Hizbullah Komutanı Zaferin Bilinmiyenlerini Anlattı

Hizbullah Komutanı Zaferin Bilinmiyenlerini Anlattı

Hizbullah komutanı, Doğru Vaad operasyonunu ve ilahi zafere gidilen yolda bilinmeyenleri anlattı.

Savaşın ilk haftaları: Hava silahının direnişin füze gücünü yok etmede başarısız olması, savaş gemisi vurulduktan sonra hava silahının Lübnan topraklarından uzaklaştırılması, hava kuvvetlerinin felce uğraması ve Litani'nin güneyine hakim olmasının engellenmesi ile sonuçlandı.

Bütün bunlar, İsrail'in Temmuz 2006'da Lübnan'a karşı açtığı savaşın başlangıcında İslami direnişin vardığı ve düşmanın stratejik zafiyetini ortaya çıkardığı ve ona verdiği kayıpların özetidir.

İslami direnişteki kıdemli bir lider önündeki kağıda bu ifadeleri kaydediyor ve direnişin savaşın başlangıcında bu kollardaki etkisinin kendini göstermeye başladığını, düşmanın sonu olmayan bir yolda bu krizden çıkmak için kendine bir çıkış aradığını vurguluyor.

Düşmanla savaş meydanında çatışmalara giren ve bu çatışmaları çalışma odasından yöneten İslami direniş lideri saniye saniye çatışmaların gidişatının en ince ayrıntılarını izliyor. Şehitlerin adlarını ve şehit oldukları yerleri söylüyor, Siyonist güçlerin kuşatma altına alındığı eve, düşman askerlerin nasıl öldüğüne ve arkadaşlarının kaçtığına işaret ediyor, mücahitlerin 40 bin Siyonist asker karşısında ve askeri bütün kollardan kuşatılmışken nasıl cesurca savaştığına işaret ediyor.

Bütün bu ayrıntıları bilen lider, savaşı stratejik açıdan okuyor, onu bütün cephelere açık bir dürbünden görüyor. (Düşmanın Savaş Bakanı Amir Peretz'in dürbününden başka bir dürbün.)

Cephe hattı ile vadi ve tepeler arasında, 12 Temmuz ile 14 Ağustos arasında "doğru vaad" ile stratejik ilahi zafer arasında hala direniş nezdinde stoku tükenmemiş bir silah olarak birçok sır bulunuyor. Savaş meydanında savaşan gençler, toprak, vatan, izzet, onur ve yenilgi bataklığına saplanmış düşman.

Direnişin Siyonistlerin görüntüsünü sarstığı doğru vaad operasyonundan yenilgiyi müjdeleyen tanklara, direnişin girdiği çatışmalara,yaralı ve şehitlere, mücahitleri bağırlarına basan iyi insanlara"

İslami direniş lideri onunla yaptığımız röportajın ilk bölümünde doğru vaad operasyonundan, direnişin savaş kararıyla yüzleşmesinden, savaş gemisinin yok edilmesine kadar olan olayları anlatıyor.


Doğru vaad operasyonu İslami direnişin stratejisinde nerede yer alıyor?

Biz çok büyük maddi güçlere, üstün becerilere, gelişmiş araçlara, uluslar arası düzeyde maddi ve manevi desteğe ve aynı zamanda deneyime sahip olan bir düşmanla savaşıyoruz. Bizim düşmanla savaştaki stratejimiz, onunla olan mücadelemizde maddi ve manevi etkinin devam etmesini sağlayan yöntem, zaman ve büyüklükteki çeşitliliğin yanı sıra aynı anda hem kaliteli hem yasal hem de yoğunlaştırılmış faaliyetlere dayanmaktadır. Düşmana acı veren ve bizim de operasyonlarda zorunlu gördüğümüz yöntemlerden biri düşmanın ve onun operasyonlarının manevi olarak sonunu getiren esir almadır. Bu aynı zamanda düşmanın hapishanelerindeki esirlerimizin serbest kalması için direniş bazında insani bir zorunluluktur.

Bilindiği gibi İsrail bu çeşit bir operasyonu bekliyordu. Öyleyse nasıl sürpriz oldu?

