Abdurrahman Dilipak
Her şeyi yeniden düşünmek
Her şeyi yeniden düşünmek zorundayız. Bütün kötülükleri başkalarına yüklüyor, her istediğimizi ise iktidara yönetiyoruz. Peki bizim kişi olarak, topluluk olarak, millet olarak hiç mi kusurumuz, yanlışımız, ihmalimiz yok.
Mesela ülke bu duruma sürüklenirken niye kimse sesini çıkartmadı en azından. İtiraf edelim, cahillerden ve zalimlerden olduk. Haksızlıklar karşısında sustuk, emeğimizin verimliliği ve kalitesini artırmak gibi bir sorunumuz neredeyse, birçok kişi için hiç olmadı. Allahtan başka herkesten korktuk. Siyaset, ideoloji, etnik kimlik, inanç üzerinden birbirimizi yedik bitirdik. Farklılıklarımıza rağmen barış içinde bir arada yaşama işini beceremedik. Bir Türlü bir hukuk toplumu oluşturamadık. Sloganlar üzerinden yürütülen bir algı operasyonun hedefinde ucuz bir piyon olduk. Siyasi Holiganlara dönüştük.
Mesela Chemistraillerden şikâyet ediyoruz da, o tütünün dumanını içinize çekerken aslında kendi kendinizi zehirlediğinizin hiç farkında değil misiniz? O yiyip-içtiklerinizin içinde ne var hiç düşünüyor musunuz? Tek sorun pahalılık değil.
Adaletsizlikten şikâyet ediyoruz, bir çevremize adil davranıyor muyuz?
Tamam, her şey çok pahalı ve gıdalar zehirli, millet hasta ve obez oldu. O yediğin iz ekmek zehirli, o Cola’lar zehir, o marka gıdaların çoğu tek başına sizi hasta etmeye yeter. Evet canı çıkasıcalar bunu üretiyor, önlemesi gerekenler de önlemiyor, ama siz de “yiyorsunuz”!
Mesela niye 2 öğüne dönmüyoruz. Talep düşünce fiyatlar da düşer. Lanet olası şu Tanzimat’a kadar biz 2 öğün yerdik. Hatta peygamberimiz “savmu Davud” yapardı. Bütün. Zamanlarda biir gün oruç tutar bir gün yerdi. Yani Sünnet olan oruç 30 Ramazan değil, bayramları çıkarsan yılda yaklaşık 320 gün. Sağlıklı olan bu. Bir de tek tip yememiz gerekiyor. İki ayrı hayvandan elde edilen gıdayı tek öğünde yemeyeceğiz.. O “Halil İbrahim sofrası” dedikleri serpme sofralar Hz. İbrahim’e iftiradır.
Siz Allaha verdiğiniz sözde duruyor musunuz ki Siyasiler size verdikleri sözü tutsunlar. Siz Galu belada ve elestü bezminda Allaha söz vermediniz mi? Eğer o ahitleşmenin şartlarına uymuyorsanız, Allah (cc) sizin başınıza size verdikleri sözde. Durmayan siyasileri ve bürokratları bela eder. Allah onların eli ile sizi cezalandırır, ta ki, tevbe edesiniz, Allaha verdiğiniz söze sadık kalasınız, o zaman O Allah (cc) sizin ellerinizle o zalimleri cezalandırır ve mazlumlara yardım eder?
Namaz kılyor musunuz? Zekât veriyor musunuz? Haksızlıklar karşısında, mazlumun kimliğine ya da Haksızlık yapanın dininden mi, mezhebinden mi, tarikatından mı, ırkından mı, partinden mi olduğuna bakmadan mazlumun yanında yer alabiliyor musun? Rüşvet alıyor musun, torpil yapıyor musun, yalan söylüyor musun, ihaleye fesat karıştıranlardan mısın, sarhoş edici şeyler kullanıyor musun, fahişlerin peşinde koşanlardan mısın, Namaz kılıp, oruç tutanlardan mısın? Allah’a, Resulü’ne, Kitab’a gerçekten sadık bir hayat yaşıyor musun? Ailenle, akrabaların, komşuların, ortaklarınla iyi geçinebiliyor musun, kitap okuyor musun, istişare ve şura yapmadan karar verenlerden misin, gençler “Anne babanıza üf bile demiyorsunuz” değil mi? Çünkü Allah öyle emrediyor. Herhalde domuz yemiyorsunuz da bu da o türden bir domuzluk anlamına gelmez mi? Anne-baba, kardeşler barış içinde yaşamıyorsa, sahi siz terörle nasıl baş edeceksiniz. Muhtemel böyle bir sorun varsa sizin aklınızla vicdanınız arasında bir sorun vardır. Bu sorun sizin aklınızı ve ahlakınızı kemirir, siz insanlarla, toplularla hatta hava, su, toprakla, fıtratla, tabiatla sorun yaşarsınız. Merhametinizi kaybettiğinizde asıl büyük sorun Alların rızasından uzaklaşırsınız.
Hanımlar, çalışan herkes gerin şu öğle yemeğinden vazgeçelim, Mutfak gideriniz %30 azalacak. Elektrik, su faturası da öyle. Daha az su, daha az deterjan kullanacaksınız.
Bütün şikayetleriniz gerçek olabilir ama o haksızlık yapanlara karşı direnebilmek için önce Allah’ın yardımını almamız gerekiyor. Onun için de önce kendimizi değiştirmemiz gerekiyor. Haber veriyorum, biz kendimizi değiştirmeden Allah bizim hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyecek.
