ne miras, ne nafaka, ne aile hayatı, ne çocuklarla ilişkiler, ne ailenin yapısı ve ferdlerin birbirine karşı sorumlulukları, anne-baba/çocuk ilişkisi, Şafide nikah’da anne-babanın rıza şartı yerine getiriliyor. Zaten şuracıkta bir çırpıda 1 düzine hak ihlali saydım. “GENDER” ne oluyor, Mü’min bir insanı nasıl “BİREY” olarak tanımlarsınız.

İnsanın cinsiyetini değiştirmeden önce bitkilerin geni/eril-dişil özelliği ile tohumu ile oynadılar. Ondan sonra sıra hayvanlara geldi. Bu süreç içinde biz onları tüketirken giderek onlara benzemeye başladık ve şimdi sıra insana geldi. Bitkilerle oynarken, onları görmezden gelerek feda etmeyecektik. Şimdi bitkilerin ve hayvanların başına gelen bizim de başımıza gelmeye başladı. Dikkat, bu gidişat hayra alamet değil. DSÖ’ye imtiyazlı bir statüde yerleşme imkanı sağlarken, bu işin sonunun nereye varacağını düşündüler mi, merak ediyorum. Bazı şeyler için yarın çok geç olabilir. Dün Kıbrıs barış harekatının hemen ardından Maraş’ı açmadık, bugün Ege ve Akdeniz’deki haklarımızı, Doğu Akdeniz’i konuşuyoruz ama, halen kendi kontrolümüzdeki Maraş’da durum ortada. İstanbul sözleşmesinden nasıl çıkarız diye düşünürken, Lanzarote’yi imzalıyoruz. DSÖ’ye faaliyet izni veriyoruz. Ne yapıyoruz? Kim tezgahlıyor bu işleri?. 

Selâm ve dua ile.

Bu yazı toplam 922 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar