Irak Halkı İşgale Karşı Cihad da Birleşti

Irak Halkı İşgale Karşı Cihad da Birleşti

Irak'ta yaşanan olaylarda ekseriyetle sünni ve şii camileri bombalayanların işgalciler oldukları ortaya çıktı. Kürtleri vurup Araplar yaptı, Arapları vurup Kürtler yaptı diyenler yine Amerikalılardır.

Irak Müslüman Alimler Heyeti (İMAH)'in şura meclisi üyesi ve aynı zamanda Suriye ve Lübnan temsilcisi olan Şeyh Amir El-İgaidi özel bir toplantıya katılmak üzere İstanbul'daydı. Bu vesileyle Amir El-igaidi ile, Alimler heyetinin işgale bakışını ve çözüm önerilerini, etnik ve mezhebi çatışma olarak yansıyan haberlerin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini konuşma fırsatı bulduk.


Puslu, bulanık ortamdan, tutarlı bilgiler çıkarabilme gayreti güden sohbetimizin, bu hayırlı amaca katkı sağlamış olmasını dileriz.


Röportaj: Azmi ERMURAT


Azmi Ermurat: Müslümanlar Alimler Birliğinin bir temsilcisi olarak heyetin gözüyle bir işgal değerlendir­mesi yapabilirmisiniz?


Amir İgaidi: Irak bildiğiniz gibi iş­gal edilmiş bir ülke. Bundan dolayı iş­gal öncesi ve işgal sonrası olarak bir değerlendirme yapılması gerekir.


Irak, işgal öncesi medeniyet, ilim, sosyal gelişim ve mimari yapılanma konusunda ileri seviyede idi. Ama iş­gal sonrası, gerek ilmi, gerek medeni­yet, gerekse yapılanma konusunda bı­rakın durağan kalmayı, tam tersine tüm bu konularda tersine doğru bir ilerleme yaşandı. Tüm hayat atıl hale geldi ve her şey tahrif edildi.

Irak daha önce orta doğuda ilerleyen ülkeler arasında yerini almışken şimdi bundan söz etmek mümkün değil. Çünkü her taraf yakılıp yıkıldı, harap edildi. Halkı şuan susuz ve elektriksiz yaşıyor, eğitim durma noktasına geldi, insanlar günlük gıda maddelerine ulaşmakta çok zorluk çekiyor veya ulaşamıyor. Emniyet deseniz hiç yok veya sıfırın altına düşmüş derecede, insanlar hayatlarından emin değiller. Eğer işiniz yoksa evinizde oturup bir şeylerle meşgul olmanın yollarını ararsınız. Ama oda mümkün değil Irak'ta. Çünkü insan­lar evlerinden ve yurtlarından hicret ediyorlar. Şuan Irak dışında 300 bin Iraklı yaşıyor, hicret etmiş durumda­lar.


 

Kültür ve mimari yönden bakacak olursak binaların tümünün yakılıp yı­kıldığını göreceksiniz. Mesela; hasta olan veya yaralanan insanlar tedavi olacakları bir hastane binası dahi bula­mıyorlar. Sosyal yaşantı noktasından bakarsak şunu görüyoruz, eğer hasta olan bir yakınınız vefat etmişse onu defnedemiyorsunuz. Çünkü mezarlı­ğa doğru giderken topluca öldürül­mekten korktuğunuz için vefat eden yakınınızı defnetmeye çıkamıyorsunuz.

Ticari noktadan bakarsak %70'lere varan ticaret bitmiş ve yok olmuş durumdadır. İşsizlik oranı da %70'leri bulmuştur. Irak işgalden sonra kelime­nin tam manasıyla yıkılmış, yakılmış ve talan edilip sömürülmüştür.


Azmi Ermurat: IMAH nasıl kuruldu ve işgal altındaki Irak'ta neyi hedefliyor ?


