Selâhaddin Çakırgil
İran’la ilgili bir TV programı etrafında
37 yıl önce bugünlerde, İran’lı onmilyonların hançerelerinden yükselen ‘Allah’u Ekber!’ sadâlarıyla, dünyayı derinden sarsarak gerçekleşen bir inkılab hareketinden beri İran’la Amerika arasında 37 yıldır varolan yüksek gerilimli ihtilafların ve buna paralel olarak İran’a karşı onyıllar boyu uygulanmakta olan çok yönlü sosyo-ekonomik ambargoların; yapılan uzuun müzakereler ve alınan garantiler sonunda, geçen hafta kaldırılması üzerine, İran yeniden dünya çapında ilgi alanı oluverdi.
***
Bu cümleden olmak üzere, 19 Ocak Salı akşamı, ‘Haber Türk’ televizyonunda da bu konuların ele alındığı bir program vardı. 2.5 saat süren bu programda, bir emekli büyükelçi, bir akademisyen ve aslen İranlı olup, T.C. vatandaşlığına geçmiş ve ideolojik yaklaşımı itibariyle laik bir azerî nasyonalisti birisi ve bir de bu satırların sahibi vardı.
***
Sunucunun, İran’ın bugününün anlaşılması için yaşanan tarihî geçmişi anlatmasını ‘fakir’den istemesi üzerine, ilk 45 dakikalık bölümde tarafımdan anlatılanların tekrarı imkansız ise de.. ‘2500 yıllık geçmiş’e değinmeden, sadece Müslümanların eline geçmesinden sonraki İran tarihinin bazı nirengî noktalarını burada kısa kısa hatırlamakta fayda var:
- İran coğrafyası, müslümanlar tarafından, Hz. Ömer zamanında ve Qadisiyye Savaşı’yla fethedilmiştir. (Pers nasyonalistleri en çok da Hz. Ömer’e bunu için hınç beslerler.)
-500 yıl öncelerine kadar, sünnî İslam kültürünün en büyük isimlerinin yetiştiği bir kültürel havza, bir coğrafya idi. İran’ın İslamî döneminin en etkili güç merkezi Safevî Devleti idi ve varlığını 280 yıl kadar sürdüren bu devlet, bir ‘naqşibendî’ şeyhi olan Şeyh Safiyuddin Erdebilî tarafından kurulmuştu. Onun 4-5’nci göbekten torunları ise İslam’ın şiî yorumuna meylettiler ve Şah İsmail zamanında, şiî hâkimiyeti tam olarak sağlandı.
- Osmanlı ile Safevîler arasındaki ihtilafın temelinde iktidar savaşı vardır. Bir saltanat, sünnî İslam inancına adına; diğeri şiî İslam anlayışı adına veriyordu mücadelesini..
Bu iki devlet arasında birçok savaşlar olduysa da, sonunda 1639’daki Qasr-ı Şirin Andlaşması şartlarına dönüldü.
- İngiliz sömürgeciliğine karşı 1890’larda zamanın büyük âlimi Mirza’y-ı Şirazî, Tombako Qıyâmı olarak anılan hareketi başlattı.
Osmanlı’daki 2. Meşrutiyet’ten 2 yıl kadar önce İran’da 1906’da başlayan Meşrutiyet Hareketi’nde ulemâ etkin idiyse de, o hareketin öncüsü Şeyh Fazlullah Nurî, kısa süre sonra, emperyalistlerin emrindeki -sözde- ‘aydın’lar, rûşenfikrler eliyle, bir halk mahkemesinde iki saatlik bir yargılama sonunda idâm edildi; onbinlerce müridinin gözü önünde..
- 150 yıllık Qacar Hanedanı 1923’de çöktü ve yerine ingilizler sıradan bir askeri, Rıza Khan adıyla başa geçirdiler ve o da Pehlevî Hanedanı’nı tesis ettti. Rıza Khan’ı 1942’de tahttan indirip Güney Afrika’ya sürgüne gönderenler de ingilizlerdi ve oğul Muhammed Rıza’yı yeni şah olarak kendi eliyle taht’a oturtan da Tahran’daki İngiltere sefiri elçisi idi.
- İngiltere tarafından işletilen İran Petrolleri’nin 1953’de başbakan Muhammed Musaddıq tarafından ‘millîleştirilmesi’ üzerine Şah ve ailesi İran’dan kaçtı.
Ama, 45 gün sonra, CIA tarafından General Zâhidî’ye 200 bin dolara yaptırılan bir darbeyle Musaddıq devrildi ve Şah İran’a döndü.
- 5 Haziran 1963’de meydana gelen ve 15 binden fazla insanın ölümüyle neticelenen ve İmam Khomeynî liderliğindeki Panzdeh Khordad Qıyâmının bastırılması, İmam’ın önce Bursa’ya, 11 ay sonra da Irak-Necef’e gönderilmesiyle başlayan 15 yıllık sürgün hayatı..
1977 ortasında başlayan ve 100 binden fazla insanın hayatına mal olan halk qıyâmı sonunda, Ocak- 1979 başında Şah’ın ülkeden son kez kaçması ve İmam’ın, 1 Şubat 1979 tarihinde milyonların ‘Allah’u Ekber’ sadâlarıyla İran’a dönmesi.. Ve Amerikan emperyalizmiyle başlayan 37 yıllık bir yıpratma savaşı..
Herbirisi büyük sosyal çalkantılarla ortaya çıkan bu geçmiş hatırlanmadan bugünkü İran nasıl anlaşılır?
stargazete