Hasan Karakaya
Herkes Paralelciler kadar cesur olmazsa, bu mücadele yürümez!
Hani, eskiler demiş ya;
“Perşembe’nin geleceği,
Çarşamba’dan bellidir.”
Önceki gece yaşadığımız “Cumartesi kâbusu”nun geleceği de,“Perşembe”den belliydi...
Çünkü 23 Nisan Perşembe günü;
Bazı gazeteler gibi, Akit de “önemli bir uyarı”da bulunmuş ve “Yetkisiz Mahkeme’nin tahliye atağına geçtiğini” duyurmuştu kamuoyuna...
Haberimizde, özetle demiştik ;
“Paralel Yapı’ya yakın avukatlar, Asliye Ceza Mahkemeleri’nin Sulh Ceza Hakimliği’nin üst mahkemesi olduğu iddiasında ısrar ederek bir atağa daha geçti.
20 Nisan’da topluca değişik iş nöbetçisi olan İstanbul 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin Sulh Ceza Hakimliği tarafından verilen tutuklama kararlarına itiraz başvurusu yapan avukatlar, bu mahkemeden tahliye talep ettiler.
Adalet Bakanlığı tarafından geçtiğimiz şubat ayında İstanbul Adliyesi’ne gönderilen yazıya rağmen bu mahkemenin hakimi olan eski özel yetkili mahkeme başkanı Metin Özçelik başvuruları şaşırtıcı bir şekilde kabul etti.
Tahliye talebinde bulunulan soruşturma dosyalarını savcılarından 22 nisan itibari ile yazıyla talep eden Hakim Metin Özçelik, yetkisinde olmamasına rağmen karar verme hazırlığına başladı.”
Lütfen dikkat;
Haberimizde “girişim”lerden söz ettik, “hakimin adını” bile verdik!..
Eğer o gün “gerekli tedbirler” alınsa ve “redd-i hakim” talebini kabul edecek olan 29. Asliye Ceza Hakimi Metin Özçelik ve “tahliye” kararı verecek olan 32. Asliye Ceza Hakimi Mustafa Başer; en azından “açığa alınsalar”dı, acaba “Cumartesi kâbusu”nu yaşamak durumunda kalır mıydık?..
Ama, bürokrasi böyle bir şey!..
“Yaklaşan tehlikeyi gördüğü” halde “tedbir” almıyor, illâ “tehlikeyi yaşıyor!”
VURUŞARAK ÇEKİLME TAKTİĞİ!
Haberimizde de özetle aktardığımız olayı biliyorsunuz... HSYK’nın, hakkında “inceleme” yaptığı 29. Asliye Ceza Hakimi Metin Özçelik ve 32. Asliye Ceza Hakimi Mustafa Başer; daha önce “yasadışı dinleme yapmalarına izin verdikleri” ama “tutuklanmalarına engel olamadıkları”eski emniyet müdürleri Tufan Ergüder, Ramazan Akyürek, Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün, Yakup Saygılı, Ömer Köse, Ertan Erçıktı, Erol Demirhan, Serdar Bayraktutan ile Samanyolu Yayın Grubu BaşkanıHidayet Karaca’nın önce “redd-i hakim” taleplerine, sonra da“tahliyelerine” karar verdi...
Düşünebiliyor musunuz; Hakim Metin Özçelik; o polisleri “kurtarabilmek”için; “akıl, mantık ve hukuk dışı” bir yola tevessül ediyor, elinde“dosyalar” da olmadığı halde, “Paralelci avukatların tahliye başvurularını”işleme koyuyor, Cumartesi günü de; “Hidayet Karaca’nın da aralarında bulunduğu 75 kişinin tahliyesine” karar veriyor!..
Anlayacağınız;
Tam bir “yetki gaspı” yapıyorlar!..
Demek oluyor ki;
“Adamlar gemileri yakmış!”
“Nasıl olsa biz gideceğiz!.. Gitmeden, onları kurtaralım” diye düşünüyor olmalılar ki; “vuruşarak çekilme” taktiğine başvuruyorlar.
Zira; “tahliye”ye ya da “tutukluluğun devamı”na karar verecek tek merci,“Sulh Hukuk Mahkemeleri”dir!..
Ki, 10. Sulh Ceza Mahkemesi, 29. Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Metin Özçelik tarafından alınan “korsan karar”a karşı, anında karar aldı ve Özçelik’in aldığı kararın “yok hükmünde” olduğunu, dolayısıyla“tahliyelerin durdurulması” gerektiğini açıkladı!..
PARALEL MEDYA’NIN YAYINLARI!
Buna rağmen, Paralel Yapı’nın televizyonları Samanyolu Haber ve Bugün TV; önceki gece hem de “saatler boyu” şu altyazıyı ekranlarında tuttu:
“Mahkeme tahliye kararı verdi... Avukatlar, kararı Silivri’ye götürüyor!”Oysa, Silivri Cezaevi, “45-50 dakikalık bir mesafede”ydi ve avukatların oraya çoktan ulaşmış olmaları gerekirdi!..
