Abdurrahman Dilipak
Hrant'ın kanı!
Hrant'ın kanı, karanlıkları aydınlatan bir özgürlük çerağına döndü.. Aynı zamanda birilerinin çifte standardını da gözler önüne serdi.. Birileri suçüstü oldu.. Ana katili evladın cenazede taziyeleri kabul edip, gözyaşı dökmesi gibi bir durum ortaya çıktı kimileri açısından..
Benim ölçüm, çok açık, kesin ve net: Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun, mazlumdan yana, zalime karşı.. Zalim babamız da olsa, mazlum düşmanımız da! Birilerine olan öfkemizin bile bizi onlar hakkında adaletsizliğe sevketmemesi gerek.. Haksızlıklar karşısında susanlardan olmayacağız..
Hrant bizi bize düşürmek isteyenler tarafından sinsice öldürüldü.. Benim de içinde olduğum 19 kişilik listede onun da adı vardı..
Bu gün Vakit'in yazdıklarına tepki gösterenler, o gün, Dink yazdıklarından dolayı medya lincine tabi tutulurken, Vakit Dink'le uzun bir röportaj yayınlayarak haksız saldırılara karşı durdu..
Dink benim arkadaşımdı.. HBB de ilk Televizyon karşılaşmamızda, ben ön yargılarımla onu bizi suçlayacağını düşünerek hazırlık yapmıştım. Ama o konuya o kadar dürüstçe yaklaştı ki, ben ona cevap vermek yerine konuşmaya onun bıraktığı yerden devam ettim.. Bizi kapıştırıp seyrimize bakmak isteyenlerin çabaları boşa çıkmıştı.. Ve Hrant'la arkadaşlığımız o gün başladı.
Aslında Hrant'a sahip çıkan bu insanlar Ermeni komitacıların, Türkiye'yi karalama politikasına karşı da iyi bir cevap olduğunu düşünüyorum..
Burada çifte standart olmamalı.. Mesela, bu gün sokağa çıkan insanlar Bayram Ali hoca, Hızır Ali hoca konusunda neden sessiz kaldılar? Daha onlarca örnek verebiliriz.. Hala birileri olay yerini karartmak için, Aksoy, Mumcu, Üçok cinayetleri için kudüs ordusu gibi hayali örgütleri haber yapıp, bu haberlere imzalarını atabiliyor bu ülkede! Birileri hala iş üzerinde ve inatlarını sürdürüyorlar..
Mesela cezaevi şartları açısında ve hiç silah kullanmadığı halde içeri atılan gazeteci/yazar Salih Mirzabeyoğlu konusunda neden kimsenin sesi çıkmıyor..
Bir yılı aşkın bir süre içeride kalan Gazeteci / Yazar Mustafa Kaplan daha yeni çıktı ve kimse "ne oluyor" demedi. Mesela Bedri İncetahtacı konusunda da kimse sokağa çıkmadı.
Daha görülecek çok hesap var. İskilipli Atıf'ın hesabı da görülecek daha, Said-i Nursi'nin de.. Evet Kubilay'ı öldürenlerden de hesap sorulmalı, ama tıpkı Dink olayında sadece tetiği çeken değil, arkasındaki karanlık gölgelerden de hesap sorulmalı.. Hatırlatalım. Menemen davasını gören askeri mahkemenin arkasında Muğlalı vardır.. Menemen davasının bu günki Danıştay davasından farkı yok. Van - Özalp'taki katliam emrini veren Mustafa Muğlalı'nın başkanlığını yaptığı Menemen İstiklal mahkemesinin adaleti Dink davasına bakan mahkemenin adaleti ile kıyas bile edilemez.. Kimi CHP'lilerin Dink davasındaki hassasiyetlerini Menemen davasında da görmek isteriz..
Hasan Mezarcı'nın başına gelenler konusunda kimsenin sesi çıkmadı.
Dink olayında evet Vali de, Ermeni de görevini yerine getirmemiş olabilir. Devletin Valisi, Emniyet Müdürü bir cinayete arka çıkıyorsa, Başbuğ da bir devlet memuru değil mi? CHP bu konuda neden çifte standartlı davranıyor..
Herkes suç işleyebilir.. Asıl soru bu? "Hrant'a niye sahip çıkıyorsunuz?" değil, "Ötekiler"e niye sahip çıkmıyorsunuz..
Muhsin Yazıcıoğlu cinayetinin sır perdesi aralandığında, bakalım BBP'liler dışında kaç kişi sokağa çıkacak.. "Namlusunu halka çeviren tanka selam durmam" diyecek. "Türkiye Suriye olmayacak" diyecek.. O gün hepimiz "Muhsin" olacak mıyız? Aslında herkes kendisi olsun da, Mazlumdan yana dursun Muhsin Milliyetçi gelenekten gelen biri.. toprakaltından kurşunlanmış cesetleri çıkartılanlar için de aynı duyarlılığı göstermemiz gerek.. Kürt, Türk, Arap farkeder mi?
Hatta biri suçlu da olsa, haketmediği bir cezaya çarptırılıyorsa, o hem suçlu hem de mazlumdur aynı zamanda.. Dink kararı beni de yaraladı.. Dink cinayeti bireysel bir cinayet değildi.. Tetikçiyi cezalandırarak arkasındaki azmettiricileri gizlemeye çalıştı birileri.. Bu iş döner geri gelir.. Tıpkı Danıştay davası gibi.. Bu dava yeniden görülür..
Dink konusunda gösterilen hassasiyetin, diğer maktüller ve mazlumlar için de gösterilmesi gerekir..
Unutmamak gerekir ki, bir kişiye yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş tehdittir..
Dink davası daha uzun bir süre gündemde kalacak gibi gözüküyor ve bu tartışmalar, tüm faili meçhuller aydınlatılana kadar devam edecek.. Dink davası toplumsal hafızanın uyanmasında özel ve anlamlı bir yere sahip.. Dink yaşarken birilerinin uykusunu kaçırıyordu, ölümü ile de birilerinin uykusunu kaçırmaya devam ediyor. İyi de ediyor.. Selam ve dua ile..
yeniakit