Abdullah Büyük
Hüdayi Vakfı"nın vefa borcu
12 Aralık 2009 Cumartesi günü, Altınoluk Dergisi"nin hizmet binasında çok önemli bir buluşma gerçekleşti. Ülkemizin tüm beldelerinden davete icabet eden güzel insanların özel bir buluşmasıydı. Toplantı sebebi ise yeryüzü coğrafyasında fakir insanların yaşadığı ülkelerde kurban kesme vazifesinde öncülük yapmış olan insanlara teşekkür etme borcunun ödenmesi. Üç saatlik bir programda gördüklerimi ve duyduklarımı Vakit okurları ile paylaşmak istiyorum. Böyle güzelliklere, özellikle STK (sivil toplum kuruluşları), vakıf ve derneklerin de sahip olmasını sadece tavsiye ediyorum.
Binin üzerinde katılan davetçilerimiz için çok nezih, temiz bir yer seçilmiş. Altınoluk Dergisi"nin hizmet binası İstanbul"un İkitelli semtinde bulunmaktadır. 30 dakika zaman içinde yüzlerce davetli sabah kahvaltısı yaptık. Aman Allahım, o ne biçim edep ve terbiye. Sanki salonda bin kişi değil de üç dört kişi yemek yiyor. Huzur lokması, huzur getirir derler. Büyük bir huzurun ve sükûnun olduğu ortam, gayr-i ihtiyari insanı etkiliyordu.
Programda vazife almış onlarca insanın firasetli, mütevazı ve zekice tavırları, en küçük bir sıkıntının yaşanmasına fırsat vermedi. Programın konuşmacılar bölümü ise anlatılamaz, yaşanır. Sultanahmet Camii imamlarından bir hoca efendinin okuduğu aşır ve salonun manevi havası... Gözlerde yaş, kalplerde bir titreşim hali. Kur"an"ın dili ile sekinet hali. Daha sonra, 2009 yılında kurban kesme vazifesini üstlenmiş insanlardan temsilci olarak kısa selamlama konuşmaları yapıldı. Moğolistan"dan Afrika"ya, Habeşistan"dan Türkmenistan"a kadar geniş bir alanda icra edilen kurban kesme bilgileri mesajlarla sunuldu. Ülke olarak, millet olarak dünyanın her tarafına el uzatmış olan hizmet kervanı, bu hizmete katkıda bulunan değerli insanlara bir vefa borcu olarak teşekkür ettiler.
Büyük bir izdiham yaşanması gerekirken, tertip, düzen, edep ve manevi hava her şeyi ve herkesi mutlu etmişti. Bu hizmeti yeryüzü coğrafyasına yaymış olan tüm vakıf ve derneklere, hassaten Hüdayi Vakfı"nın mümtaz hizmet kadrosuna teşekkür ediyorum.
Programın son bölümü ise muhterem Osman Nuri Topbaş hocamıza tahsis edilmişti. Hocamız, her zamanki mütevazılıkla kürsüye teşrif ettiler ve pür dikkat dinlenen mesajını sundular. Zihinlerden ziyade gönülleri besleyen konuşmalarından çok kısa örnekler sunarak, bu haftaki mesajımızı noktalamak istiyorum:
Muhterem hocamız, davet edilen seçkin insanlara konuşurken, "Kara renkli insanlara gönül açtınız" ifadesi ile başladı ve Peygamberimizin siyah ırkta olan kadın ve erkek sahabelerle beşeri münasebetlerini dillendirdi. Kur"an"da en çok Rahman isminin geçtiğini söyleyerek, merhamete vurgu yaptı. Daha sonra, "fakirler zenginlere emanettir" diyerek, "infak merhametin meyvesidir" sözü ile konu adeta taçlanmış oldu. "Allah"ın, insana verdiği rızıkta, fakirlerin, muhtaçların hakkı vardır" diyen hocamız, "feda etmek, muhabbetle mümkündür" ifadesinden sonra öyle bir söz söyledi ki, cidden dinleyen ve duyan her insan için, dakikalarca üzerinde düşünülmesi gerekli bir sözdü. İşte o muhteşem söz: Halikın nazarı ile mahlûkata bakmak. Yani Yüce Yaratıcı Rabbimizin nazarı ile, ölçüleri ile, talimat ve emirleri ile insana ve eşyaya bakmak gerekir diyordu.
Hocamızın konuşmalarının son bölümü ise, birçok insanın belki ilk defa duyacağı konular oldu. O da içtimai yani sosyal saha ile ilgili sorular üzerinde durdu. Peygamberimizin, sabah namazında, gün doğmadan ashabına sorduğu sorularla konuşmasını bitirdi. "İçinizde hasta ziyareti yapan var mı? İçinizde bir yetimi, öksüzü doyuran biri var mı? İçinizde bir muhtacı giydiren var mı?" Peygamberimiz sabah namazına gelmiş, ashabına bu soruları yöneltmişti. Hocamız, misafir davetçi topluluğuna bunları örnek gösterdi ve sosyal hayatla hayatı kopuk bir müslümanın sorumluluk kimliğine dikkat çekti.
Ümit, neşe, feyiz, bereket ve istikbal vadeden Hüdayi Vakfı"nın Kurban Organizasyonu vefa programı biterken, katılımcı misafirlerin yüzleri gülmüş, sorumluluk duyguları gelişmiş ve buruk bir kalple herkes, geldiği beldeye dönme hazırlığı içindeydiler.