Nureddin Şirin
Hamas Kendini Özgürleştirmelidir...!
Türkiye'de satılmış kalemler kamuoyunda dezenformasyon ve manipülasyon yaparken tarihin en büyük ihanetleri peş peşe gerçekleşiyor.
Sözüm ona "sahte bir özür" ardından, Türkiye-Siyonist rejim ilişkileri hızlı bir normalleşme sürecine girdi. Önce Ankara görüşmeleri şimdi de, Tel Aviv..
İki taraf, "tazminat ve adem-i mesuliyet" ekseninde birkaç milyon dolar karşılığında şehit kanlarına fiyat biçti.
Mavi Marmara Şehit aileleri ve gazileri kesin bir dille reddederken, Türkiye ne adına, kimin adına bu pazarlığa ve kirli ilişkilerin içine girdi ?
Türk Dışişleri müsteşarı Feridun Sinirlioğlu net konuştu: "Mavi Marmara şehit aileleri karşı çıksa da Türkiye-İsrail ilişkileri normalleşecek..!"
En yüksek sesle bu "adam"a en yüksek sesle soruyorum:
Ey Sinirlioğlu denen müsteşar! Sen pazarlama müdürü müsün?
Ey Sinirlioğlu denen müsteşar! Sen Siyonist rejimin taşeronu musun?
Ey Sinirlioğlu denen müsteşar! Sen şehit kanlarını satmaya kalkmanın bedelinin ne kadar ağır olacağını bilmiyor musun?
Bu adama hak ettiği cevabı önce İHH vermeliydi, ama hala daha vermedi.. Bu sözler karşısında susmak ve tepkisiz kalmak, İHH'nın bitişi olur. İHH lütfen konuş, bu kadar ihanet ve pazarlıkları karşılıksız bırakma..! Şehit aileleriyle, gazileriyle bütün Mavi marmara senden bunu bekliyor..!
"Türkiye-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi" tarihin kayıtlarına geçen en büyük ihanet ve alçaklıktır....
Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin yaptığı katil siyonist rejimi güvenlik darboğazından kurtarmaktır...
Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin yaptığı, Siyonist rejime can simidi atmaktır...
Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin yaptığı Siyonist rejime güvenlik alanı oluşturmaktır...
Bugün bu ihanetlere tepkisiz kalanları, yarın Ankara'da siyonist rejim büyükelçiliğinde düzenlenecek resepsiyonlarda Siyonist rejim temsilcileriyle kadeh tokuşturmaya davet ediyorum.
Ey meydanlarda "Siyonist elçilik kapansın" diye haykıranlar! Şimdi neredesiniz?
Bugün bu ihanete tepkisiz kalanlara soruyorum: Siyonist rejim büyükelçisini karşılama töreninisiz de katılacak mısınız?
Nedir tüm bu yapılanların anlamı?
Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin yaptığı, boğulmakta olan siyonist rejime yardım eli uzamaktır..!
Arap devletleri ile Siyonist rejim arasında iyi ilişkiler kurulacağından söz etti.
Şu Washington trafiğine bir bakar mısınız? Önce Katar Emiri gitti, Siyonist rejim ile Arap ülkeleri. Ardından Ürdün kralı Abdullah gitti, aynı şeyleri söyledi.
Şimdi de Türkiye başbakanı Recep Tayyib Erdoğan gidecek... Peş peşe gelen bu ziyaretler ne anlama geliyor...
Arap Birliği ülkeleri bakanları Katar Dışişleri bakanı öncülüğünde Washington'a gidiyor ve burada Filistin'in satılmasını konuşuyor.
Katar dışişleri bakanı Hamad bin Casim Filistin topraklarının takasından söz ediyor ve İsrail'in tanınma planını ortaya koyuyor.
Bu görüşmeler sürerken siyonist rejim güçleri Filistin'de katliamlarına devam ediyor.
Siyonist rejim cumhurbaşkanı Peres, başbakanı Netenyahu ve Adalet Bakanı Livni ise Katar Dışişleri bakanını ayakta alkışlıyor.
Niçin konuşmuyor, niçin itiraz seslerinizi yükseltmiyorsunuz? Filistin'in satılması kanınıza dokunmuyor mu, içinizi kanatmıyor mu..?
Hani Filistin dostları, hani Gazze'nin ve direnişin dostları? Bütün bu olup bitenleri görmüyor musunuz?
Bakın bu ihanet listesine, yukarıdan aşağıya bir bakın.. Kimler var?
Amerika, Türkiye, Ürdün, Arap Birliği ve Körfez ülkeleri... Bu isimler bir yerlerden tanıdık gelmiyor mu?
Birisi çıkıp "bunlar Suriye dostları" dese, ne diyeceğiz, Suriye'nin dostluğu Filistin'e ihanetin eş anlamlısı mı yani...?
Burada en kritik durumda olan Hamas. Merkezini Katar'a taşıyan Hamas, bu ihanet rejimine sessiz ve tepkisiz kalırsa kendini inkar etmiş olur.
Hamas'ın kırmızı çizgisi, "Siyonist rejimin varlığını kesinlikle tanımamak" Ama Katar rejimi bu çizginin üzerine haince basıyor...
Hamas'ın kırmızı çizgisi, "Çift devletli çözüm" projesini reddetmek. Ama Katar rejimi bu çizginin üzerine haince basıyor...
Hamas'ın kırmızı çizgisi, "Denizden nehire bütün Filistin'i özgürleştirmek" Ama Katar rejimi bu çizginin üzerine haince basıyor...
Hamas'ın kırmızı çizgisi, "bütün Filistin özgürleşinceye kadar direnişi sürdürmek" Ama Katar rejimi bu çizginin üzerine haince basıyor...
Kısacası bu Katar rejimi Hamas'ı Doha'ya çekiyor, ama üzerine basarak onun tüm kırmızı çizgilerini ezip geçiyor...
Sözün özü şu: Hamas Katar'da kaldığı sürece kendi tutarlılığını tartışmalı hale getirmiş olacaktır...
Biz de diyoruz ki; Filistin'i özgürleştirme mücadelesi veren Hamas, bir an önce kendini özgürleştirmelidir....
Çünkü "Katar'daki Hamas" özgür değildir, ya da bu Hamas, bildiğimiz o Hamas değildir...
Meydanlarda ve siyonist rejim konosoluğu önünde "hepimiz Hamas'ın askerleriyiz" "Hamas burada, siyonistler nerede?" diye haykıran bizler, Hamas'ı "özgür" görmek istiyoruz...
velfecr