İlkel Yasak Tümüyle Kalkmalı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın emriyle hazırlanan ve inanç özgürlüğü konusunda ciddi açılımlar yapması beklenen Sivil Anayasa’da hayal kırıklıkları bitmiyor.
Anayasa Taslağı Komisyonu Başkanı Ergun Özbudun yaptığı açıklamada, yeni anayasada başörtüsünün üniversitelerde serbest olacağını, ama kamuda yasağın devam edeceğini söyledi.
Yüzbinlerce öğrenci ve milyonlarca vatandaşımızı yakından ilgilendiren başörtüsüne özgürlük beklentisi yeni anayasa ile iyice çıkmaza giriyor. Sivil anayasadan büyük beklentileri olan hukukçu ve sivil toplum kuruluşları, yasanın Özbudun’un belirttiği şekilde çıkmasını “hayal kırıklığı” olarak tanımlıyorlar.
YASAKÇI DEVLET ANLAYIŞININ TEZAHÜRÜ
Başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılıp liselerde ve kamu kuruluşlarında yasak olmasını sağlayacak düzenlemeyi “kabul edilemez” bulan Özgür-Der Genel Başkanı Hülya Şekerci, “Bu tür bir çalışma düşünce ve inanç özgürlüğü alanında yapılacak düzenlemenin bir düzmece olduğunu gösterir. Müslüman kadın başörtüsü ile tabiî ki bir kamu kuruluşunda çalışabilir. Kamu kurumlarında çalışmayı "hizmet veren" çerçevesinde değerlendirip başörtüsünü yasaklamak klasik yasakçı devlet anlayışının tezahürüdür” dedi. Şekerci, hizmet alan ve hizmet veren gibi saçmalıklardan vazgeçilerek başörtüsünün bütün okullarda, üniversitelerde ve kamu kuruluşlarında serbest olması gerektiğini kaydetti.
BUNUN NERESİ SİMGE?
Özbudun’un açıklamasına bir tepki de İmam Hatip Mezunları ve Mensupları Derneği ÖNDER’in Genel Başkanı Yusuf Ziyaettin Sula’dan geldi. Sula yaptığı açıklamada; “Sayın Özbudun, devlet otoritesini kullanan insanlar diye bir tarif de yapmış. Başörtülüler bir başka insan türü sanki. Başörtüsüne dini simge damgasını da vurmuş. Rozet gibi, fular gibi, toka gibi... Halbuki herhangi başörtü takan bir hanımı çevirip sorsalar, alacakları cevap “Ben başımı Allah’ın öyle emrettiğine inandığım için örtüyorum” diyecektir. Bunun neresi simge?” şeklinde konuştu. “Tıp’ı bitiren doktoru hastaneye sokmayacaksınız, Hukuk’u bitiren hakimi mahkemeye sokmayacaksınız” diyerek yasağın mantıksızlığını ortaya koyan Sula, “Üniversitede okurken insan olduğunu ve hakkı olduğunu kabul edip, kamuda görev almak istediğinde insan yerine koymayacaksınız. Anayasalara böyle anormallikler yakışmaz” dedi.
DAĞ FARE DOĞURDU
Hukukçular Derneği’nden Avukat Cüneyt Toraman ise Özbudun’un çizdiği çerçevede ortaya çıkacak bir yasanın, sorunu çözmeyeceğini, aksine büyüteceğini belirtti. İleride farklı yönetimlerin “Bu özgürlük sadece üniversite ile sınırlı” deyip başörtüsü yasağını bugün geldiği noktadan daha geniş bir alana yayma ihtimali olduğunu söyleyen Toraman, “Büyük özgürlük umutları ile beklediğimiz sivil anayasa, ne yazık ki 82 Anayasası’nın biraz değiştirilmiş hali ile karşımıza çıktı. Ben böyle gelecekse yeni anayasa gelmesin diyorum” dedi.
YASAKÇILIĞIN KANITIDIR
İnsan hakları söz konusu olduğunda bunun yasak olduğu alan veya serbest olduğu alan şeklinde bir ikilem ve çifte standardın kesinlikle kabul edilemez olduğunu savunan Mazlum-Der Genel Başkanı Halit Çelik ise, bu alanlardan birinde yapılacak kısmî serbestliğin aslında değişikliği yapanın yasakçı olduğunu göstereceğini belirterek, “Din ve inanç özgürlüğü insan haklarının önemli temellerinden bir tanesidir. Kamuda, yükseköğretimde, ilköğretimde ve diğer tüm alanlarda özgürlük esastır. Buna karşı bir ikilem yasakçılıktır. Yani ‘askere başörtülü insanların çocukları gitsin, ama başörtülüler çocuklarını ziyaret edemesin’, ya da ‘bir insan üniversitede okusun, ama bitirdiği bölümle ilgili çalışamasın’. Bu resmen devletin vatandaşı ile alay etmesidir” şeklinde konuştu.
Vakit