Gazze konusuna bakın, siz mazlumlara yardım etmezseniz, Allah size neye yardım etsin ki! Sen direnenlere terörist diyeceksin, Siyonistlere ses çıkartmayacaksın, sonra da insanlara gelecek vadedeceksin. Hayır sizlerin işlerini sarp dağlara sardıracak, üstünüze pislik yağdıracak. Eliniz ayağınız boş olmayacak, yaptığınız bir iş de olmayacak, kaçtığınızı sandığınız şeye doğru koşacaksınız. Şeytan da Şeytanın dostları da azapta gerek.
Dikkat edelim, “cehennemin yolları iyi niyet taşları ile döşelidir.” Geçen gün bir Milletvekili Gazze ile ilgili diyor ki, "Gücümüz olsa vallahi gider İsrail'e müdahale ederiz. Vallahi ederiz. Ama gücümüz yok. Maalesef elimizden kınamaktan öte bir şey gelmiyor."
Hz. Musa kavmine Amaleklerle savaşın deyince onlar, “onlar çok güçlü, savaşamayız dediler. Allah da onları Tih çölünde 40 yıl süründürdü. Peki Allah ne buyurdu. (Maide 24)’de ne deniyordu: “İsrailoğulları şöyle dediler: “- Ey Mûsa, o zâlimler orada iken biz hiç bir zaman oraya giremeyiz. Artık sen ve Rabb'in beraber gidin de ikiniz harp edin; biz mutlaka burada oturucularız.”
(Tevbe 38-41)’de şöyle denmedi mi?: “Ey iman edenler! Size ne oldu ki, “Allah yolunda seferber olun” denilince yerinize çakılıp kaldınız; yoksa âhiretten vazgeçip de dünya hayatıyla yetinmeye razı mı oldunuz? Halbuki dünya hayatının sağladığı fayda âhiretinkine göre pek azdır. Eğer toplanıp seferber olmazsanız Allah sizi elem veren bir azapla cezalandırır, yerinize başka bir topluluk getirir ve siz O’na zerrece zarar veremezsiniz. Allah’ın her şeye gücü yeter. Siz peygambere yardımcı olmasanız da önemli değil. Nitekim inkârcılar onu, iki kişiden biri olarak yurdundan çıkardıklarında Allah ona yardım etmişti: Hani onlar mağaradaydılar; arkadaşına “Tasalanma! Allah bizimle beraberdir” diyordu. Derken Allah ona kendi katından bir güven duygusu indirdi, sizin göremediğiniz askerlerle onu destekledi ve inkârcıların sözünü değersiz hale getirdi. Allah’ın sözü ise en yücedir. Çünkü Allah mutlak galiptir, hikmet sahibidir. Kolay da olsa zor da olsa sefere çıkın ve mallarınızla canlarınızla Allah yolunda cihad edin. Bilirseniz, bu sizin kendi iyiliğinizedir”.
(Tevbe 16)da Allah kullarını şöyle uyarır:” Yoksa Allah sizden cihad edenleri ve Allah’tan, peygamberinden ve müminlerden başkasını sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan, kendi halinize bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yapıp ettiklerinizden haberdardır. (Tevbe 20) ise şöyle der: “İman edenler, hicret edenler ve mallarıyla canlarıyla Allah yolunda cihat edenler, Allah yanında pek büyük mertebelere sahiptirler. İşte bunlar kurtuluş ve başarıya erişenlerin ta kendileridir.” (Nisa 75-76) Size ne oluyor da: "Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, katından bize bir sahip çıkan gönder, katından bize bir yardımcı lütfet" diyen zavallı çocuklar, erkekler ve kadınlar uğrunda ve Allah yolunda savaşmıyorsunuz? İnananlar Allah yolunda savaşırlar, inkâr edenler ise tağut yolunda harp ederler”.
Sonunda tencere yuvarlanacak, kapağını bulacak. Allah sadece yaptıklarınız ve söylediklerinizden haberdar değil, yapmanız gerekirken yapmadıklarınızda ve söylemeniz gerekirken söylemediklerinizden, kapalı kapılar arkasında fısıldaşarak konuştuklarınızdan, şifreli hatlarla mesajlaştıklarınızdan, aklınızdan ve kalbinizden geçirdiklerinizden de haberdar. Gelin yeniden iman edelim. Allah’ın dini yeri göğü, ölümü ve hayatı açıklar, bizim yaşadığımız din karı ile kocası arasındaki ihtilafı bile çözmüyor. Birileri için Gazze, Trabzon Spor-Fenerbahçe maçı kadar bile değer taşımıyor. Hani spor, centilmenlikti, kardeşlikti filan. Ramazan’da yaşanan şu rezilliğe bakın, Sermaye, siyaset, media, hepsi gırtlağına kadar bu pislikte boğulmuş.
2 ayda Faiz’e ödediğimiz para 176 Milyar ₺. Peki aynı dönemde tarıma, hayvancılığa ödenen ne, bunun onda biri bile değil. Sahi şunlar kimin umurunda: 5G, NeuraLink, TransHumanizm, Dijitalizm, İklim Kanunu Karbon Ayak İzi DSÖ Anlaşması Rezerv Alan (Mülkiyetsizlik) Dijital Para ve Nakitsiz Toplum Sosyal Kredi Sistemi, HABAT, AGARTHA kimin umurunda. WEF’in buna benzer daha birçok Şeytani planları var! Deccal tabakta, Deccal kapıda, deccal Tapu’da! Adaletsizlik almış başına gidiyor, ahlaksızlık, uyuşturucu da öyle, aileler dağılıyor, peki bunlar kimin umurunda. Yüce devletimiz, mediamız, iş dünyası, TrabzonSpor, FenerBahçe maçında yaşanan rezilliklere odaklanmış.
Her şeyi yeniden düşünmez ve kendinize çekidüzen vermezseniz, yakında olacakları göreceksiniz. Son pişmanlık fayda vermez! Selam ve dua ile.