Ama, Paralel Medya, bunu hem “halktan gizliyor” ve hem de “Tutuklu yakınlarının cezaevi önünde toplanıp, gösteri yapmalarına zemin hazırlıyor”du!.. Tutuklu yakınları oraya gitsinler ki, “kaos” çıksın, “anarşi”çıksın!..
Yoksa, kendileri de biliyordu;
“Tahliye”lerin olmayacağını!..
Önceki gece, saatler boyu;
“Algı operasyonu” yürüttüler!..
Sonuç itibariyle; o insanlar, “Paralel Medya”ya inanıp, gecenin soğuğunda sabahlara kadar beklediler ama “tahliye”ler gerçekleşmedi...
BU KAÇINCI?.. YETTİ ARTIK!
Kim, ne derse desin;
Şu son olay, “Paralel Yapı’nın cür’etinin zirvesi”dir, “ne büyük bir tehlike”olduklarının “en çıplak gösterge”sidir!.. “Gözlerini iyice karartmışlar” ve“hâlâ ayaktayız, hâlâ diri ve etkiliyiz” mesajı vermeye çalışmışlardır!..
Bu, en az “17-25 Aralık’taki darbe girişimi” kadar, hatta ondan da büyük bir “darbe girişimi”dir!..
Yeter artık!..
l“7 Şubat MİT krizi”ydi,
l“Gezi kalkışması”ydı,
l“MİT TIR’larının durdurulması”ydı,
l“Dışişleri’ndeki gizli toplantının dinlenmesi”ydi,
l“17-25 Aralık Operasyonları”ydı,
Ve önceki gün;
“Yargısal darbe girişimi”ydi...
Bütün bunlar, “Paralel İhanet Çetesi”nin içinde, yanında ve arkasında olduğu “darbe girişimleri”dir ki, bunlara “dur” demenin vakti çoktan gelmiş ve hatta geçmektedir!..
Tıpkı Emniyet Teşkilatı’nda “kısmen” yapılan “Paralel Temizlik” gibi;Yargı’da, Maliye’de, Sağlık’ta, TSK’da, Belediyeler’de, hasılı kelâm “tüm bürokrasi kademeleri”nde görev yapan “Paralel hainler” bir an önce tesbit edilip, ayıklanmalıdır...
Çünkü bunlar, “Pensilvanya’dan aldıkları talimat”larla hareket etmeye,“provokasyon”lar yapmaya, “kaos” çıkarmaya, “fitne” üretmeye, bundan sonra da devam edeceklerdir!..
ONLAR KADAR CESUR OLUNMALI!
Yalnız, şurası çok önemli:
“Paralel Yapı ile mücadele” edenlerin, ya da edecek olanların; en az“Paralelciler kadar cesur” olmaları gerekmektedir!..
Kendileri “Paralelci” olmadıkları halde, “koyunlarında Paralelci Abi ve Abla’lar” bulunanlarla bu mücadele yürütülmez!.. “Paralelci karısı veya kocası” olanlar, ister istemez “gevşek” davranacaklardır!.. Dolayısıyla, onlar da, bulundukları “önemli ve kritik makamlar”dan derhal uzaklaştırılmalıdır!.. Çünkü onlar; “karılarının veya kocalarının etkisinde”kalarak, hem “Paralel’in yaşaması”na göz yummakta, hem de; “Bu dâvânın çilesini çekmiş, hatta suikast teşebbüsüne maruz kalmış” insanlara “baskı”ve “zulüm” yapmaya devam etmektedir!..
Kimi “Başkan’ın oğlu”dur,
Kimi de “Bürokrat’ın gelini”!..
TEHLİKE ÇOK BÜYÜK!
İlk görev, HSYK’ya düşmektedir!.. HSYK; “yetki gaspı” yapıp, “korsan karar” alan ve “yargısal darbe girişimi”nde bulunan Metin Özçelik veMustafa Başer başta olmak üzere, diğer “Paralelci hakim ve savcılar”hakkında başlattığı “inceleme”yi bir an önce bitirmeli ve “Yargı’yı Paralel’den temizlemeli”dir!..
Açıkça uyarıyoruz: “Tehlike, sanıldığından da büyüktür!”
Hâlâ “tehlikenin farkında” olmayıp, kulaklarının üstüne yatanlara, hiç olmazsa şu son olay bir ders olmalıdır!..
Eğer, acilen tedbir alınmazsa;
Yeni “darbe girişimleri”, yeni “provokasyon”lar ,yeni “kaos” atakları, yeni“cinayet”ler ve “suikast”lar kapıdadır!..
Biz uyarımızı yaptık,
Gerisi “ilgili ve yetkili”lerin işi!..
Selâm ve saygılarımızla!..
yeniakit