Amir İgaidi: Iraklı Müslüman Alimler Birliği(IMAH), bazı alimlerin toplanması ile yaşananları engellemek için işgalden hemen sonra kuruldu. Biliyorsunuz İslam şeriatında eğer emir yok olur veya yönetici olmaz ise halkı yönetmek ve onların işlerini dü­zene koymak konusunda alimler gö­rev üstlenirler. İşte alimler bunun için toplandılar ve IMAH'ı kurdular.


Bu heyet, ilk olarak kendilerine görev olarak mescitlerin so­rumluluklarını aldılar. Bu yaklaşık 3 ay sürdü. Bu süre zarfın­da  imamı  olmayan  camiye imam, bu imamların görev ya­pabilmeleri için onlara maaş temin etti. Eğer yıkılıp yakılan cami varsa onlann onarım ve tadilatı­nı yapıp namaz kılınır hale getirmekle bu üç ayı geçirdi.


IMAH, daha sonra Irak'ın siyasetini ilgilendiren konularda söz sahibi ol­maya başladı. Heyetin şuan tek hedefi işgalcilerin Irak'ı terk etmesi için mü­cadele vermektir.


Bizler işgale karşı direnişi destekle­mek ve direniş konusunda siyasi bir bilinç oluşturmaya gayret ediyoruz. Tüm insanları Irak konusunda, özel­likle Irak'ta yaşananlar konusunda uyarmaya, bilgilendirmeye çalışıyor, Irak'ı işgal edenlerin bu toprakları terk etmeleri için uğraşıyoruz.


İkinci olarak da Iraklıları bilgilendiriyoruz. İşgale karşı gelmeleri ve işgalcileri ülkelerinden kovmaları için  bilgiler sunuyoruz.


Direnişi, ülkemizi işgal edenlerin çıkması için destekliyo­ruz. Size basit bir örnek sunayım; iş­galden bu tarafa direnişi destekleyen ve şehid olan insanlara baktığımız za­man görüyoruz ki bu insanların ço­ğunluğu camii imamlarıdır. Onlar çok iyi idrak ediyorlar bu konuyu; bunun bir cihad olduğunu ve Allah(c.c) yo­lunda cihadın farz olduğunu bildikleri için gerek nefsi müdafaa, gerekse ila­hi kelimetullah için bu yolu tercih edi­yorlar. Şuan biz cihad yaparak işgalci­leri ülkemizden kovmaya çalışıyoruz. Çünkü Irak bir İslam coğrafyasıdır. Burayı işgalciler istila etmiştir. Bunla­rı ülkemizden söküp atmak üzerimize vacib olmuştur. Onun için tüm Müslü­manların bu konuda bize yardım ve desteklerini sağlamaları gerekiyor.

 

İşte bundan dolayı biz, "direnişi", bu işgale karşı işgalcileri toprakları­mızdan çıkarmanın tek yolu ve çaresi olarak görüyoruz. Direnişle birlikte Irak'ın tekrar halkına ve İslam ümme­tine geri döneceği günleri bekliyoruz.


Azmi Ermurat: İşgal sonrası gelişen siyasi gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Alimler heyetinin işgalden sonra kurulan hükümette temsilcileri varmı ?


Amir İgaidi: Hemen şunu söyleye­yim; Irak'ta yaşananların sorumlusu işgalcilerdir. Ve Irak'ta yapmış olduk­ları siyasi ve sosyal tüm çalışmalar ba­tıldır, gayri meşrudur.


Bunlardan siyasi olanları, gerek se­çim, gerek yeni anayasa ve yapılan tüm icraatları tanımıyoruz. Biz Irak'ta, işgalciler eliyle her konuda ne karar alınmış ve yapılmışsa hepsinin batıl olduğunu savunuyoruz. Bu uygulama ve kararların bizim nazarımızda hiçbir itibarı yoktur.


Bunlardan bir tanesi de Irak'ın yeni hükümetidir. Bu hükümet geldiğinde, seçildiğinde, işgalcilerin hükümeti olarak geldi. Onların isteklerini yerine getirmek ve almış oldukları kararlan uygulamak için iş başına gelmiştir. Bi­zim birlik olarak (IMAH) görüşümüz, bu hükümetin batıl bir hükümet oldu­ğu ve tüm kararlarının bizi asla bağla­mayacağıdır. İşgalcilerin isteklerini yerine getirmek için göreve getirilen bu hükümetin yapmış olduğu icraatla­rı onaylamadığımızı bildirmek istiyo­rum.


