Gizemli yemeğin perde arkası

Gizemli yemeğin perde arkası

Aralarında eski Kuvvet Komutanları, Sivil Toplum Kuruluşlarının başkanları, gazeteciler ve işadamlarının bulunduğu 23 kişi 'adı açıklanmayan bir mekanda' yemekte buluştu.

Aralarında eski Kuvvet Komutanları, Sivil Toplum Kuruluşlarının başkanları, gazeteciler ve işadamlarının bulunduğu 23 kişi 'adı açıklanmayan yerde ve mekanda' önemli bir yemek yedi. Yemeğin konusu şuydu: Ülkenin içinde bulunduğu durum ve çözüm önerileri...

Peki yemeği düzenleyen kim? Yemeği düzenleyen ilginç bir isim...

Zaman zaman eski komutanlarla birlikte toplantılar yapan eski DYP milletvekili İsmail Amasyalı..

Amasyalı'nın yemeğinde biraraya gelen bu 23 isim Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu konuştu. Ortaya çıkan tabloyu ve konuşmacıların neleri dile getirdiğini ise Hürriyet yazarı Tufan Türenç, yazdı..

İşte o satırlar...

Türkiye için endişeler



ÜLKE sorunlarına duyarlı 23 kişi önceki gün öğle yemeğinde buluştuk. Davet sahibi, eski milletvekili İsmail Amasyalı'ydı.

Kimse heveslenmesin, bu yemekte kimse "darbe" sözcüğünü ağzına bile almadı.

Herkes ülkenin içinde bulunduğu durumu değerlendirdi ve önemli çözüm önerilerinde bulundu.

Şimdi değerlendirmelerden ve önerilerden ilginç olanları kısa kısa özetleyelim.

Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Salim Dervişoğlu, Türkiye'nin bir korku toplumuna dönüştüğünü vurguladı ve şöyle dedi:

"Hiç kimse 21. yüzyılda askerin çare olmasını beklememeli. Tek çıkar yol demokratik çözümdür. Asker, Türkiye'nin demokrasi ile yönetilmesi gerektiğine inanır."

Orhan Gencebay ülkenin her tarafından yükselen şikáyetlerin ayyuka çıktığını söyledi.

"Şikáyetleri ve endişeleri gidermek hükümete düşer. Huzura ihtiyacımız var" dedi.

Bülent Tanla son 30 yılın en büyük krizinin yaşandığını belirtti ama bu krizin halk tarafından henüz algılanmadığını söyledi.

"Krizleri Erdoğan çıkarıyor ve sonra da bu krizlerden besleniyor. Halk ayrışıyor. Bunu mutlaka önlemek gerekir. Bir parti cennete bilet kesiyorsa onunla mücadeleye etme şansınız yoktur" dedi.

* * *

2500 esnafın yer aldığı PERPA'nın Yönetim Kurulu Başkanı Mithat Yümlü çarpıcı bir saptama yaptı:

"Bu iktidar, yolsuzlukları daha büyük boyutlara getirdi. Elde edilen paraların bir kısmını fakirlere dağıtarak oy topladı. 2007 yılında üyelerimizin yüzde 30'u aidatlarını ödeyemedi. 2001 krizinde bile böyle bir şey yaşanmadı."

Eski milletvekili ve bakan Safder Gaydalı, doğup büyüdüğü Güneydoğu'yu, Kürt sorununu çok iyi bilen bir insan. Değerlendirmeleri şöyle:

"İktidarın stratejisi, halkı fakirleştirmek ve kendine muhtaç hale getirmek, sonra da onlara yardım ederek oylarını almak.

Güneydoğu'da hamile olmayan kadın yok. Hükümet kadınlara çocuk başına ayda 25 lira veriyor. Bu nedenle doğumlarda patlama var.

Bir muhtar '10 çocuğum var. Aldığım para tütünün getirdiğinden fazla' dedi.

Bugün Türkiye'de radikal İslamcılarla bölücüler ittifak halinde. Halk bir kurtarıcı bekliyor."

