Abdurrahman Dilipak
İskilipli Atıf'ı anmak ve anlamak
İskilipli Atıf, İstiklal Mahkemesi cinayetleri için sembolik anlam taşır.
Aynı zamanda İskilipli Atıf, kayıp cesetler için özel bir önemi olan bir din alimidir..
İskilipli Atıf'ın mezarını bulup gün yüzüne çıkaran Dr. Mehmet Sılay'a teşekkür etmek gerek..
Dilerim bir gün faili meçhul cinayetlerin failleri gibi, kayıp mezarların yerleri de ortaya çıkar.
İskilipli Atıf olayı, dönemin fikir hürriyeti ve basın hürriyetinin nasıl bir şey olduğunu gözler önüne serer.
Yargının sefaletini, İstiklal Mahkemesi yargıçlarının haleti ruhiyesini gösterir.
Bu dava, o döneme ilişkin inanç özgürlüğü konusunda bizim önümüze bir fotoğraf koyar..
Olay baştan sona utanç vericidir..
Yargı kararı ile bir cinayet işlenir ve sanığın mezarı ailesinden gizlenir..
Menemen de Dersim de bu aklın ürünüdür işte..
İstiklal Mahkemeleri normal mahkemeler değildi.. Aslında buna mahkeme demek de doğru değil.. Rejimin infaz timlerine dönüştü zaman zaman..
Yargılamayı yapanlar normal yargıçlar değil. Meclis adına yargılama yapan siyasi kişiler..
Bir yasaya da bağlı değiller. Verdikleri karar yasa sayılıyor..
Savcı da yok, avukat da.. Kararı temyiz de edemiyorsunuz..
Birkaç saat içinde onlarca kişi yargılanıp, meydana idam sehpaları kurulup, idamına karar verilenler asılıyor.
Mahkemeler gerektiğinde seyyar mahkemeler şeklinde hareket ediyor. En son araçta cellad, ipleri ve sehpaları hazır..
Türkiye o günlerden bugünlere geldi..
Türkiye neden böyle diyenler, bu tarihin utanç sayfalarına bakmalı..
Onun için darbeler yapılır bu ülkede. Onun için resmi tarih, resmi din dayatılır topluma.. Onun için resmi ideolojiye bağlılık andı içirilir..
Bizden istenen celladımızı övmektir..
Onlar bize ilahlık ve Rablik taslıyorlar.. İtiraz edenleri ise acımasızca cezalandırıyorlardı..
İşte İskilipli Atıf onlardan biri idi..
Şapka kanunundan önce çıkan, Maarif Vekaletince övülen bir risale bahanesi ile, daha sonradan "alemi ibret" olarak cezalandırılan bir isimdir İskilipli Atıf. Onlara bir kurban lazımdı ve İskilipli Atıf'ı hocalara gözdağı vermek için kurban seçtiler.
Mesela aynı adamlar Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nu, Ecevit'in "gardrob devrimi" dediği, şapka, kılık kıyafet, devrimden önce yazdığı "Çarşaf ve Peçeye dair" başlıklı yazısı sebebi ile aynı şekilde yargılayıp cezalandırabilirdi.. Tabii burada dindar insanlara gözdağı verilmek istendiği için İskilipli Atıf seçildi.. "Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle" demek istediler..
Hemen ifade edelim ki, hukuka uygun olmayan yasalar suç aletidir.. Hukuka uygun davranmayan yargıçlar rejimin cellatlığını üstlenirler.. Üç Aliler de bu karakterde insanlardı..
Bugün İskilipli Atıf'ı rahmetle anarken, aslında bu adamları da bir cinayetin failleri olarak itham ediyoruz. İskilipli Atıf'a "şehid" diyorsak, bunun anlamı bu cinayette dahli bulunan herkese "sizler katiller sürüsüsünüz" demektir..
Yine belirtelim ki, bir kişiye yapılan bir haksızlık, bütün bir topluma yöneltilmiş bir tehdittir..
Bu pazar İskilip'te Atıf Hocayı anacağız.
Bugün onun idam fermanı olan risalesi piyasada serbestçe satılıyor.. Bugün bu cinayete alkış tutan darbeciler içeride..
Atıf Hoca 1875'de İskilip'te doğmuş. 4 Şubat 1926'da ise Ankara'da rejimin cellatları tarafından zulmen şehid ediliyor.. Biz bugün onu rahmetle anarken onun cellatları, cehennemden bir çukura dönüşen kabirlerinde acılar içinde kıvranıyor olmalılar..
Dilerim bir gün, mezar soyguncusu darbeciler tarafından mezarından alınıp götürülen Said Nursi'nin mezarı da ortaya çıkar, Şeyh Said'in ve diğer İstiklal Mahkemesi kurbanlarının da..
Zulm ile abad olan var mı? Ne demişler: Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste..
Ve daha bu dünyanın bir de öbür dünyası var. Bu vesile ile kandilinizi de tebrik ediyorum.. Biz de inşallah yarın, bu vesile ile Çorum'da olacağız..
Selâm ve dua ile..
yeniakit