Güneş Çarpmasında Peygamber Tedavisi
Çok sıcak havalarda ve rutubetin arttığı durumlarda vücut ısısı 40.5–41.5°C’a çıkabilir. Bu seviyeye yükselen sıcaklık vücut hücreleri ve özellikle beyin hücreleri üzerinde tahribat yapar.
Çok sıcak havalarda ve rutubetin arttığı durumlarda vücut ısısı 40.5–41.5°C’a çıkabilir. Bu seviyeye yükselen sıcaklık vücut hücreleri ve özellikle beyin hücreleri üzerinde tahribat yapar. Bu durumda güneş çarpması denilen aşın yorgunluk, bitkinlik, baş ağrısı, baş dönmesi, bulantı, ter boşalması, sendeleyip düşme, şuur bulanıklığı gibi belirtiler ortaya çıkar. Güneş çarpması hemen tedavi edilmelidir; yoksa ölüm riski oldukça yüksektir.
Aşırı sıcağa dayanma sınırı, sıcaklığın kuru veya nemli olmasına bağlıdır. Eğer hava kuru, hava akımları da vücuttan kolayca buharlaşmayı sağlıyorsa 65 °C sıcaklıkta bile güneş çarpması belirtileri görülmeyebilir. Aksine, hava nemli ise 40–41 °C’ de bile belirtiler açığa çıkabilir. Vücut ısısı yükseldiği zaman uyarıcı reseptörler (duyu hücreleri) vasıtasıyla hipotalamusun (beyin tabanındaki ısı ayarlama merkezi) arka bölümüne haber gider ve buradan hemen çıkan bir emirle:
* Deri ve bütün organların damarlarında genişlemeler olur.
* Terleme olayı devreye girer.
* Isıyı yükselten titreme ve kimyevi ısı üretme mekanizmaları durdurulur ve vücut ısısı düşürülmeye çalışılır.
Ne yazık ki, vücudun aşırı terleme ile ısıyı kaybetme hızı sınırlıdır. Ayrıca aşırı sıcak durumunda hipotalamusun ısıyı düzenleyici etkisi baskılanır ve bu durumda vücut ısısını azaltacak özel metotlar uygulanmazsa, vücut ısısı daha da yükselme eğilimi gösterir ve sonuçta güneş çarpması belirtileri ortaya çıkar.
Arabistan gibi sıcak bir ülkede sık görülebilecek güneş çarpmalarına karşı Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) aşağıdaki sözleriyle çevresindekilere tavsiyelerde bulunmuştur:
“Gerçekten humma ateşi, cehennem ateşi gibi hararetlidir. Onu soğuk su ile söndürünüz”[1]
“Sıcaklar arttığı zaman vücuttan kan aldırmakla sıcağın vereceği zararı gidermeye çalışın! Zira aşırı sıcaktan dolayı sizden birinin kanı hücuma geçerek onu öldürmesin”.[2]
Bugün tedavi hekimliğinde güneş çarpmasına karşı soğuk su uygulaması hususunda iki farklı görüş vardır:
1. Tuzlu soğuk suyu banyo küvetine koyarak hastayı bu su içerisinde yatıralım, diyen görüş.
2. Suyu vücuda süngerle sürerek veya deriye soğuk su püskürterek ateşi düşürelim diyen görüş.
Her iki metotta da ateş, su ile yapılan dıştan müdahale ile düşürülmektedir. Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) bugünkü soğuk su tedavisine ilave olarak söylemiş olduğu ikinci hadîste, tedavi hekimliğine ve koruyucu hekimliğe ait aşağıda temas edilecek iki önemli özellik göze çarpmaktadır:
Güneş Çarpmasının Fizyopatolojisi
Hipotalamusun düşüremediği vücut ısısı artık tahrip edici özelliğini gösterir. Maksimum terleme hızının azalması ile, yüksek ısı ilk belirtisini beyin hücrelerinde tahribat yaparak ortaya koyar. Sonra kan plazma hacminde anma görülür. Ter ve idrar atılımı olmadığı için tuz kaybı olmaz. Plazma hacminin artmasına tuz da ilave olunca kan basıncı artar ve beyin kanamaları, beyin ödemi gibi ciddi durumlar ortaya çıkar. Plazma hacminin artmasıyla atar damar basıncı yükselir. Bu durum, kalbe dönen kan miktarını artırdığından kalbin erken dönemde yetmezliğine, dolayısıyla da toplardamar basıncında yükselmeye sebep olur ve toplardamar basıncı normalin iki katına kadar çıkabilir. Bu fızyopatolojik bilgiler, güneş çarpmasına maruz kalan risk grubundaki kişilerden kan almanın, toplardamar basıncındaki yükselmeyi önleme açısından oldukça yararlı bir koruyucu hekimlik işi olduğunu göstermektedir.
Atar damar ve toplardamarlardaki kan basıncı yükseldiği zaman kalbe dönen (toplardamarlardaki) kan miktarını azaltmak için, kan almak kalbin yükünü hafifletecektir. Beyin kanamalarını önlemek için de yüksek tansiyonlu kişilerden kan almak lâzımdır. Nasıl ki yüksek tansiyonlu hastaların burunlarının kanaması, beyin kanamasını önlemek için sigorta vazifesini görüyorsa, kan aldırmak da ayrı bir sübab yöntemidir. Kan alma bu yönüyle, atar damar ve toplardamar basıncı yükselmiş, kalbi yetmezliğe girmiş bir hastanın tedavisinde uygulanabilecek iyi bir usuldür.
Vücut ısısı 41–42 °C’nin üstüne çıktığı zaman birçok organa ait dokuların parankiması hasara uğrar. Karaciğer, böbrekler veya öteki organlardan birinde veya birkaçında harabiyet oluşabilir, hattâ bazen sıcak çarpmasından günlerce sonra ölüm meydana gelebilir. Bütün dokularda kanın pıhtılaşmasını sağlayan fıbrin isimli proteini parçalayan enzim salgılanır. Kanın pıhtılaşmasını sağlayan fibrin olmayınca, organlarda ve deride kanamalar meydana gelir. Bu kanamaların olmaması için kişiye taze kan verilir. Hâlbuki kan hacmi artmış hastaya tekrar kan vermek, toplardamar basıncını daha da yükseltecek ve kalbi daha fazla yetmezliğe sokacaktır. Daha önceden kan alınması ise bu olumsuz duruma karşı koruyucu bir tedbir olacaktır.
Güneş çarpması tedavisinde güneş çarpmadan önce ve sonra kan aldırmak henüz günümüzde tıp literatürüne girmiş değildin Umarız ki, bu uygulama araştırma sahasına girer ve literatüre yeni tedavi yollan kazandırılır.
Tevhid Haber