İritca söylemlerinin arka planına dair / Abdulaziz Tantik

İritca söylemlerinin arka planına dair / Abdulaziz Tantik

Türkiye’nin normalleşmesinin önü; irtica kavramının siyasi hayattan çekilmesi, iktidar paylaşımını içselleştirme, bu ülkenin gerçek sahibi; bu topraklarda yaşayan halkın kendisi olduğu gerçeğinin kabulü, despotik aydınlanma tarafgirliğine son vermekle açı

İrtica kavramı ne zaman siyasi literatürümüze geçti, bu önemli. Tarihsel sürecini bilirsek eğer, bu kavramın bugün ne ifade ettiği de ortaya çıkacaktır.

Bu kavramın ilk gün yüzüne çıktığı zamanlar, Osmanlı sön dönemlerinde batıcı kadroların iktidarı ellerine geçirdikleri vakitlerdir. Ve kendi iktidarlarını kaybetme korkusunu yaşamaya başladıkları dönemde bir tehdit aracı olarak irtica kavramına sığınmışlardır.

Cumhuriyet kuruldu. Ardından batıcı kadrolar işbaşına geçti. Ancak demokrasi söz konusu olup halkın değerleriyle barışık insanlar siyasete yöneldikleri vakit hemen irtica paranoyası devreye sokulurdu.

Sadece iktidar kaygısı mı irtica kavramına sığınmayı sağlıyor? Hayır! Önemli siyasi kararları alma vakitlerinde ve eğer bu kararlar halkın sağduyusundan kaçırılacaksa da bu irticaın önemine gönderme nedeni oluyor. Yani bir şeyleri örtme girişimlerinde de irtica teranesi ortaya çıkıyor.

İktidar seçkinleri karar alıyor. Çoğulcu demokrasiye geçiliyor. Ancak demokrat partinin iktidarına yönelik eleştirilerin tek dayanağı bugüne kadar meçhuliyetini koruyan irtica imdada yetişmiştir. Zaten eleştiri okları birkaç noktada belirginleşir: devleti sattınız. İhanet suçlamaları, irtica diyerek çevrenin merkeze yönelmesinin engellenmesi. Birincisinde kendi iktidar nimetlerine ortak çıkmasını engellemek ise, diğerinde de iktidar ortaklığını istememelerinde yatmaktadır.

Yani bu irtica kavramı sihirli bir kelime gibi her derde deva bir ilaca dönüşüyor. Sekter hale gelmiş iktidar seçkinlerinin iktidarlarını korumalarına imkan tanıyan en önemli bir kavrama dönüşmüştür irtica kavramı"

O zaman bugün irtica kavramına yönelik gündeme gelen biçimine yönelik ilgimizi ve algımızı söylenenler ışığında bir gözden geçirmeliyiz. Aldanmamayı bu sağlar. Merkeze yerleşmiş elit batıcı ve Kemalist grup kendi iktidar tezgahına ortak çıkmasını istemiyor. Avrupa birliğine giriş sürecinde gösterilen sivilleşme kolaylığı yerini başka bir sürece bırakmış gibi görünüyor.

Kendi tahtlarını tehdit altında görme algısı siyasi seçenekler arayışını sürdürmekte. Özellikle cumhurbaşkanı seçimi ve ondan sonra meydana gelecek genel seçimlerde kendilerinden birilerinin başarılı olma şansı gittikçe zayıflamaktadır. Sürekli yapıla gelen oyunu tekrar sahaya sürüyorlar. Ordu üzerinden irtica kavramının sihirli gücüne sığınarak en az hasarla bu tarihsel kesiti geçmek istiyorlar.

Onları da anlamak lazım!

Bugüne kadar astıkları astık, kestikleri kestikti. Görünen köy kılavuz istemez misali, ellerindeki kaleler tek tek ele geçiriliyor ve bunu sakince kabullenmelerini beklemek biraz fazla safdillik olur. Demokrasinin en büyük kötülüğü de burada yatmaktadır. Bir türlü şu liberallere de bize özgü demokrasi yargısını yutturamadılar ya! Sancılanıp durmaktalar.

Onlara şunu söylemek lazım. Halk iyi bir hakemdir. Halkın yargılarına güvenin ki sizde halkın desteğini alın. Ama maalesef irtica yaygarası çıkaran ve bunun üzerinden nemalanan hiç kimse halkın hakemliğini göze alamamıştır. Alanların da hüsrana uğradığı tartışılmaz zaten"

Ürkmeye, korkmaya ve sinmeye gerek yok. Tarih tekerrür eder, ancak her zaman aynı sonucu alamaz. Şartlar değiştiğinde, karlı çıktığınız aynı eylemden zararlı çıkma durumuna düşebilirsiniz. Bu gün irtica irtifasına takılanların düştüğü açmaz budur. Türkiye"nin normalleşmesinin önü; irtica kavramının siyasi hayattan çekilmesi, iktidar paylaşımını içselleştirme, bu ülkenin gerçek sahibi; bu topraklarda yaşayan halkın kendisi olduğu gerçeğinin kabulü, despotik aydınlanma tarafgirliğine son vermekle açılır.

Bu topraklar, gözünü kırpmadan uğruna ölümü göze alanlarındır. Bunu bu güne kadar yapanlar, bundan sonra da yapmaya muktedirdir. Kurtuluş savaşı sadece bir örnektir, ne ilk ve ne son örnek olacaktır"

O yüzden suni gündemlerle içimizi karatmaya gerek yoktur. Kürt"ü, Türk"ü, Çerkez"i, Arab"ı vb. ile bir kavimler mozaiği olan bu ülke; birlik harcını sadece Müslüman olmaktan alır ve alacaktır. Başka harç arayanlar sadece hüsrana uğrarlar"

Herkes gönlünü serin tutsun!