Mehmet GÖKTAŞ
Hoş geldin Sevgili Sultan, kirlenmiştik!
Kirlenmiştik, hem de ciddi anlamda kirlenmiştik, kalplerimiz, ruhlarımız kirlenmişti, beyinlerimiz kirlenmişti, zaten beyinler kirlenince her yanımızın kirlenmesi kaçınılmazdı. Ve bu kirlenme her zaman olduğu gibi gözlerden ve kulaklardan başlıyordu.
Rabbimiz bize her yıl Ramazanını gönderir, o da;
“Hey insanlar, ben geldim, yok mu temizlenmek isteyen, yok mu arınmak ve pırıl pırıl olmak isteyen” diye bizlere seslenir.
Hani Musa Aleyhisselam Firavuna varmıştı da “Arınmak istemez misin, seni Rabbinin yoluna iletmemi istemez misin, böylece O’na daha saygılı olursun...”(79/18,19) diye seslendiği gibi.
Ramazan Allah Teala’nın bir çağlayanıdır, rahmetinin çağlayanı, bir ay boyunca çağlar durur. Nasibi olanlar girer o çağlayanın altına, o çağlayanda yıkanır, arınır, testisini doldurur.
Ramazan bizim takva öğretmenimizdir, bizi bütün pisliklerden arındırır, muttaki bir kul olmamıza yardımcı olur. Bize orucu emreden âyet “lalleküm tetteqûn- umulur ki takvaya erersiniz” diye orucun hedefini gösterir.
Oruç bizi fıtratımıza, fabrika ayarlarımıza döndürür. Hem sadece bünyemizi değil, ruhumuzu ve ona ait bütün erdemleri ortaya çıkarır, paslarını siler, duygularımızı, düşüncelerimizi değiştirir.
Oruç samimiyettir, bir insan kendisinin ne kadar samimi olduğunu ancak oruçla ölçebilir.
Biliyor musunuz, şu günlerde duygularımızın değişmesine, erdemlerimizin ortaya çıkmasına, merhamet damarlarımızın kabarmasına ne kadar da ihtiyacımız vardı. İyi düşünürseniz ülke insanının nerdeyse tamamını etkileyen deprem felâketi orucumuzu da farklı bir oruç yapacaktır.
Fakat bir şeyi asla unutmayalım; Ramazan ayına bunca şerefi veren Kur’an-ı Kerim’dir. Bu ayda Kur’an üzerine ne kadar yoğunlaşabilirsek nasibimiz de o kadar olacaktır.
Hoş geldin safalar getirdin, güzellikler getirdin bizim Sevgili Sultanımız!!