Doğru, ancak İsrail'in bu uyarıyı tercüme etme ya da bu bilgiyi savaş meydanına taşıma gücünün ne olduğu belli değil. Allah'ın bize bildirdiği gibi hepimiz öleceğiz. Fakat her birimizin bu bilgiyle yaşama gücü nedir? Psikolojik, manevi ve realite düzeyinde bizden biri ölümün ne zaman onu yakalayacağını bir derece hissedebilir ama ondan kaçamaz. Bu çok zor ve karmaşık bir hikayedir ve kolay değildir. Evet doğru, İsrail esir operasyonu olacağını biliyordu. Ama büyük ölçüde sahip olduğumuz savaş deneyimi bizim, Yahudilerin gözü önünde ve pratikte girenin çıkanın kontrol edilebileceği çok büyük bir güç olan sınırları gözleyen sistemlerin gözü önünde büyük bir rahatlıkla bu operasyonu yürütmemizi sağladı. Bizimle birlikte bu güç bütün değerini kaybetti. Burada esir operasyonunun uzun bir hazırlık dönemi,uzun ve yorucu bir nefes ve yüksek düzeyde sabır gerektirdiğine işaret etmek gerekir. Lojistik hazırlıkların yanı sıra sakinlik, huzur ve hareketlerimizi kontrol etme düzeyinde bizim dayandığımız şeye başka herhangi bir özel gücün dayanmasının zor olduğu kanaatindeyim. Diğer bir deyişle biz uzun müddet bütün gözetleme ve uyarı araçları, düşmanın askerlerini yönlendirmesi ve farklı yönergelerine rağmen düşmanın burnunun dibinde oturduk. Buna rağmen bize hiçbir şey yapamadılar ve biz de uygun zamanda onları ele geçirinceye kadar uzun bir süre bekledik.

Biran bile olsa bu operasyonun başarısız olacağı hissine kapılmadınız mı? Yoksa başarılı olacağına emin miydiniz?

İlerleyişimizdeki kazanç konusundan hareket edersek iki konu üzerinde durmalıyız: bir yandan Allah'ın rızasını kazanma ümidi ve olayları inceleme metodumuz. Şöyle ki; biz herhangi bir operasyona adım attığımızda bütün varsayımları, karşılaşabileceğimiz en kötü senaryoları ortaya koyuyoruz. Her bir senaryo için, bizi başarıya götürecek belirli bir çıkar yol bulmamız gerekiyor. İşimizin yapısı bu. Bir sürprizle karşılaşmamak için bütün senaryo ve varsayımları ortaya koymak. Bir operasyonu gerçekleştirmeye giderken bizim için en önemli olan şey sürprizle karşılaşmamamız gerektiğini göz önüne almaktır. Uygulama esnasında değişiklikler olsa bile bu daha önceden düşünülmüş ve alternatif planı hazırlanmış bir durum olur. Ve tabi bu da sürpriz olmaz. Buna binaen bir kere bile olsa kazanamayacağımızı düşündüğümüz bir operasyona gitmediğimizi kesin olarak ifade ediyorum.

Doğru vaad operasyonunda planlananların uygulandığını söyleyebilir miyiz?

Kesinlikle.

İsrail'in Tepkisi

Esir operasyonu olaylarına dönecek olursak; operasyonun hemen ardından meydana gelen olayları nasıl değerlendiriyorsunuz? Yani düşmanın savaş ilan etmesinden önce" Tepki sizin beklediğiniz gibi geleneksel miydi?