* * *

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Mesut Parlak, "Bugüne kadar yaşanmamış bir süreçten geçiyoruz" diyerek başladı söze.

Cumhurbaşkanlığı ve YÖK Başkanlığı seçimlerinin bu süreci daha vahim hale getirdiğini söyledi.

Sonra çok yaşamsal bir konuya dikkat çekti:

"Yakında 24 üniversiteye rektör atanacak. Üniversiteleri ele geçirdikleri takdirde Türkiye çok zor durumda kalır."

Prof Süheyl Batum, Cumhuriyet'in 80 yılın en büyük krizini yaşadığını belirtti: "Böyle giderse laik, demokratik, çağdaş, üniter Türkiye Cumhuriyeti başka bir şekle bürünecek."

Eski Türk-İş Başkanı Salih Kılıç, Türkiye'de 29 tarikat olduğunu, sivil toplum örgütlerinin ve sendikaların etkisizleştirildiğini söyleyerek şöyle dedi:

"Yeni bir orta sınıf doğdu. Bunlarla ilişki kurmadan iktidar olunamaz. Avrupa, Cumhuriyet'in 100. yılını, 2023'ü hedef seçti. Verheugen bana 'Sizin Güneydoğu var. 2023 yılına kadar ömrünüz var. Atatürk ilkeleri sizi statükocu yapıyor' dedi."

Değerlendirmeler, AKP hükümetinin yönettiği Türkiye için duyulan endişeler böyle.

AMASYALI BUNU SÜREKLİ YAPIYOR

Amasyalı Darıca'daki evinde dönemin Türk-İş Başkanı Salim Kılıç, İçişleri eski Bakanı Mehmet Gazioğlu, TBMM eski Başkan Vekili Murat Sökmenoğlu, eski Bakan Şerif Ercan, emekli orgeneraller Edip Başer ve Necati Özgen, Deniz Harp Okulu eski Komutanı Tümgeneral İlhan Aran gibi isimlerle toplantı yaptı.

Kamuoyuna 'Darıca Zirvesi' diye geçen yemekten sonra yapılan açıklama 'Darbe çağrısı olarak' nitelendi ve İsmail Amasyalı bu amaçla Savcılıkta ifade verdi.

Amasyalı'nın 6 Haziran 2004 tarihinde düzenlediği toplantıya ise şu isimler katıldı: emekli paşalar Necati Özgen ve Edip Başer, İTÜ Rektörü Gülsün Sağlamer, ATO Başkanı Sinan Aygün, Gaziantep`in eski Belediye Başkanı Celal Doğan, Eski İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, eski milletvekili Murat Sökmenoğlu, dönemin Türk-İş Başkanı Salih Kılıç, eski Bakan Gürcan Dağdaş, gazeteciler Tufan Türenç, Hulusi Turgut, Mustafa Balbay ile 21 isim daha katıldı. Siviller, toplantıya katılan paşalara, `Darbe istiyoruz paşam, Ordu neden bu kadar bekledi.` deyince, paşalar, `O dönem bitti çocuklar, artık bu olmaz. Böyle bir şey yapılırsa, AVrupa Birliği orduyu mesul gösterir.` diye cevap verdi. Bunun üzerine siviller, `Paşam hiç kuşku yok ki bir ihtilal yapılsın demiyoruz. Ama bir müdahale yapılmalıdır. Örneğin, 28 Şubat benzeri bir müdahale.` diyerek müdahale taleplerini tekrarladı. Paşalar bu isteğe de karşı çıkarak tartışmaya nokta koyan şu ifadeleri kullandı: `Olur mu efendim? Türk Silahlı Kuvvetleri yasal yetkilerinin dışına çıkıp demokratik kuralları zorlayamaz. Genelkurmay bütün gelişmeleri izler. Yasal açıdan üzerine düşen uyarıları yapar. Onun dışında bir müdahale olamaz. Karar siyasi iradenindir. Demokrasi var efendim, lütfen.`

İşin ilginç yanı bu toplantıyı da yine Hürriyet yazarı Tufan Türenç'in duyurmasıydı..

cafesiyaset.com