Bizler siyasi konuda ülkemizin kur­tuluşunu, hürriyetini istiyoruz. Yani şu ortamda hükümet olmak veya ülkeyi yönetmek gibi bir düşüncemiz yok. Irak'ın kurtulması ve halkının oraya tekrar hakim olmasını önceliyoruz. Allah'ın izniyle, Irak halkı daha sonra kendi aralarında kimi uygun görüyor ise onu seçecektir. Şuan işgalciler bu­rada olduğu müddetçe, ne siyaset, ne anayasa nede bunun gibi işler müm­kün olmayacaktır.


Azmi Ermurat: (Bölünmüşlük ve­ya toprak bütünlüğünü sağlamış Irak seçenekleri arasında) İşgalin bitimin­den sonra nasıl bir Irak düşünüyorsu­nuz?


Amir İgaidi: Ben bunu çok kez gündeme getirdim. Irak'ı siyasi olarak iki kısma ayırabiliriz. Birinci kısım ih­tilalle birlikte olan insanlar, diğer bir kısım ise ihtilalin karşısında olan kişi­ler. Bu iki kısımda bulunan insanlar, Irak'ın muhtelif insanlarının olduğu gerçeğini ortaya koyuyor.İhtilali destekleyen kısımda olan in­sanlar, ihtilal devam ettiği ve işgalciler var olduğu sürece onların sayesinde, kendi istek ve emellerine rahatça ula­şacaklardır.


İhtilali destekleyen bazı şii grupların yöneticileri güney Irak'ta bunca yaşa­nan olumsuzluklara rağmen şii devle­tinin kurulmasını istiyorlar. Kürtler­den bazı siyasi gruplar ise kuzey Irak'ta eskiden beri kurmak istedikleri Kürt devletini kurmak için ihtilale göz yummaktadırlar.


Biz kesinlikle, Kürt kardeşlerimiz ve şii kardeşlerimiz bu tür emeller peşin­de koşuyor demiyoruz. Kürtlerin ve şianın siyasi grupları diyoruz. Daha öncede bahsettiğim gibi, işgalcilerle bir olup bu isteklerine ulaşmak için in­şallah Allah onlara(siyasi gruplarına) fırsat vermez.


İşgal süreci içerisinde bölünen bir Irak'ın bu bölünmüşlüğü de gayri meşru olacağından tarafımızdan ka­bul edilemez.Bizim öncelikle hedefimiz, işgali atıp kendi aramızda birlik ve beraber­liği sağlamaktır. Onlar ne istiyorlar; eğer Irak'ın maslahatını düşünüyorlar ise bizde onu istiyoruz, kendileriyle bu konuda anlaşırız. Eğer Irak'ın mas­lahatını düşünmüyorlarsa o zaman ak­la şu soru gelir; "bu kişi ve gruplar iş­galle birlikte işgalcilerin istekleri doğ­rultusunda mı hareket ediyorlar?"

 

Azmi Ermurat: Ajanslara düşen ha­berler, Irak'ta endişeye kapılmamıza sebep olacak bir iç karışıklığın yaşan­dığı noktasındadır. Hakikaten Irak'ta durum, bize yansıtıldığı kadar vahim bir hale geldi mi?


Amir İgaidi: Bu konuda gerçekten çok problem yaşanıyor. Olan hadise­ler, size ve dünyaya yansıtıldığı gibi değil. Irak'ta ki problem, sünni ve şii taraflarından gelen problem ve ihtilaf değil, Kürt ve Araplar arasında yaşa­nan ihtilaflar değil.