Biz askeri tecrübemiz sayesinde sürpriz kelimesinin, onun etkilerinin ve yankılarının ne anlama geldiğini biliyoruz. Liderlikten başlayıp fertlere kadar bütün askeri güçler sürprizle karşılaştıklarında bu her düzeyde onlar için şok etkisi yapar. Şoktan bahsettiğimizde düşman tarafında ne bir hareket ne de bir girişim olmaz. Esir operasyonu ve onun yankılarıyla ilgili olarak biz bunun düşmana yapacağı şok etkisini –bunu önceden hesaplamış olsa bile- tahmin ediyorduk ve esir operasyonunu yapmaya karar verdik. Hizbullah lideri buna defalarca işaret etti. Önümüze bütün bir İsrail'in görüntüsünü koyduk. Bu görüntüdeki her bir hareket için bizim tarafımızdan hazırlanmış özel bir plan vardı. Savaş alanında İsrail'in yenilgisi kesindi ve sonunda şok gerçekleşti. Onlar tarafından bize karşı yapılacak herhangi bir girişimin özelliği ve hacmi bellidir. Konunun tamamı iki şekilde ifade edilebilir: birincisi; hava silahının belirli sayıda belirli derinliğe saldırıda bulunması. (Esir görüntüsüne tahammül edemedikleri için özellikle de esir operasyonunun yapıldığı Zırııt bölgesinin diğer bölgelerin aksine İsrailliler için çok şey ifade etmesi sebebiyle) Bu, uygulanma kararının alınması büyük cesaret isteyen bir operasyondur. Operasyonun yapılacağı yer konusu ise, özellikle yerleşim birimlerini savunma anlamında bu düşmanın aslına dokunur. Bu sebepten sözünü ettiğim yankıların olmasını bekliyorduk. İkincisi; düşman tarafından sınırlı bir takip bekliyorduk. Buna karşı koymak için bir plan yapmıştık. Sonunda da bu plan gerçekleşti. "Rahip" tankı harekete geçer geçmez direnişçiler onu yok ettiler, 4 askerden oluşan mürettebatını öldürdüler ceset parçaları ortalığa dağıldı. Bu bizim tarafımızdan bekleniyordu. Ancak daha sonra düşman savaş kararı aldı. Bu başka bir durum"

Direnişin düşmanın tepkisine şaşırmadığını ve sert bir cevap beklediğini söylediniz. Ama Nasrallah askerlerin esir alınmasının ardından yaptığı basın

toplantısında"(
kesinti)

Dikkat edin" Biz İsrail'in merkezlerimize ve Litani Nehrinin güney bölgesindeki belirli bir derinliğe saldırmasını bekliyorduk. Üsse yapılacak saldırı düzeyinde durum bundan daha fazlasını kaldırmaz. Çünkü önceden İsrail sadece ileri uca (cephe hattı) saldırırdı. Belki de İsrail bir mesaj niteliğinde konumunu değiştirebilir. Bu operasyonda ise nehrin güney bölgesinde daha yoğun saldırılar beklemiştik.

"Rahip" tankının yok edilme operasyonundan bahsettiniz. Bize bunun hikayesini anlatır mısınız?

Bu operasyon esir operasyonunun tamamlayıcısıdır. İsrail savunma sisteminin esir operasyonundan başlayıp "Rahip" çatışmalarına kadar yaşadığı şok olağanüstü bir durumdur. Düşman ilk anda yani ilk yarım saat içinde kuvvetleri üzerindeki hakimiyetini kaybetmiş, ne olup bittiğini anlayamayan, başka bir dünyada yaşayan bir varlığa dönüştü. İkinci yarım saatte karmaşa halindeydi. Operasyonun 3. saatinde durum daha kötüydü. Operasyonun yapıldığı bölgeye ulaşmaya çalıştı" Tabi bu bölgeye ulaşmak belirli teminatlar olmaksızın olmaz. Zırııt bölgesiyle "Rahip" in olduğu bölge operasyonun yapıldığı bölgeye nazır olması itibarıyla oraya yaklaşmak istedikleri her defasında direnişin açtığı ateşle karşılaşıyorlardı. Bunun sonucu olarak büyük bir felce uğradılar. Fakat sonunda cahil cesareti olarak adlandırdığımız bir cesaretle harekete geçtiler ve bu tank sadece uğradıkları kayıbı kapatmak ve askerlerin maneviyatını artırmak için ortaya çıktı. Fakat tank hareket eder etmez direnişçilerin yerleştirdiği patlayıcı maddeyle havaya uçtu, paramparça oldu ve cesetler etrafa dağıldı. O zaman çatışmalar oldu. Peki ne oldu? Bildiğiniz gibi İsrail'in asıl derdi cesetlerin direnişçilerin eline geçmemesidir. Bu amaçla asker nakleden tanklar ve araçlardan oluşan yeni kuvvetler öne çıktı. Ama onlara da direnişçiler tarafından ateş açıldı ve geri çekildiler. Sonra piyadeler öne çıktı. Bu kuvvetler hiç kimsenin tanka yaklaşıp cesetleri almaması için tankın çevresini gözetme rolünü üstlendiler. Kardeşlerimiz birkaç gün tankın çevresinde düşmanla çatıştı. Bu konudan sorumlu kişi olarak söylüyorum; eğer askerlerin cesetleri toplaması kararını almış olsaydım bunu yapabilirdik. Fakat bize özel sebeplerden dolayı bu emri vermedik.

