Hakan Albayrak
Hamas'a selam, direnişe devam!
Gazze'de kan gövdeyi götürüyor. Siyonist vahşet ayyuka çıktı. Öyle ki, pek çoğumuz "Bu kan dursun da nasıl durursa dursun, gerekirse İsrail'in istediği tavizler verilsin" deme noktasına geldi. İsrail'in yapmaya çalıştığı da tam olarak bu işte: Acıları dayanılmaz hale getirerek Gazze'ye ve Gazze'nin şahsında İslam ümmetine diz çöktürmek!
Dün bir HAMAS temsilcisiyle görüştüm. Dedi ki: "Gazze'nin maruz kaldığı büyük felaket dayanılır gibi değil, ama ne olursa olsun direnişten vazgeçemeyiz. Başımıza gelenleri zafer yolunda ödenmesi gereken bir bedel olarak görüyoruz. Allah sabrımızı arttırsın."
Gazze halkını havadan, karadan ve denizden bombalayan, kıyıda-kenarda sahipsiz bulduğu evlere baskınlar da düzenleyen, fakat HAMAS'a bağlı İzzeddin Kassam Tugayları'nın mevzilendiği sokaklara girmeye cesaret edemeyen, HAMAS'ın askeri varlığına ciddi bir zarar veremeyen, İsrail'e yönelmiş Kassam roketlerinin önüne geçemeyen, üstelik mücahitler karşısında ağır zayiatlar veren korkak Siyonist katiller sürüsü, Gazze halkının ve İslami direnişin çelikten iradesi karşısında er veya geç un ufak olacaktır inşaallah...
Sivillere yönelik mezalimin en uç noktaya ulaşması bir zaaf işaretidir. Cephede başarısız olan İsrail, bu başarısızlığını 'sansasyonel' bir katliamla unutturmaya çalışıyor. Aklınca, olmayan şerefini kurtarmaya çalışıyor bu katliamla. Ne yaparsa yapsın, bombardımana başlarken ilan ettiği hedefe ulaşamadan (HAMAS'ı çökertemeden) def olup gidecek Gazze'den. Tıpkı 2005'te def olup gittiği gibi.
HAMAS lideri Halid Meşal, İsrail'in ileri sürdüğü ateşkes şartlarını tabii ki reddetti. Reddetti, çünkü İsrail 'HAMAS kendini feshetsin, Filistinliler şanlı direniş yolunu terketsin, şeref ve haysiyet mücadelesi sona ersin' diyordu. "HAMAS'ın silahsızlandırılması" şartı bundan başka bir anlama gelmiyordu. Gazze'de yaşanan büyük trajedi karşısında bağrına taş basıp Gazze'nin mutlu yarınları için İsrail'den gelen ahlaksız teklifi reddetme cesaretini ve basiretini gösteren Meşal'e selam olsun.
Gazze'nin kanı oluk oluk akıyor... Akan kan hepimizin kanı... Acılar içinde kıvranıyoruz... Ama direnişin ve şehit kanlarının celbettiği ilahi bereketi gördükçe umudumuz kamçılanıyor. Müslüman halklar, üzerlerindeki ölü toprağını atıp Gazze için ayağa kalkıyorlar. İsrail'e öfke öyle büyük ki, bugüne kadar İsrail'i rahatsız edebilecek her türlü söylem ve eylemden ısrarla kaçınan yönetimler bile, o öfkede boğulmamak için (yahut sabırları gerçekten taştığı için) milletin hassasiyetlerine uygun tavırlar sergilemeye başladılar. Göreve geldiği günden beri İsrail'le restleşmekten kaçınarak 'mutedil' bir lider profili çizmeye çalışan Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esed'in bütün Arap liderlerini İsrail'le ilişkilerini kesmeye çağırması çok önemli bir gelişmedir. Hele korkaklığı, acizliği, basiretsizliği ve ferasetsizliği ile tebarüz etmiş olan "Arap Birliği"nin dünkü zirvesine Halid Meşal ve diğer HAMAS liderlerinin de davet edilmesi (dolayısıyla İsrail'in HAMAS'ı marjinalleştirme siyasetinin geri tepmesi, asıl marjinalleşenin Mahmud Abbas olması) devrim hükmünde bir gelişmedir. En büyük gelişme ise, Türkiye'nin İsrail'le askeri işbirliği anlaşmalarını yırtıp atması ve İsrail'e verdiği askeri ihaleleri iptal etmesi olacaktır. İsrail basınına göre Siyonist rejimin en büyük korkusu bu. "Askerler bizden yana, fakat AK Parti hükümeti halkın tepkisi üzerine askeri ihaleleri iptal edip -ve bundan sonraki ihalelerde boykot uygulayıp- İsrail'i büyük maddi zarara uğratabilir" diye korkuyormuş Siyonistler. Korktukları başlarına gelir inşaallah..
* * *
"İsrail'in kadim dostu Türkiye" imajına darbe vuran her miting, Siyonist canilerin yüreklerine korku salıyor. Mitinglerde yükselen öfkeye paralel olarak Başbakan Erdoğan'ın da üslubunu giderek sertleştirmesi, İsrail'in ödünü koparıyor. Kimse "Gazze için bir şey yapamıyorum" demesin. İstanbul'daki İsrail Konsolosluğu kuşatmasına katılmak yahut ülke çapındaki mitinglere iştirak etmek İsrail'in yüreğine korku salmaktır... Gazze'ye moral destektir...
Yarın Ankara Sıhhiye Meydanı'nda İsrail'i lanet ve Gazze'yle dayanışma mitingi var. Ankaralılar bu mitinge katılmayı farz-ı kifaye değil farz-ı ayın gibi görsünler. Herkes hiç değilse kendi şehrindeki mitinglere katılmayı farz-ı ayın gibi görsün. "Onlar bombalıyor, biz sadece slogan atıyoruz. Slogan atmanın Gazze'ye ne faydası var?" diyenlere kulak asmayın. Mekke'de bütün silahlar müşriklerin elindeydi. Zulme karşı çıkan müminler sadece kelime-i tevhid ve tekbir getirerek yürüyorlardı. Bir araya gelip "Lailahe İlallallah" ve "Allahu Ekber" demek başlı başına bir eylemdir, bir iştir, bir gayrettir.
Gayret bizden, tevfik Allah'tan.
Yeni Şafak