 

Irakta siyasi olarak işgalcilerin yap­mak istediği, ırk, dil ve din olarak problem çıkarmaktır. Çünkü işgalciler Irak'a girdiklerinde, karşılarında onur­lu bir mücadele, onurlu bir direniş bul­dular. Bundan kurtulmak için yapa­cakları tek şey olarak şunu gördüler; "Irak halkını zaafa düşürüp parçala­mak ve bölmek." Bunun için Kürt kar­tını ve şii meselesini gündeme getirdi­ler.


Irak'ta yaşanan olaylarda ekseriyet­le sünni ve şii camileri bombalayanla­rın işgalciler oldukları ortaya çıktı. Kürtleri vurup Araplar yaptı, Arapları vurup Kürtler yaptı diyenler yine Amerikalılardır.


Azmi Ermurat: Peki cadde ve sokak­larda yaşanan olaylar, sivil insanların öldürülme olayları kimler tarafından yapılıyor?


Amir İgaidi: Evet bunları, insanlar arasında fitne uyan­dırmak ve kendi işlerini rahat yapabil­mek için işgalciler yapıyor. Bu tür bir hava oluşturup dünyaya şu mesajı ver­meye çalışıyorlar; "Bakın siz bizim Irak'ta olmamızı istemiyorsunuz ama bunlar birbirlerini öldürüyor, eğer biz buradan çıkarsak kan gövdeyi götürür, kimse sağ kalmaz." Bu haberler çok tehlikeli ve yanlıştır. Bunlar hep. Ken­dilerini Irak'ta biraz daha tutabilmek için kesinlikle işgalciler tarafından ya­pılıyor.


Biz uzun zamanlar birlikte yaşadık, akraba olduk, kız alıp verdik. Bildiği­niz gibi Irak'ta aşiretler çoktur. Aşiret­ler içerisinde sünni ve şiiler mevcuttur. Birbirleriyle herhangi bir problemleri yoktur. Bizler Kürtlerle birlikte yaşa­dık, ve onlardan kız alıp verdik. Akra­balık bağlarımız vardır. Yakın zaman­da vefat eden Irak müftüsü Şeyh Ab-dülkerim'de Kürt'tü. Ve yine aynı şe­kilde Türkmenlerle birlikte de yaşa­dık, kız alıp verdik, akrabalık bağları­mız var. Irak bu şekilde oluşmuştur. Irak'ta bu ırklar birlikte yıllarca emin ve güvenilir bir şekilde yaşadılar.


Fakat işgalciyle birlikte olan siyasi gruplar, askerleriyle birlikte ırak halkı­nın işgalcilerin yanında yer almalarını istiyorlar. Ama Allah'ın izniyle başarı­lı olamayacaklar.


Azmi Ermurat: Peki direniş grup­ları içersinde bu tür olumsuzluklar hiç mi görülmüyor?


Amir İgaidi: Terör eylemleri Irak halkı üzerine çok çeşitli yönlerden ge­liyor. Şuan Irak'ta devlet yok, her taraf açık, isteyen istediği gibi Irak'a girip çıkıyor. Bu terörist saldırılar, işgal kuvvetleri ve işgalcilerden geliyor. Daha dün Ramadi'de saldırdılar, kadın ve çocukların çoğunlukta olduğu 21 kişiyi öldürdüler. İşte bu terörist bir saldırıdır. .Ama bunlar hükümetin des­tek verdiği küçük gruplar tarafından yapılıyor. Hükümet bunlara destek ve­riyor. Mukteda Sadr'ın grubuna bağlı olan mehdi askerlerinin yaptığı gibi, Abdülaziz el-Hekim grubuna bağlı olan bedir güçleri ve bir çok isimle ortaya çıkan diğer farklı gruplar gibi... Küçük gruplar halinde hareket eden insanların bir çoğu daha önceden ha­piste olup sonradan dışarı çıkan insan-Eğer 100 dolar verirseniz gözünü kırpmadan insanı keser, öldürür. Zaten gördüğünüz bu manzaralar karşısında bunu insan yapamaz diye düşünüyorsunuz. Çünkü insan aklı bunu kabul etmiyor. Irak işgal edil­dikten bu tarafa, -mübalağa yapmış olmayız- Hülagünün zamanında bile bu kadar zu­lüm olmamıştır.