İsrailliler daha sonra tankı çekmeyi başarabildiler mi?

Hayır. Başlangıçta tankı değil cesetleri çekmeye çalıştılar"Günler geçtikten sonra ancak askerleri çekebildiler.

Savaş Kararı

Direniş ne zaman düşmanın büyük bir saldırıya yöneleceğini ve operasyona karşılık vereceğini anladı?

İlk işaret bakanlar kurulu kararının alınmasında ortaya çıktı" İkinci işaret nehrin güneyindeki direniş alt yapısının hedef alınması kanalıyla geldi. En önemli nokta ise; bizim, düşmanın füze gücümüzü kırmada başarısız olduktan sonra savaşa doğru gittiğini anlamamızdır. Bu başarısızlık onu kışkırttı ve maceraya atma zorunluluğu getirdi. Saldırılar ve savaş gemisini vurma kanalıyla yapılan ihlaller devam etti.

Direnişin Hazırlığı

Düşmanın büyük bir savaşa doğru gittiğini anladığınızda direniş buna tam hazırlıklı mıydı?

2000 yılından bu yana kendimizi her açıdan {Siz de onlara karşı yapabildiğiniz karar her kuvvetten hazırlık yapın"}Enfal/60 kuralı gereğince tam donanımlı olmaya hazırlıyoruz. Örneğin İsrailli askerleri esir alma operasyonunda belirli bir çerçevede çalıştık. Söylediğim gibi belli bir tepki bekliyorduk. Ama meselenin savaşa doğru gittiğini hissettiğimiz anda bütün yerel ve ihtiyat güçlerimizi bu savaş için harekete geçirdik. Gerçekte ise, savaş esnasında bizim direnişçiler olarak sahip olduğumuzun yanında onların maddi ve askeri düzeydeki güçlerine bakarak İsraillilere karşı kazandığımız başarılar beni şaşırttı. Girdiğimiz askeri operasyonların gidişatı, az sayıda ölü ve yaralının olması ve kardeşlerimizin köyler ve ileri hatlardaki direnişi" Hizbullah'ın savaşın ilk günlerinden son ana kadar insani güç ve füze gücü olarak çok etkin bir şekilde varolduğunu söyleyebilirim. Hatta saldırının son günlerinde bile kardeşlerimizin yüksek savaşçı ruhu sayesinde koordineli ve çok güzel bir şekilde roket atabiliyorduk.

Direniş olarak kendi gücünüze şaşırdığınızı söyleyebilir miyiz?

Açık söylemek gerekirse evet. Bizim bu coğrafyada direndiğimiz, elimizde her cinsten silah olduğu ve inisiyatifin hala elimizde olduğuna bakılırsa bu normal bir olay değil. İsrailli, köye girdi ve ona ateş edildi. Sömürgeyi kovma kararı alıyorum ve atıyorum. Nereye istersem özgürce oraya atıyorum. Bu hareket özgürlüğü bizi şaşırttı. Açıkça söylemek gerekirse bu, aramızda 40 bin İsrail askerinin olduğu bir zamanda oldu. Bu yüzden olayı bu şekilde değerlendirmeliyiz. Nereye ayak bastı. Dünyanın en büyük gerilla savaşına giren direnişin yaptığına bak. Bu savaşın en önemli görüntüsü direnişin yaptığının dünya üzerindeki hiçbir askeri okulda olmamasıdır.

Klasik Savaşla Gerilla Savaşının Karışımı

Direnişin içine girdiği klasik savaşla gerilla savaşının karşımı mıydı?

