Selâhaddin Çakırgil
Her kavmiyetçi, Sunnetullah’a aykırı düşer.
'Din’, insanın hayata bakış ve yaşayış tarzını düzenlediği temel kavram ve kurallar bütünüdür. Yani, tek din yoktur, yığınla ‘din’ler vardır.
Sözgelimi, hümanizm, kapitalizm, liberalizm, komunizm ya da ateizm vs. gibi cereyanlar da bir din idi. Hattâ bu anlayışla, dinsizlik de bir dindir. Türk Dil Kurumu’nun 1944’de basılan türkçe lugatında, din böyle açıklanırken, bir örnek cümle de kurulup ‘Kemalizm Türk’ün dinidir..’ denilmişti.
Din’in genel tarifi açısından bu ifade yanlış da değildi. Çünkü, her yaşayış sistemi, evet, bir ‘din’dir.
***
İslam’a gelince.. Kur’an’ın ifadesiyle, (Allah ındinde din, İslam’dır!). Ve, özü itibariyle bütün enbiyaullah / ilahî peygamberler eliyle insanlığa sunulan dinin ortak adı İslam’dır.
Esasen biz Müslümanların, ‘Amentü / İman ettim’ diye devamlı tekrarladığımız ‘bildirim’ metninde en özlü şekilde dile getirdiğimiz husus da, ‘Allah’a, meleklerine, Kitablarına ve resullerine, Âhiret Günü’ne, ve...’ (Amentu billahi ve...’ diye ezelden ebede kadar devamlı tekrarlıyacağımız ve bütün insanlara bildirdiğimiz inanç sistemimizin temelleridir.
Ve inanırız ki, bugün Yahudilik veya Hristiyanlık gibi isimlerle anılan ‘din’lerin aslı da ilahî vahy’dir, ama onlar beşer tarafından zamanla bir takım tahrifata uğratıldığından, Kur’an o tahrifatı düzeltmiştir.
***
Bu din, bütün insanları, -evet, her ırktan, renkten, kavimden, cinsten bütün insanları-, hiçbir fark gözetmeksizin, maddî hamuru itibariyle aynı seviyede görür ve bütün insanlar dünyaya hürr ve eşit olarak dünyaya gelir/ gönderilirler.
Bu ilahî ölçülerin dışına çıkıldığında sadece ortaya farklı yorumlar çıkmakla kalmaz ve düşmanlıklar, kan dökmeler ve haram yol ve yöntemler çıkar.
Bu da insanları kavimlerine göre ayırıp, birbiriyle haram ve korkunç şekilde boğuşturan ırkçı, faşist- şovenist yaklaşımlardır. Çünkü, bütün ırk, renk, kavim veya cins farklılıkları, Yaratıcı’nın takdiridir, Sunnetullah’ın gereğidir ve O’nun hükümlerine göre de bu farklılıklara bir değer yüklenemez. Değer farklılığı, ancak taqvâ ve fazilete göre belirlenir. Onun ölçüsünü de Kur’an bildirir, her Müslümana..
‘İnne ekremekum indallahe etqakum..’ (En üstününüz, Allah’ın hükmüne karşı çıkmaktan en çok sakınanızdır. Hucûrat-13 meâlinden..)
Vedâ Haccı Hutbesi’nde de Resul-i Ekrem’, ‘Ey insanlar hepiniz Âdem’in çocuklarınız, Âdem ise topraktandır.’ buyuruyordu.
Nitekim,, camilerde sıkça tekrarlanan bir nebevî hadis ‘rivayet’: ‘Arab’ın acem’e (yani arab olmayanlara), arab olmayanın da arab’a üstünlüğü asla sözkonusu değildir.’
***
Müslüman olarak bizim insana bakışımızın temel kriteri, ölçüsü günlük hadiselerin sevkıyle hislerimizle, sevgi, nefret ve düşmanlık duygularımızla değil, temelde bu bakış açımıza göre şekillenir; böyle olmak zorundadır.
***
Dikkatli müslümanlarca zaten bilinen bu hususları burada niye mi tekrarlıyorum?
Bir kavmiyetçi fikirleri yayan ve yücelten bir gazetede, 14 Eylûl günü yazdığım ve ‘Biz Milletiz.. Bir inanç toplumuyuz..’ konulu yazıma, isim zikrederek ve bir çok şeyi çarpıtarak ve hattâ Kur’an’da filanca âyetlerde ‘türk milleti’nin yüceltildiğinden söz edilerek, kavmiyetçilerin -bana göre- temelden yanlış görüşleri etrafında şahsıma, birilerince saldırıyı esas alan bir yazı yazılmış.. Hattâ, benim adımı nasıl yazmam gerektiğini öğretmeye kalkışacak kadar ‘bilge’ce tavırlarla..
***
Tekrar edelim, kavimler sunnetullah’ın gereğidir; karşı çıkılan, kavimler değil, kavimleri yücelten veya aşağılayan anlayışlardır.
Müslümanlar arasında sadece türkçü değil, kürdcü, arabcı, farsçı, peştuncu, vs. her türlü kavmiyetçiliğe 40 yılı aşkın zamandır hep karşı çıkmış birisi olarak, bu gibi konularda, İslam’dan öğrendiğim ve kesin doğrularım üzerinde polemiklere girmek uslûbum değildir.
Her görüşü dinlerim, ama, başkasının değil, kendi yolumun sonucuna katlanmayı tercih ederim.
stargazete