Şuan günlük hayatta karşı­laştığımız manzara gerçekten çok vahim. İnsan cesetlerini çöplük­lerde görüyorsunuz. Hiç değeri yok­muş gibi çöplüğe atılmış insan ceset­leri... Gözü çıkarılmış, bumu koparıl­mış, kamı deşilmiş ve türlü işkence­lerle öldürülmüş insan cesetleri. Bir kaç gün önce hamile bir bayan cesedi bulundu. Bayanın başı kopmuş, karnı yarılmış; kamını açtıklarında başı kar­nına koyulmuş bir başka ceset...


Yine güneyde ehli şiaya karşı buna benzer cinayetler işleniyor, çünkü bunlar, işgale ve İran'ın bölgede bu­lunmasına karşı çıkıyorlar. %70 Kürt­ler, Celal Talabani ve Mesud Barzani'yi istememelerine rağmen zor du­rumdalar.


Ama hamd olsun halkın çoğunluğu bunları ve işgali istemiyor. Fakat med­ya bu hakikatleri çoğu zaman gizliyor bunlardan bahsetmiyor.


Azmi Ermurat: "Uluslararası sal­dırganlığa karşı kampanya" kuruluşu­nun İstanbul toplantısında, Irak Müs­lüman Alimler heyetinin genel sekre­teri Dr. Şeyh Haris Süleyman Ed-Da-ri, Irak'ta şii, sünni-Arap, Kürt, Türk­men kardeşliğine işaret eden bir ko­nuşma yaptı. Ama bazı konuşmacılar tarafından şii düşmanlığı içeren vur­gular yapıldı. Bu ihtilafı körüklemez mi?


Amir İgaidi: Kesinlikle etnik ve di­ni ayrımı körükleyecek, düşmanlık to­humlan atacak ifadelerin, sözlerin karşısındayız. Bu konuşmayı yapanla­rın daha dikkatli ve itidalli olmaları gerekmektedir.


Dediğim gibi hedef işgaldir. ABD'nin Irak'ta ki işgali sonrasında bu işgali kabul etmeyenler ciddi bir birliktelik içinde hareket etmeye baş­lamıştır. Tek bir direniş sancağı altında toplanan bu direniş gruplarının içinde Sünniler, Şiiler, Araplar, Kürtler ve Türkmenler mevcuttur. İşgal karşısın­da cihad duygusu üzerinde ittifak edil­miştir. Cihad birleştirmiştir.


Azmi Ermurat: Müslü­man Türk halkının Irak'ta ki işgale karşı duruşunu nasıl görüyorsunuz?


Amir İgaidi: Bizler Türk halkının bu olaylar karşı­sındaki hassasiyetini ve duruşunu takdir ediyoruz. İşgal öncesi ve sonrası Irak'ta, bizim Türk halkına bakış açımız çok güzel­dir.


Öncelikle günlük içmiş olduğumuz Dicle ve Fırat'ın sulan bu topraklardan akıyor. Ben Bağdat'tan buraya gelen biri olarak, İstanbul'a bundan 100 sene önce gelmiş olsaydım, devletimin başkentini ziyaret etmiş olacaktım. Çünkü İstanbul o yıllarda İslam devle­tinin başkentiydi. Müslüman Türk halkının Hakkın yanında, işgale karşı bizi desteklediğinin bilincindeyiz.


Biz eğer etnik ve dini çatışmalar üze­rinde durup oralara yoğunlaşırsak (kürt-arap-sünni-şii), esas önemli olan konudan uzaklaşır, işgalcileri ve onla­rın yapmış olduğu bu zulmü unutmuş oluruz. Bizzat J.W.Bush'un kendi ağ­zından tekrar edip dile getirdiği gibi, Irak, Afganistan işgali bir haçlı savaşı­dır. Bizzat gelip sizle din konusunda savaşacağız dedi. Irak'a girdiler, insan­ların tüm bakanlıklan yıkıp yakması­na göz yumdular, ama petrol bakanlı­ğını korudular, kimseyi onun çevresi­ne yaklaştırmadılar. Tabi ki bu tüm is­lam ümmetinin malıdır.işte bu gibi önemli konular varken bizim birbirimizle düşman olmamız, bunlann unutturulrnasına ve işgalcile­rin işlerini rahat bir şekilde görmesine yardımcı oluyor.