Tarihi olarak bilinmektedir ki; düzenli ordu varlığını ona denk bir ordu karşısında ispat eder. Güçlü olan müdafaa eder zayıf değil. Çünkü zayıf kendindeki noksanı kapatmak için hücuma geçer. Bazen de güçlü müdafaacı saldırıya geçer. Öyleyse güç ölçütü savunmadır saldırı değil. Tarihi olarak bakarsak çeteler nasıl çalışır? Daha önce düzenli bir ordu karşısında savunma yapan çeteler hakkında soru sorulmamıştır. Çünkü çeteler düşmanın ülkeye girip işgal etmesine izin verir. Daha sonra ona karşı belirli bir süre yıpratma savaşı uygular. Yıpratma savaşına dayanacak gücü olmadığından düzenli ordu sonunda ülkeyi terk eder. Peki biz ne yaptık? Gerilla savaşı ve sabit müdafaa. Sabit müdafaa, müdafaa çeşitlerinin en güçlüsüdür. Bu İsraillinin topraklarımıza girmesine engel olmayı hedefler. İsrailli düşmana karşı gerçekleştirdiğimiz sonuçlar açısından bakacak olursak; yaptıklarımızın okuduğum hiçbir askeri ansiklopedide ya da askeri okulda olmadığı kanaatindeyim.

Sözlerinizden direnişin başından sonuna kadar inisiyatifi elinde bulundurduğunu anlayabilir miyiz?

Tabiiki. Söylediğim gibi askeri düzeyde hazır olmamıza rağmen –sonuçlar da bunu gösteriyor- İsrail'in bu savaşa gireceğini beklemiyorduk. Eğer İsrail'in hedefi Hizbullah'ı yok etmek idiyse çok basit bir okumayla girdiği köylerde direnişçilerin hala onunla inatla çarpıştığı sonucunu çıkarabiliriz. Marun Al-Ras beldesini ise direnişin elindeki cephane bittikten sonra kasıtlı olarak terk ettik. Dünyadaki herhangi bir askeri getirip ona Marun Al-Ras'ta direnip direnemeyeceğini ve direnişçilerin elinde bulunan imkanı sorabilirsiniz. Orada uzun zaman iki İsrail tugayına karşı direndik. Sonra bu bölgenin çıplak ve her yönden açık olduğunu unutmayın. Buna rağmen direniş orada büyük ve önemli başarılar kaydetti. Kastettiğim; kelimenin tam anlamıyla bizim İsrail'e kalkan operasyonu düzenlediğimizdir. Düşman köylere belirli mesafeler dışında yaklaşamadı. Düşmanın askeri taktiğini bozmaya ve helikopterin, tanka ve piyadelere yaklaşmasına engel olarak askeri sisteminin çökmesine çalışsaydık düşman gerçek bir bozguna uğrardı.

Bu nasıl oluyor?

Çok basit. Direniş unsurlarının üzerinde çalıştığı askeri mühendislikte iki konu var: Birincisinde düşman açık ve an yolları izledi. Tanklarında bombalar patlıyordu. İsrail'in Merkava tankları ana yollara girdiği her defasında infilak ediyordu. O vakit düşman engebeli yollardan gitmeye mecbur kaldı. Pratikte ise bu ona zaman ve insan bakımından külfet oluşturdu. Bu savaş meydanında ortaya çıktı. Çünkü engebeli yollarda onu Md füzeleri bekliyordu. Bu silah onun tanklarının hareketini felce uğrattı ve onları ölü ve yaralıları nakleden araçlara çevirdi. Direnişçiler kara saldırısında ve düşman bölgelere girmede ana kol olması için hazırlanmış bu Merkavaları birer ambulans ve erzak nakliye aracına çevirdi. O halde İsraillinin askeri ve siyasi düzeyde temel derdi, halka falanca bölgeye ulaştığını söyleyebilmek için sınırlı coğrafi bölgelere girmektir. Daha sonra ise bu coğrafya ihlalini siyasi ve müzakere alanında kullanmaktır. Ancak o bu ifadeleri "keskinleştirdi". Yani İsrail askeri sadece ulaştığını söylemek için herhangi bir yere sızıyordu. Ancak bu, askeri düzeyde hedefe ulaşmak sayılmaz. Savaş meydanında çığlık atarken gördüğün bu askerin de yemek ve diğer ihtiyaçlarının giderilmesi gerekir. Ne İsrailli asker ne tank ne de helikopter ona ulaşıp oradan çıkaramadı ya da erzak temin edemedi. Böylelikle de savaş meydanındaki bütün askeri manevra çeşitlerini ve sürekliliğini kaybetti.

