Ahmet Taşgetiren

Ahmet Taşgetiren

İlk uygulayıcı CHP olsaydı

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden söz ediyorum. Onun ilk uygulayıcısından… Yani o olağanüstü yetkilerin CHP’liliği devam eden bir cumhurbaşkanı tarafından kullanıldığı bir yıl yaşasaydık. Ve bize “Bu dönemin raporu”nu hazırlama görevi verilseydi, şimdi Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yapmaya çalıştığı… “Biz” kim derseniz, diyelim Ak Parti camiası, diyelim muhafazakâr camia. Daha şimdiden, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığını CHP’li kimliği ile kazanan Ekrem İmamoğlu için dosyalar tutuyoruz. Belediye’nin “kozmik odası”na girme teşebbüsünden dolayı MİT’imiz, Emniyetimiz hatta Türk Silahlı Kuvvetlerimiz harekete geçmiş. Belediyeler bir tür başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Ancak üstünde “Devlet”in denetimi var. Devlet gün gelip seçilmiş başkan yerine “kayyım” atayabiliyor. Bizim şu andaki Başkanlık Sistemimiz ise herkes biliyor ki denge ve denetim özürlü. Ben sistem oluşurken “Bu yetkileri Kemal Kılıçdaroğlu kullanacak olsa ona verilmesini savunur muyduk?” sorusunu sordum. Hatta daha ileri giderek “Bu yetkileri Binali Yıdırım için de vermeyi düşünür müydük?” sorusunu da sordum. Bence her iki sorunun cevabı, “Hayır, asla”dan başkası değildi. Sistem çok açık ki Tayyip Erdoğan’ın başkanlığı dikkate alınarak tanzim edilmiş bulunuyor. “Devleti Tayyip Erdoğan’a emanet et, gerisini merak etme” yaklaşımının en azından muhafazakar camiada insanların önemli bir kısmını tatmin ettiği bir gerçek. İnsanların bir kısmı bu tatmin duygusuyla, bir kısmı da sistem oylaması “Değer tercihi ve hayat memat meselesi” haline geldiği - getirildiği için oy verdiler ve halk onayı yüzde 51.4 oranı ile gerçekleşti. Ancak biliniyor ki bu çok kritik bir eşik. Yine biliniyor ki bu eşik MHP’nin, daha doğrusu Devlet Bahçeli’nin desteği ile aşıldı. Ancak Devlet Bahçeli’nin günün birinde birdenbire “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi”ni aşkla savunur hale gelmesinin ve nerede ise “Ülkenin bekası ile eşdeğer” bulmasının sebebi yeterince bilinmiyor. Bir ara Türkiye’de koalisyonlar oluştuğunda “İki parti bir parti gibi çalışıyor” güzellemeleri yapılırdı. Bugün Ak Parti ile MHP’nin -Bahçeli’nin mi demeliyim- ilişkisi koalisyondan öte bir nitelik arz ediyor. Ancak yerel seçimlerin kafaları karıştırdığı çok açık. Bir kere İstanbul, Ankara gibi sembol şehirlerin -diğer büyük şehirlerin yanında- iktidarın elinden çıkması gerçeği söz konusu. İkincisi İstanbul’da oy farkı yüzde 9’lar gibi (yüzde 45-54) dramatik bir rakam. Üçüncüsü, bu sonuçların Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bir yıllık uygulaması ile ilgisi bulunduğu görüşü, en azından şu an yürütülen “sistem nerede aksıyor?” soruna cevap aranmasıyla da doğrulanıyor. Dördüncüsü CHP, halk ortalamasını yakalayacak bir aday bulabileceğini gösterdi. Beşincisi, muhafazakar camiada hiçbir gerekçe ile çözülmeyecek nesiller yanında daha sorgulayıcı toplum alanları oluştuğu ortaya çıktı. Altıncısı, “Alternatifsizlik” gerekçesi ile her türlü yanlışı hazmedenlerin yanında “Ne yani, ne zamana ve nereye kadar alternatifsizlik gerekçesiyle yanlışlara göz yumacağız?” diyen çizgiler gelişti. Dört yıl sonrasının kaygısı yaşanıyor mu? Bence yaşanıyor? “Nasıl düzeltilir sorunlar?”, sorusu her platformda soruluyor. Muhafazakar toplum alanları “Kazanımlar”ı önemsiyor. Bir CHP iktidarı hala kaygı sebebi. Şu anki CHP’li yerel yönetimler gözaltında. Ama “Dava namına yanlışlara göz yumma” davranışı olağanüstü zorlanıyor, bunun da böyle bilinmesi lazım. 4 MAAŞ YETMEZ 8 OLMALI Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve sayın eşleri Fatmanur Altun’a normal maaşları yanında iki de yönetim kurulu üyeliği verilmiş, bu da eleştiri konusu olmuş. Fatmanur Hanımefendi, eleştiriler karşısında çok celalli bir açıklama yaptı. Açıklamasının özü şu: Biz özel sektörde çalışsak çok daha fazlasını alırız. Birikimimiz buna imkan veriyor. Devlette çalışmak bizim için fedakarlık. Böyle davranışlarla sabrımızı sınamayın.” Ne denir? Muhterem eşlerinin bir gün önce yayınladığı “Oligarklara, onların en büyük silahı olan faiz belasına meydan okuyoruz. Evet, topunuz gelin” açıklamasına paralel bir üslup. Bence Altun ailesinin liyakatlerine uygun düşecek birkaç yönetim kurulu üyeliği daha verilebilir. Sabır taşırmaya lüzum yok. Bulunmaz Bursa kumaşını bulduğunuzda bedelini ödemekten kaçınmayacaksınız.

Bu yazı toplam 1024 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar