Selâhaddin Çakırgil
Gitti (beyaz ingilizler) Geldi (esmer ingilizler)!’
Dünkü yazıda ‘İkhwan’ hareketinin 90 yıllık geçmişine kısaca değinmiştik, bu münasebetle İstanbul’da Fatih- Ali Emirî Kültür Merkezi’nde yapılan bir toplantı vesilesiyle..
‘İkhwan’ın da 90 yıllık geçmişini, yanlış yaptığımız bir şeyler olmadı mı diye süzgeçten geçirmesi gerekir’ diyen HAMAS’ın önceki liderlerinden Khâlid Meş’al’in konuşmasından sonra, gitmem gereken bir program dolayısiyle erken ayrılmak zorunda kaldığımdan sonraki konuşmalara değinememiştim. Halbuki orada, Meclis'teki Filistin-Türkiye Dostluk Grubu’nun başkanı AK Parti İstanbul milletvekili Hasan Turan yaptığı konuşmada, ‘İkhwan’ın 100 yıla yaklaşan ömründe Müslüman toplumlarının hemen tamamını derinden etkilediğine, bu uyanışa karşı, emperial güçlerin de karşı hamleler yaptıklarını, Müslüman coğrafyalarında yönetimi gayrimeşru yöntemlerle ele geçiren kadroları desteklediklerini’ dile getirirken, merhûm Seyyid Qutb'dan(Kutub) ilginç bir söz nakletmiş..
***
Merhûm Seyyid Qutb, özellikle arap diyarlarındaki yığınla rejimleri, ‘Gitti (beyaz ingilizler).. Geldi, (esmer ingilizler)’ diye özetlemiş imiş.. Merhûm Qutb’un bu sözlerini daha önce duymamıştım. Çarpıcı ve doğru bir tespit..
Bu söz, gerçekte İngiliz emperyalizminin eski model, İngiltere’den gönderilen bir Müstemleke Valisi ile sürdürülen klasik kolonyalizmi bırakıp, yerli halkın içinden, onların dilinden, renginden ve amma, düşünce ve duygularıyla, yaşayış anlayışı, tarzı ve zevkleriyle kendi halklarına yabancılaşmış- ingilizleşmiş kadrolar için kullanılan yeni kolonyalizm (new colonialism)’e yönelmesinden sonraki durumu anlatıyor.
Arap diyarlarındaki rejimlerin tepe noktasında bulunanlar bu sözü doğrulamıyor mu? Hemen hepsi ve hele de kaatil darbeci General Sisî ve Suudî Veliahdı gerçekte ise ‘fiilî kral’ı oluveren Muhammed bin Selman bu benzetmenin en ilginç örneklerini oluşturmuyor mu?
Sisî’yi anlatmak, mâlumu ilâm kabilinden, abesle iştigaldir.
Onun İkhwan’dan bir yiğit Müslümanın, Muhammed Mursî’nin Mısır Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesinde sadece 11 ay sonra, onu, ‘pahalılığı önleyemediği’ gibi bir gerekçeyle ve kanlı bir askerî darbeyle iktidardan uzaklaştıran General Sisî’ye hemen 20 milyar dolardan fazla yardım yapan Suûdi Kralı çok mu aptal sanıyoruz? O da biliyor saltanatlarını tehdit eden asıl tehlikenin nerden geleceğini, halkın derûnundan bir dip dalga yiyeceklerini..
Suûdî Veliahdı Muhammed bin Selman da geçen hafta Amerikan ‘The Atlantic’ dergisine verdiği mülâkatta bu korkuyla, ‘en büyük tehlikenin ‘İkhwan’ olduğunu, El-Qaide, DEAŞ gibi örgütlerin İkhwan sâyesinde ortaya çıktığını, bazılarının da, Müslüman olarak halifeliği tekrar kurması gerektiği fikrini aşılamaya çalışıyor. İslam'ın zaferinin bir imparatorluk zoruyla yeniden kurulması gerektiğini belirtiklerini ’ söylememiş miydi?
Ve, Türkiye’yle de bu yüzden düşman olmuyorlar mı, Suûdî kontrolündeki arap rejimleri?
***
NOT: Ana Muhalefet’in yayın kanalı olarak kabul edilen Halk TV’nin Ayşenur Arslan isimli sunucusu geçen hafta Almanya’nın Sesi / DW (Deutsche Welle) ekranlarında, Türkiye’deki bazı TV kanallarında bazı sunucuların, "Allah'a emanet olun, Kandiliniz mübarek olsun, Rabbim sizi korusun" şeklindeki cümlelerinden rahatsız olduğunu belirtiyor ve, ‘Hangi ara bu dil gelişti.. Hayırlı Cumalar diye başlıyorlar mesela cuma günleri programa; Cumanın kutsal bir gün olduğunu zannederek... Cuma günü kutsal bir gün falan değil, (…) Bu kadar şuûr kaybına uğradık artık" şeklinde konuşuyordu. Alman DW Ajansı’nın o programdaki N. Mengü isimli sunucusu da, ‘Artık başka ve yeni bir cumhuriyet çıkıyor ortaya, yeni bir düzen, dil gelişiyor.. Doğan Grubu’nun satışı da böyle deniliyor ya..’ diyordu, umutsuzca..
Bu hanım, aldığı tepkiler üzerine, kimsenin inancına karışmadığını, ama birilerinin illâ da yanlış anlamaya odaklandıklarını dile getirmiş.. Halbuki sözleri ortada.. Baksın bakalım, kim kötü niyetli.. Aynaya baksın!
Cuma gününün Müslümanlar için ayrı bir yerinin olduğunu bu laik hanıma anlatacak, yakın çevresinden hiç kimse yok mu?