Bu, direniş lideri sizden bunu istememesine rağmen oldu öyle mi?

Evet. Lider başlangıçta bize karşı müsamahakardı. Çünkü gerilla savaşı anlayışından hareket ediyordu. Bize siz topraktan sorumlu değilsiniz dedi. Önemli olan savunma yapmanız, sürekliliğinize uygun olacak, varlığınızı garanti edecek ve düşmanı etkileyecek eylemi gerçekleştirmenizdir.

Savaş Gemisinin Vurulması

İsrail savaş gemisinin vurulmasının savaşın sonuçları ve devamlılığı açısından önemi nedir? Özellikle de ilk sürpriz olarak önemi?

İsrail stratejisi birbirini tamamlayan çeşitli güç unsurlarından oluşur. Denizcilik de bu güçlerden biridir. Hizbullah bu güçlerden her birine darbe indirmeyi başarırsa onun etki ve devamlılık unsurunu kaybetmesine sebep olur. Örneğin, hava silahının direnişin füze gücünü yok etmede başarısız olması, savaş gemisi vurulduktan sonra deniz silahının Lübnan topraklarından uzaklaştırılması, kara güçlerinin felce uğraması ve güney Litan'a hakim olmasının engellenmesi. Bu, stratejik zayıflığı ve savaşın kaybedilmesini ortaya çıkarmak için yeterli ve net bir cevaptır. Savaşın başlangıcında direniş tarafından bu kollarda yapılan etkinin izleri görüldü ve düşman çıkmaza girdi. Bu krizden çıkmak için çıkış aramaya başladı.

Hizbullah genel sekreteriyle Menar televizyonu aracılığıyla canlı yayına geçilmesi ve savaş gemisinin vurulması nasıl aynı anda gerçekleşti?

Teknoloji dünyasında bu mümkün ve yaygın. Bu kolay teknolojik işlerden sayılır hale geldi. Ama olayın büyüklüğü İslami direnişin elinde gizli. Hizbullah artık bütün bu teknolojilere, dikkate ve yüksek koordineye, Hasan Nasrullah'ın birlikte çalıştığı askeri liderliğe ve sahip olduğu silaha olan tam güveninden hareketle savaş gemisinin vurulduğunu canlı yayında ilan edecek derecede sahip. Bunların yanı sıra bu olayın düşmanın psikolojisinde bırakacağı etki de işin başka bir boyutu. Direnişin kaliteli bir iş yapmasını bekleyen insanlar bu olay gerçekleştiğinde Lübnan'da ya da dışarıda düşman savaş gemisinin yok edildiğini itiraf etmeden önce gururlarını ifade etmek için sokağa döküldüler. Tabi bu aynı zamanda Nasrullah'a ve onun direnişine olan güvenlerinin bir ifadesiydi.

Savaş gemisinin vurulması sonrasında ne oldu?

İsrail savaş gemisinde meydana gelen zararı ve yaralı ve ölü sayısını önemsiz göstermeye çalıştı. Neden? Çünkü İsrailli çoğunlukla sahip olduğu askeri aletle silahlanır. Bu alet onu koruyamayacak olduğu zaman karmaşık askeri sisteme olan güveni sarsılır. Bundan sonrada İsrail devletini ve İsrail varlığının oluşum temellerini kurarak görüşünü belirtmeye koşacak halkı karşısında güven kaybedecek. Mesele sadece askeri operasyon meselesi değil. Bu, İsrail'deki iç yapıyı ilgilendiren bir meseledir. Onlar artık bu devletin uzun vadeli olduğuna inanmıyorlar.

* Lübnan'da yayınlanan el İntigad gazetesinde yayınlanan bu röportaj, Gülşen Topçu tarafından İsra Haber için tercüme edilmiştir.