Azmi Ermurat: Müslüman Alimler Birliğinin camilerde şia aleyhtan bil­diriler dağıttığı haberleri konuşuluyor. Böyle bir propaganda içerisinde yer alıyor musunuz?


Amir İgaidi: Hayır, bu haberler ke­sinlikle doğru değildir. Böyle bir şey kesinlikle olmamıştır, olamaz da. Biz biliyoruz ki bizim sorunumuz Ameri­ka ile, derdimiz şii ve sünni meselesi değil.


Azmi Ermurat: Bu bildiri dağıtma haberleri gibi, aleyhinizde propaganda yapılmasının sebebi nedir ?


Amir İgaidi: Gerek Maliki hükü­meti, gerekse Caferi hükümeti, bir kısım imtiyazlı insanlann kurmuş oldu­ğu hükümetlerdir. Irak halkı tarafın­dan destek görmemiştir. Bir hassa eh­li şia tarafından.


Bundan 1 ay önce Zerka denen yer­de, Necefte 1000 kişi katledildi, öldü­rüldü ve yaralandı. Bunların hepsi de ehli şiadan olan insanlardı. Çünkü bu insanlar işgale karşı geliyorlardı.İşte bu hükümet, dini ve ırki konula-n kullanarak kendi yerini garantiye al­mak istiyor. Ama Irak halkı bunu bili­yor ve alet olmuyor. Bu sebeple Mali­ki yeşil bölgenin dışına çıkamıyor.


Azmi Ermurat: Birliğinizin genel sekreteri Dr. Şeyh Haris Süleyman Ed-Dari'nin Ürdün kralını ziyarete git­mesi burada yadırgandı. Kendiside ABD piyonu olan böyle bir kişi ile gö­rüşülmesini nasıl izah ediyorsunuz ?


Amir İgaidi: Biz Irak'ta işgal karşı­tı olan insanlar olarak nereye gidece­ğiz. Biz Ürdün hükümetinin durumu­nu iyi biliyoruz, aynısı daha önce biz­de de vardı. Fakat siz halkla ilişkiler içersindesiniz, biz istesek de isteme­sek de onlar halkı temsil ediyorlar. Ür­dün'de yaklaşık 500 bin Iraklı yaşıyor. Bu hükümetlerle alaka kurmamız, orada yaşayan insanlar için bir yar­dımdır. Suriye'de şu an bir milyon dört yüz bin kişi yaşıyor. Biz bu hükümet­lere giderken, onlara yönetim konu­sunda değil, orada yaşayan Iraklılara yardım ve destek olmalarını istemek için gidiyoruz. Yoksa yönetim ve yet­ki konusunda kesinlikle onlarla her­hangi bir işbirliği içerisinde değiliz.


Azmi Ermurat: Heyetin Suriye ve Lübnan sorum­lusu olduğunuz için şunu sormak istiyorum; Hiz-bullah ve Ha-mas'la ilişkileri­niz nasıl?


Amir İgaidi: Biz alimler birliği olarak iki sene önce ki Lübnan ziyaretimiz de Şeyh Nasrallah'la görüştük. Özellikle Irak ko­nusunu konuştuk. Daha sonra yine birlik içerisinden yetkililer ziyaretler­de bulundu. Güzel ve samimi ilişkile­rimiz var. Ve biz inanıyoruz ki, işgale karşı mücadelemizi sürdürdüğümüz müddetçe tüm insanlar bizimle birlik­te olacaktır.


Aynca Hamas ve Suriye'de bulunan Halid Meşalle'de ilişkilerimiz mü­kemmel düzeydedir.

 

Vuslat Dergisi